Economy

Neden Tahmin Yaparız?

Önemli olayları gözlemleyerek olası kötü sonuçlardan korunmak veya bu olayların olumlu yönlerinden en fazla faydalanabilmek için insanoğlunun tahminlerde bulunduğu tarihin en eski dönemlerinden beri bilinmektedir. Mağara duvarlarında avcılıkla ilgili aktarılan bilgilerden tarımsal üretime, güneşin konumu ya da suların yükselme seviyesine ilişkin hep tahminler yapılmıştır. Bugün de geleceğe ilişkin yapılan tahminler ilerleme yolunda oldukça önemlidir.

Photo by: Mark Konig

Günümüzde bilimsel yöntemlerin ve teknolojinin geldiği noktada hem ölçümler hem de hesaplamalar büyük doğruluk ile yapılmakta, mühendislik ve mekanik alanlarda gerçekleşme ile tahmin arasında çoğu zaman hata payı neredeyse sıfır ya da ihmal edilebilir noktalarda oluşmaktadır. Ancak işin içinde insan psikolojisinin de bulunduğu ekonomi biliminde ve davranışsal faktörlerle şekillenen finans dünyasında işler biraz daha farklı yürüyor. 

Örneğin döviz kuru ya da faiz oranı gibi finansal bir aracın fiyatı normal şartlar altında ve serbest piyasa ekonomisinde o ürüne olan arz ve talep koşullarının dengeye geldiği noktada oluşacaktır. Oysa bu fiyat oluşumu homojen olmayan piyasa koşulları ve piyasadaki aktörlerin güçlerinin oranları, giriş engelleri, siyasi tercihler, sosyal, kültürel ya da dini alışkanlıklar gibi nedenlerle yukarıda belirtildiği gibi sapmasız belirlenememektedir. Dolayısı ile kesinlik taşıyamayacak ya da modellenemeyecek bir süreç için bir tahmin yapmanın da anlamı yok gibi gelmektedir. 

Piyasalarda uzun vadeli düşünen bir yatırımcı olarak bu görüşe katılıyor; kısa vadeli fiyat hareketlerini geçici bir dalgalanma olarak görüyorum. Bunun yerine de daha ziyade makro büyüklüklere, sektörel dönüşüm ve gelişmeler ile bu alanda potansiyeli olan şirketlere odaklanmaya çalışıyorum. Bu nedenle de fiyat tahmini yapmaktansa şirketin mali yapısı, yönetimi, geçmiş performansı ve geleceğe ilişkin beklentileri benim için daha önemli oluyor. 

Ancak diğer taraftan da tüm bu verilerle hesaplanan içsel değeri piyasadaki fiyat ile karşılaştırarak şirketin pahallı mı ucuz mu kaldığını karar veriyoruz. Kayıplarımızı azaltmak ve kârlarımızı arttırabilmek için de; kesin olarak bilinemeyecek bir fiyat için eldeki verileri, geçmiş birikimlerimizi ve yeteneklerimizi kullanarak bir tahminde bulunuyoruz. Eğitimli tahmin olarak adlandırılan bu süreç daha iyi bir performansı garanti etmese de gelişim yönünde büyük katkı sağlamaktadır.

Milyarlarca dolarlık bir işlem hacmi ile oluşan ve çok fazla sayıda kurum, kuruluş ya da kişinin bağımsız alım-satım emirleri ile şekillenen bir piyasada sınırlı sayıda bir kişinin tahminlerinin fiyata yön verebileceğini düşünmek ise akıl dışıdır. Tahminde bulunanların, tam olarak ve hatta bir kereden fazla sayıda, gerçekleşen fiyatları bilmesi tesadüfi olacağı gibi istikrarlı bir şekilde yakın tahminlerde bulunması ise başarılı bir yönteme sahip olduklarını göstermektedir. Kaldı ki bu durumda da tahminlerinin parasal olarak ödüllendirilip ödüllendirilmediği ayrı bir konu olarak tartışmaya açıktır. O nedenle tahmin yapanları eleştirmekten ziyade gerçekleşmelerin nedenlerine odaklanmak, olaylara sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde bakmak rasyonel olan yaklaşımdır.   

Photo by: Markus Spiske

Okuma listemde olan bir kitaptan kısa bir alıntı ile neden tahminlere ihtiyaç olduğunu belki biraz daha netleştirebilirim: 

Kitabın yazarı olan ekonomist, bir sunum için taksi ile merkez bankasına doğru giderken şöför sohbetin samimiyeti ile;  “Kusura bakmayın Hocam da, sizin bu tahminlerinizin bir işe yaradığı yok.” şeklinde şüphesini dile getiriyor. Ekonomist ise sıkça karşılaşılan bu durumu yadırgamadan, “Neden o hâlde evinizde ya da durakta telefon gelmesini beklemek yerine iş çıkış saatlerinde, alış-veriş merkezi civarında ya da finansal kuruluşların yoğun olduğu yerlerde yolcu arayışındasınız? Bu yaptığınız tecrübeye dayalı bir tahmin değil mi?” diye yanıtlıyor. 

Günün belirli saatlerinde hangi semtlerde yolcu yoğunluğu ya da trafik olacağı üzerine bir tahmin yapmak işinin önemli bir parçası olduğu hâlde konuyu bu şekilde düşünmeyen taksi şöförünün durumu aslında çoğumuzun karşılaştığı bir durum. Bir seyahatin ne kadar süreceği, hava durumunun nasıl olacağı, beğendiğimiz bir ürünü ilk mağazadan almak mı yoksa daha düşük bir fiyat buluruz diye biraz daha gezmek mi gibi tercihler günlük hayatın içinde bolca yaşadığımız tercihler.

Uzun sözün kısası tahmin yürütmek insanoğlu için vazgeçilmez bir uğraştır. Ekonomi ve finans alanındaki karar vericiler içinse tahminler ve modeller, riskleri azaltmaya ve getirileri arttırmaya yarayan bir araçtır. Tahminleri dikkate alırsınız, ama tahminlerle iş yapmazsınız.

İşin içinde parasal kazanç ya da kayıplar olduğunda daha planlı ve dikkatli olmak, analizleri olabildiğince geniş bir katılım ve güçlü argümanlarla yürütmek gerekmektedir. Bu nedenle de kendi tahminlerim yanında herkese açık bir şekilde aylık bektenti anketini yayımlamakla birlikte, bilgi ve tecrübesine güvendiğim kişilerin beklentilerini de tahmin sürecine anonim bir şekilde katmanın modellemedeki hata payını düşüreceğine inanıyorum. (Güncelleme: Katılım ve ilgi yeterli olmadığı için bu çalışmayı bireysel olarak, bağımsız bir şekilde sürdürüyorum. Belki ilerde şartlar olgunlaşırsa tekrar denenebilir.)

Her ne kadar tahminlerimin ölçek olarak önemsiz olduğunu belirtmiş olsam da siz yine de benim ya da başkasının tahminleri yerine lütfen kendi doğrularınızı tercih edin ya da danışmanınızın önerilerini değerlendiriniz. 

İlginiz için teşekkürler. 

Temmuz Ayı Beklenti Anketine katılmak için bağlantıya tıklayabilirsiniz. (Güncelleme: Anket süresi dolduğu için bağlantı sonlandırılmıştır.)


Ergun UNUTMAZ, 30.06.2020


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *