2020’den 2021’e Portföy
Yeni bir yıla başlarken önce geçen senenin muhasebesini yapmayı ve performans analizi yürütmeyi bir disiplin bilirim. Bu anlamda da biten senenin işlemlerine bakarak hatalarımdan dersler çıkarmaya ve iyi yönlerimi güçlendirmeye çalışırım. Son olarak da önümüzdeki yıla ilişkin başta makroekonomik veriler, ardından da saygın kişi ve kurumların öngörülerini inceleyerek kendi yıllık planımı oluştururum. Bugünkü yazının konusu da bu sorulara kişisel portföyüm çerçevesinde yaklaşarak 2020 yılından 2021 yılına bir değerlendirme yapmaktır.
Yazı uzun olacak, o yüzden buyrun hemen başlayalım.
Çalkantılarla dolu bir 2020 yılını geride bıraktık. Ekonomik ve siyasi risklerden tutun da nadir rastlanan bütünsel salgınlardan birini yaşayarak sağlık konusunun her şeyden önemli olduğunu gördük. Corona virüsü nedeniyle ekonomilerin durma noktasına geldiği, işsizlik sayısının rekor artış gösterdiği bu süreç, muhtemelen 2020 yılı için tarihe en belirgin hatırlanacak olay şeklinde geçecektir. Tabi bu risklere karşı alınan sıra dışı önlemlerle ilginç fiyatlamalara ve gelişmelere de şahit olduk.
İş birliği, bilgi paylaşımı ve çözüme yönelik ayrılan kaynakların büyüklüğü gibi faktörlerin bir araya gelmesi ile sürecin nasıl etkin yönetildiği önemli ve reel bir çıktıdır. Mesela yıllar süren bir aşı geliştirme faaliyetinin ne kadar kısalabileceği ve bazen rekabetin kimseyi dışlamadan özel kesim kârlarını arttırabildiği ilginç bir örnektir. Finansal piyasalara gelince resim biraz daha farklı. Büyük merkez bankalarının muazzam parasal genişlemeye gitmeleri, varlık alımları ile sorunlu şirketleri dahi desteklemeleri; tüketicilerin alışkanlık değişiklikleri, alternatiflerin sınırlı kalması ve piyasalara dâhil olan yeni katılımcı sayısının artışı ile dipten zirveye hareketlerin beklenmedik hızlarda yaşandığı bir dönemi geride bıraktık. Reel sektörde ise imkânı olan, teknolojiyi kullanabilen bazı üreticilerin değişen koşullara uyum sağlaması ile beklenmedik bir dönüşüm yapmaları yanında turizm, otelcilik, cafe-restoran işletmesi gibi alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin içinde bulunduğu zor durum ilk akla gelenlerdir. Açıkçası bu durum benim için biraz tedirgin edicidir. Ancak ona geçmeden önce seçilmiş yatırım araçlarının 31 Aralık 2019 ile 31 Aralık 2020 tarihleri arasındaki performanslarına bir bakalım.
Yatırım Araçlarının 2020 Yılı için Getirileri
Malum yurt dışından Türkiye’ye kaynak aktardığım için grafiğin sol tarafını Türkiye’de bu kaynaklarla alabileceğim araçlara ayırdım. Yeşil çizginin sağındaki değerler ise Dolar endeksi (DXY), Almanya menkul kıymet endekslerinden en tanınanı olan DAX Endeksi ve kişisel portföyüme aittir.
Eğer birikimimi Avro olarak tutsaydım hiç bir getiri elde edemeyecek hatta hesap işletim masrafları nedeniyle anaparamdan zarar edecektim. Bunun yerine birikimimin bir kısmı ile ucuz olduğunu düşündüğüm BIST 100 hisse senetlerine ve yüksek faiz (!) getirisi nedeniyle borçlanma araçlarına yatırım yapmayı düşündüm. Para transferi için ödenen ücretler, hesap işletim masrafları ve vergiler sonrası ilk duruma göre daha iyi bir durumda olacağıma inanıyordum.
Ancak yıl sonunda çekilen bu fotoğraf göstermektedir ki, Türkiye’deki yatırımcılar için politika tercihleri ve artan riskler Covid-19’un yıkıcı etkileri ile birleşince Türk lirasında aşırı bir değer kaybı yaşanmıştır ve ilk planı değiştirmek gerekmiştir. Türk lirasına karşı ABD doları yüzde 24,52 Avro ise yüzde 36,21 getiri sağlamıştır. Bu gelişmeler küresel olarak dolar endeksi (DXY Endeksi) aynı dönemde yüzde 6,83 değer kaybederken yaşanmıştır. TÜİK tarafından açıklanan yıllık enflasyon ise yüzde 14,60 olup grafikte sarı çizgi ile belirtilmiştir. Bu durumda birikimlerini Türk lirası vadeli mevduatta ve borçlanma araçlarında tutanlar, stopaj sonrası geriye kalan yüzde 7 civarındaki net getiri ile satın alma güçlerini fazlasıyla kaybetmişlerdir. (Bono ve Tahviller gibi borçlanma araçlarını içeren fonlar için hesaplanan yüzde 9’luk getiri de reel olarak enflasyonun altında kalmaktadır.) Vadeli mevduat için kullandığım getiri Garanti Bankasının internet hesap makinesi ile yılın ilk çeyreğinde aldığım bir değerdir. Benzer şekilde güncel olarak, 100.000 TL aynı süre içerisinde ne kadar kazandırdı şeklinde baktığımda sistem de benzer değerler üretmektedir.
Türk lirası üzerinden elde edilen getirilerin yanıltıcı olabildiğine Bono – Tahvil – Eurobond başlıklı yazımda değinmiş, kur riskine karşı Avrupa Tahvilleri ile koruma sağlamaya çalışacağıma dair not düşmüştüm. Bu yazıdan aldığım görseli de aşağıya ekledim. Yazıyı henüz okumamış olanlar için bunun önemli bir çalışma olduğunu bir kere daha belirtmek isterim.
Hisse senetleri piyasasına dönersek; BIST 100 Endeksi’nin küresel borsalar gibi yıl içinde dalgalanma gösterse de yıl sonunda yüzde 29,06 gibi oldukça başarılı bir performans sergilediğini belirtmek gerekir. Hatta bu performansın dikkat çekiciliğine Piyasa Analizleri ve Beklentiler yazımda vurgu yapmıştım. Çünkü Kasım ve Aralık aylarındaki çıkışla XU100’de diğer piyasalardan daha yüksek bir getiriye imza atılmıştır. Aynı yazıda ons bazında altın, gümüş ve platinyum gibi değerli metaller yanında Brent türü petrol ve önemli yabancı paraların da bir yıllık performansını incelemiştim.
Gram altının getirisi ise bu tablonun kazananını göstermektedir. Gerek dolardaki değer kazancı gerekse de altın fiyatlarında risklere bağlı talep nedeniyle gerçekleşen kazanç yüzde 56,17 gibi oldukça etkileyici bir sonuç meydana getirmiştir.
Grafikte DAX Endeksinin yüzde 3,55’lik getirisi ve kişisel portföyümün realize edilmiş işlemlere bağlı, yıllık yüzde 4,70 düzeyindeki getirisi de yer almaktadır. Her iki değer de Avro bazında, masraflar, vergiler ve yeniden yatırım harcamaları sonrası hesaplanmış değerlerdir. Tarih aralığını 1 Ocak 2020 yerine 31 Aralık 2019’a çektiğim ve kişisel portföy hesabımda ROIC benzeri bir değişiklik yaptığım için ilk grafiğe göre farklılıklar oldu. Hisse senetlerindeki değer artışları ise pozisyonlar hâlâ sürdürüldüğü için getiri hesabında dikkate alınmamıştır.
Diğer yatırım araçlarının getirilerine Piyasa Analizleri ve Beklentiler yazımdan ulaşabilirsiniz, ancak Bitcoin’in özellikle son çeyrekteki atağı ile yüzde 304,45’lik performansına şapka çıkarak dilerseniz biz 2021 beklentileri ve kişisel portföyüm ile devam edelim.
2021 Yılı Görünümü
2021 yılının nasıl geçeceği bilinmez tabi, ancak bu konuda uzman kadrolara sahip The Economist dergisinin analizleri fikir vermesi açısından faydalıydı. 2021’in biraz şans yılı gibi olacağı öngörülüyor. Azımsanmayacak bir çoğunluk da 2021’in 2020’nin tekrarı gibi olacağı görüşünde. Bir de rasyonel karamsarlar diyebileceğim benim de içinde olduğum bir grup var ki; biriken riskler, durgunluk ihtimali, bütçe açıkları ve kredi/borç kaynaklı iflas riskleri bu kesimi biraz daha temkinli hareket etmeye itiyor. Evet parasal genişlemenin devamı ve ABD’de mavi dalganın etkisi ile başta iklim değişikliği ve ESG olmak üzere çeşitli konularda hızlı karar alınabileceği bir iyimserlik yaratıyor. Enflasyon artışı ise bırakılan korkulan bir sorun olmayı, arzu edilen ve beklenen bir durum oldu. Hangi grubun tahminleri daha başarılı bunu kestirmesi zor. Ancak zamanlama ve sabır bir kez daha belirleyici olacaktır diye düşünüyorum.
The World In 2021 özel sayısı aslında genel çerçeveyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Ekonomik, siyasi, (gelir dağılımındaki eşitsizlik başta olmak üzere) sosyal ve teknolojik gelişmeler yanında jeopolitik riskleri yakından izlemek gereken bir yıl olacak. Türkiye için enflasyon konusunun öncelikli olacağını, bu alanda sıkı para politikası ve faiz artışlarının enflasyon devam ettiği sürece kullanılacağını düşünüyorum. Küresel ölçekte de baz yılı çok kötü olduğu için büyüme rakamları da yüksek gelebilecektir. Ancak işsizlik konusunda net bir şey söylemek zor. Bütçe açıklarının arttığı bir yılda para ve maliye politikası desteği çekildiğinde ayakta kalamayacak birçok şirket, bunlar kapanırsa işsiz kalabilecek çok sayıda insan var. Global makroekonomik analiz ve 2021 görünümü için aslında daha yazacak çok şey, dikkate alınacak çok fazla veri var; ancak şimdilik bu başlıklarla yetinip birazda kişisel portföyüme değinerek konuyu toparlayalım.
Portföy Durumu ve Performansı
Yıl sonu itibarıyla global portföyümün piyasalar ve ürünler bazında dağılımı aşağıdaki grafiklerdeki gibidir. Sermaye piyasalarına ayrılan pay yüzde 61; para piyasalarına ayrılan pay yüzde 16 seviyesindedir. Farklı vadelerdeki Eurobond pozisyonlarımı koruyorum.
Altın pozisyonlarımı ise kapattığımı daha önce duyurmuştum. Türev ürünler için ayırdığım payın yüksekliği ise Brexit nedeniyle İngiliz sterlininde açtığım pozisyonlar ile Tesla ve Apple hisseleri nedeniyledir.
Hâlihazırda fon içinde beş ülkede yatırımlarım bulunmaktadır. Burada yer alan hisse senetleri 31/12/2020 tarihi itibarıyla durumu yansıtmaktadır ve sonrasında bazı değişiklikler olduğu için örnek olarak almanızı önermem. Zaten yukarıda da belirttiğim gibi bu yatırımların çoğu Mart ayı maliyetlidir ve piyasalarda riskler bence artık daha yüksektir. Kasım ayında son yaptığım işlemlerden biri olan Play Magnus hissesi bile yüzde 80’nin üzerinde değer kazanmıştır. O yüzden bu yazıdaki finansal ürünleri sadece çeyrekler sonunda şeffaflık adına paylaştığımı ve bir kişisel tarihi veri seti şeklinde, kendime bir kayıt olarak yer verdiğimi belirtmek isterim. Ayrıca bilgi için, 2021’in ilk haftasında KCHOL ve PETKM pozisyonlarımı azaltıp THYAO pozisyonunu kapattığımı belirtirim.
Alım satım işlemleri için ayırdığım spekülatif portföyümün seyrinden genel olarak memnunum. Risk yönetimi çerçevesinde bu kategorideki işlemlerimin de aylar itibarıyla başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ancak yaşanan stres ve bu alana ayrılan vakte deyip değmediği ayrı bir tartışma. Yukarıdaki grafikte yeşil çizgi ile gösterdiğim getirilerin kırmızı sütunla işaretlenen zararların üzerinde kalması iyi bir sonuç. Ancak insanın her zaman öğreneceği şeyler var. Çünkü üç defa büyük zararlara katlanmak neredeyse portföyün aylık getirileri toplamını sıfırlıyordu.
Mart ve Nisan aylarından makroekonomik çerçevede Brent türü petrol fiyatlarının değerinin altında olduğunu düşünerek (ve biraz da hırslı bir biçimde) gereğinden fazla pozisyon açtım ve sonucu pahallı bir ders oldu. Benzer şekilde dijital ödeme sistemlerine dikkat çekmiş ve Wirecard için uzun vadeli pozisyonlar yanında alım-satım için de sözleşmeler taşıyordum. Buradaki siyah kuğu Temmuz ayında yer alıyor. Artık bu şirketten ümidi kestiğim için kalan pozisyonları da Aralık ayında zararla kapattım.
Burada bir noktaya da ayrıca değinmek istiyorum. Teknik analiz ile kısa vadeli pozisyonlar açıp uzun vadede kâr edilemeyeceğini söyleyenler kadar bu işten iyi getiriler elde edenler de var. Bunun yerine önerilen temel analiz ve bilanço incelemesi elbette çok değerli olsa da kurşun geçirmez değildir. Almanya gibi denetimlerin, iş etiğinin yüksek olduğu bir ülkede; temel analiz sonrası beğendiğiniz bir şirkete yaptığınız bir yatırım da nihayetinde yolsuzluklar, bilanço manipülasyonu ve iflasla sonuçlanarak bitebiliyor. Bu yıl portföyümde yaşadığım iki büyük kayıbın nedenlerinin ve süreci anlatan Contango ve Wirecard dersleri bu anlamda oldukça önemlidir. Bu yüzden ben temel analizi de teknik analizi de sadece birer araç olarak görüyor, ikisine de yüzde yüz güvenmiyorum. Bunu da bir kere daha hatırlatmak istedim.
2021 için portföy planımın ana hatları şöyledir:
Farklı ülkeler ve piyasalarda, farklı enstrümanlardan oluşan; riskleri iyi dağıtılmış; bireysel işlemlere göre alım-satım maliyetlerinin en aza indiği etkin, uzun vadeli yatırımlara devam edeceğim. 2020’nin son çeyreğinde kısmen kâr realizasyonu yapmıştım ve bunu 2021’in ilk çeyreğinde de sürdürmeyi ve daha likit varlıklarda kalmayı düşünüyorum. Ancak hisse senetlerini uzun vadeli tuttuğum ve maliyetlerim oldukça düşük olduğu için yoğun bir satış planım yok, sadece olası düşüşlerde portföyüme eklemek istediğim, ama uygun fiyata gelmeyen hisseler için sektörel bir değişim ile kaynak oluşturmayı hedefliyorum.
Kaynak dağıtımına gelirsek; para ve sermaye piyasaları ile emtia ve türev piyasalar arasında bir çeşitlendirmeyi sürdüreceğim. Eurobond alımlarıma risk yönetimi ve kur sorunu nedeniyle ara vermiştim, ancak bu enstrüman ilerleyen dönemde Türkiye için yine aklımda olacaktır. Benzer şekilde değerli metalleri yakından izleyerek uygun noktalarda portföyüme ekleyeceğim.
VIOP ve CFD şeklinde yaptığım kısa vadeli alım satım işlemleri ise gerek risklerden korunma için bir araç gerekse de alım satım için getiri fırsatı yaratması nedeniyle bu sene de aktif olarak kullanımımda olacaktır. Yalnız yukarıda görünen yüzde 23’lük oranda ciddi bir azaltma yapacağım. Çünkü bu sene daha fazla şirket incelemesi ve bilanço analizi yapmak gibi bir düşüncem var. ABD’de açtırdığım yeni hesap ile de opsiyonlar konusunda bu sene vadeli işlemeler sözleşmeleri için elimde yeni bir imkân olacak. Yine de bu tür platformlarda yapılacak işlemlerin riskinin yüksek olduğunu ve vakit ayırarak başında durmak gerektiğini hatırlatmakta fayda var.
Yılın Oscar Ödülleri
Atilla Bey’in Hayat ve Yatırım programı kapsamında 2020 Borsa Ödülleri adıyla yaptığı yayın güzel bir fikir verdiği için ben de 6 kategoride portföyümden öne çıkan hisseleri seçtim. Bakalım neler var:
Yılın pişmanlığı:
JANTS
Jantsa hissesini Mart ayında 46 TL gibi bir fiyata portföye katıp yüzde 10 kâr ile çıkmak çok iyi bir başarıydı. Net. Yıl sonu kapanış fiyatının 331 TL olduğunu belirtip sadece ağlamak istiyorum. İkinci alım fırsatını kaçırdığım içinse söyleyecek bir şeyim yok. Pişmanım.
En iyi kostüm ve makyaj:
WDI
Wirecard şirketini yaptığım değerleme ile zaten beğeniyordum ve bütünsel salgın ile dijital ödeme sistemlerinin hızlanacağını düşünerek portföyüme MasterCard ve Visa ile birlikte ekledim. Pişman değilim, çünkü öngöremezdim. Büyük skandal! Müthiş makyaj ve kuzu kılığına saklanmış kurt kostümü ile Wirecard birikimlerimi çaldı.
Yılın sürprizi:
PMG
Kasım ayında halka açılan Play Magnus şirketinin hisseleri benim için bir yeni ülke demekti. Norveç’teki bu yatırım iki ay gibi kısa bir sürede yüzde 80’e yakın getiri ile yılın sürprizi oldu. I love you Magnus.
Yılın en çok kazandıranı:
ZIL2
Elringklinger şirketi için yaptığım temel analiz başta stresli günler yaşatsa da katlanarak arttırdığım pozisyonlar Avro bazında yüzde 200’ün üzerinde getiri sağladı. I love you, too.
En iyi kurgu:
DAI
Tasarımından, geçmişine; gelecek beklentilerinden müşteri ilişkilerine bu sene en beğendiğim şirket Daimler oldu. Gerek raporları gerekse de internet ortamında katıldığım toplantıları ile en iyi şirketim olarak seçiyorum.
En popüler şirket:
SBUX
Starbucks hissesi için daha yılın başında belirttiğim kararım ve düştükçe yaptığım ilave alımlarım isabetli bir karar oldu. Bütünsel salgın etkisi ile mağazalar kapansa da benzin istasyonlarında Starbucks reyonları görmek şirketin hızlı uyum sağladığını gösteriyor. Bu süreçte yeni ortaklar da edindik, onlara da selam olsun. Kahveler bizden 🙂
En iyi zamanlama:
Havayolları
Lufthansa, Delta Airlines ve Türk Hava Yolları hisselerinde Mart ayındaki düşüşte alıp ikinci çeyrekte satmak. Ardından tekrar ucuza alıp aşı haberleri sonrası çıkışı yakalamak müthiş iyi zamanlamaydı. Her zaman böyle denk gelmez.
Mesela EGEEN hissesini 400 TL civarı alıp 600 TL’ye sattıktan sonra ancak 750 TL civarında yerine koyabildim. İlla daha ucuza alınacak diye bir kural da yok.
Ben yazarken yoruldum ve siz sıkılmadan buraya kadar okuduysanız, gerçekten çok teşekkür ederim. Biraz ciddi, biraz samimi ama tamamen kişisel notlar ve tecrübe paylaşımı kapsamındaki bu yazının umarım sizlere de faydası olur.
İyi ve kazançlı bir yıl dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 09.01.2021
Uyarı
Bu rapor yukarıda belirtildiği gibi kamuya açık kaynaklardan, tarafsızlık ilkesi çerçevesinde, kendi ürettiklerim hariç diğer grafikler için kaynak gösterilerek, kişisel bir özet ve bilgi seti oluşturmak amacıyla hazırlanmış olup hiçbir şekilde para ve sermaye piyasalarında alım satım işlemleri gerçekleştirenler için bir yatırım tavsiyesi veya danışmanlık hizmeti teşkil etmemektedir. İçerikte yer alan bilgilerin kısmen veya tamamıyla kullanımına ilişkin haklar ise saklıdır.
Kendi risk getiri tercihleriniz çerçevesinde ve bir plan dâhilinde işlem yapmanızı önerir, yatırımlarınızda başarılar dilerim.
6 Comments
Haluk Demir
Ergun Bey, blog’unuzu geç de olsa fark ettim, severek okuyor, ilgiyle takip ediyorum.
Bir sorum olacak. Gördüğüm kadarıyla DAX’da işlem yapıyor risklerinizi yayıyorsunuz. Uzun yıllardır İstanbul Borsası’nda işlem yapan biri olarak ben de artık yabancı borsalarda da işlem yapmam gerektiğini, hatta bu iş için geç bile kaldığımı düşünüyorum. Çok detaya girmeden bir yerden başlamam gerekiyor. Ancak bir sıkıntı yaşıyorum.
Uzun yıllardır çalıştığım İş Yatırım’ın Trademaster International sitesinden işlem yapmak kolay gözüküyor. Belli bir meblağın altında yaptığım alıma 30€ komisyon kesiyor ama büyük meblağlarda binde 2,5 gibi bir komisyon uygulanacakmış. Bu sorun yaratmaz ama bana DAX’ın bilançolarına erişebileceğim bir internet sitesi, bir bilgi kaynağı önermediler. Araştırma departmanları öneride bulunuyormuş ama çok detaylı olmasa da örneğin tradingview’da gördüğüm özetin özetti bilgilerle de yatırım yapmam mümkün değil. İngilizcem iyidir ancak Almanca ancak kendimi tanıtır, yemek sipariş edebilirim. Bana kılavuz olacak bir bilgi kaynağı önerebilir misiniz? Bu arada bu işe vakit ayırdığınız, bilgiler verdiğiniz için teşekkürler.
Harika bir iş yapıyorsunuz.
Ergun UNUTMAZ
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim Haluk Bey.
Tespitlerinize katılıyorum ve bu konularda da Twitter üzerinde “Aracı Kurum Seçimi” ve “IBKR” üzerinden hesap açma ve maliyetleri düşürme sürecimi ele alan yazılar sunmuştum. Bu kurumla bir ilgim ya da çıkarım yok tabi, ancak çok da reklamını yapıyor gibi olmak istemem. Komisyonu düşürmek için anaparayı arttırmak da gereğinden fazla bir risk almaya dönüşebilir veya çeşitlendirme imkânınızı sınırlayabilir.
Bilanço konusunda ise yabancı dil bilgisi bana hep destek oldu. ABD’deki ve Almanya’daki şirketleri orijinal bilançoları ile İngilizce ve Almanca izliyorum.
ABD için SEC EDGAR (https://www.sec.gov/edgar.shtml),
Almanya için BUNDESANZEIGER (https://www.bundesanzeiger.de/pub/de/suche-kapitalmarkt?8) sitelerini kullanıyorum. Bazen şirketlerin kendi sayfalarında İngilizce özetler de oluyor.
Bu yöntemi de deneyebilirsiniz.
Saygılar.
Hami Kaya
Hocam ellerinize sağlık yine çok güzel ve ufuk açıcı bir yazı olmuş. Yenilerini merakla bekliyoruz 🙂
Ergun UNUTMAZ
Teşekkür ederim Hami Bey, faydamız olduysa ne mutlu.
Aydın
Ergun Bey, Alman Siemens neden yok listenizde?
Ergun UNUTMAZ
Siemens beğendiğim ve yakın takip ettiğim bir şirkettir. 28/02/2020 ile 03/06/2020 tarihleri arasında da portföyümdeydi.
Ancak o dönem “V” toparlanmanın düzeltmesinin geleceğini düşünerek (Apple ile beraber), 18/03/2020 maliyetli olanı yüzde 63 getiri sağlayacak şekilde, portföyden çıkardım.
Sonrası malum “K” tipi toparlanmada €120 seviyesine kadar çıktı. Tekrar kendimce uygun bulduğum fiyatlara gelirse yeniden eklemek isterim.