Altın Yatırımı Kazandırdı mı?
Son 7 Yıllık Getirinin Analizi
Altın güvenli limandır. Çamura da düşse, altın altındır. … Tarihi alışkanlıklar, gelenekler, tercihler vb. birçok faktör yanında fiyat artışı beklentisi ile altına yatırım yapanlar son dönemde oldukça yüksek getiriler elde ettiklerini belirtiyorlar. Herkesin motivasyon kaynağı kendisini ilgilendirir, bu konuda söylencek bir şey yok. Ancak altına yatırımın gerçekten de kârlı olup olmadığını incelemekte yarar var. Son bir yıl içinde ons (OZ) başına 1.200 Amerikan doları (USD) seviyesinden 1.550 USD/OZ seviyesine olan güçlü tırmanış bu yönde işlem gerçekleştirenleri haklı çıkarıyor. Fakat orta vadeli perspektiften bakıldığında durum biraz farklı.
Analizimize başlarken tanımları açık bir şekilde ortaya koymak çok önemli. Çünkü altın fiyatları dünya piyasalarında, ons bazında ve Amerikan dolarına endeksli olarak belirleniyor. Bu iki değişken üzerinden 1 gram saf altının fiyatını hesaplasak bile Türkiye’de çeyrek, yarım ve tam altın gibi fiziki ürünlere olan talep de yüksek olduğu için bunların birbiriyle bağlantısını da anlamak gerekir. Bu nedenle öncelikle, 2013 yılında yapmış olduğum, fiyat hesaplama yöntemi ve altında ayar kavramı ile bu ürünlerin ilişkisini açıklayan “Altın Ons Fiyatı” adlı çalışmamı okumanızı öneririm.
Bütünün parçalarını anladığımıza göre, ikinci aşamada yatırım dönemi süremizi söz konusu yazıda kullanılan 28/12/2012 tarihli altın ons fiyatı değerleri ile başlatıp 12/10/2019 tarihi ile sınırlayalım. Böylece yaklaşık yedi yıllık bir süre için altın yatırımının getirisini hesaplayabiliriz. Tablo 1’de görüldüğü gibi 2012 yılı sonunda ons başına 1.661,25 USD olan fiyat bugün itibarıyla yüzde 10’un üzerinde gerileyerek 1.488,67 USD/OZ seviyesine düşmüştür. Biraz detaylı bir hesapla, 1 ons miktarının önce dolar bazında karşılığını bulup bu değeri, o günün Türk lirası (TRY) için USD kuru ile çarparak 1 gr altının Türk lirası karşılığına ulaşırız. İki tarih arasında, bu kalem için yüzde 194,52 oranında bir fiyat artışı olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle altın fiyatları dolar bazında yüzde 10 değer kaybederken TRY bazında altına yatırım yapanlar iki kata yakın getiri elde etmişlerdir.
Sadece bu iki getiri arasındaki çelişki bile bir şeylerin yanlış gittiği hissini vermeye yetmektedir. Altın fiyatları düşerken nasıl kazanç sağlanmıştır? En basit hâli ile yukarıdaki gibi bir ifade, detayları incelemeden sonuca varan, hatalı bir çıkarım olur. Yanılgının nedeni; TRY/USD kurundaki gelişmede yatmaktadır. 2013 yılında Amerikan Merkez Bankası, FED tarafından parasal genişlemenin sona erdiğinin açıklanması ile dolar genel anlamda değer kazanmaya başlamıştır, ki Tablo 1 bize bu değer artışının, Türkiye’nin yükselen CDS primi ile de birleşince Türk lirası karşısında diğer para birimlerine göre daha yüksek olarak, yüzde 228,66 oranında gerçekleştiğini göstermektedir. Yani doların Türk lirasına göre getirisi nedeniyle bir kazanç varmış gibi görünmektedir. Aslında altına yatırım yapanlar dolar bazında yüzde on zarar etmişlerdir.
Bu noktada, karşılaştırmalı bir analiz ile alternatif yatırım araçlarının getirilerinin ilgili dönemde nasıl olduğuna bakmak yerinde olacaktır. Altının dolar ve Türk lirası bazında getirisini BIST 100 ve Dow Jones Endeksleri yanında yabancı para birimlerinden USD ve avro (EUR) ile kıyaslayalım.
Grafikte ilgili yatırım araçlarının, yukarıdaki tarihler için kapanış değerleri arasındaki değişimleri gösterilmektedir. 2012 yılı sonunda 100.000 doları ile altın alan bir Amerikalı yedi yıl sonunda 10.390 dolar zarar ederken; aynı kişi bu parasını Dow Jones Endeksine yatırmış olsaydı 106.000 dolar kazanarak sermayesini ikiye katlamış olacaktı. Türkiye’deki bir yatırımcı ise 100.000 Türk lirası ile dolar alsaydı ve bugün işlemleri tersine çevirseydi parası 328.000 lira seviyesine; altın alsaydı 294.520 seviyesine çıkacaktı. Avro için de dolardakine benzer bir artış varken BIST 100 Endeksinin getirisi yüzde 24,53 seviyesinde kalmıştır. Dolayısı ile altın yatırımı kazançlarında doların değer kazanmasından kaynaklanan bir illüzyon vardır.
Ayrıca burada yapılan analizde sadece nominal getiriler dikkate alınmış olup enflasyonun satın alma gücü üzerinde 7 yıllık dönemdeki aşındırma etkisi göz ardı edilmiştir. Bu düzeltme işlemi sonrası hesaplanacak reel getirilerin daha aşağıda olacağının da altını çizmek gerekir.
Demek ki gerçekten de “Her parlayan altın değildir”.
Ergun UNUTMAZ, 12.10.2019
****
(Türk bir yatırımcı için bu süreçte en yüksek getiri ise, 100.000 TRY ile 2012 yılı sonunda USD alıp bunu Dow Jones Endeksine yatırmak olurdu. Bugün itibarıyla, Endekste satış sonrası ilk sermaye ve getiri TRY’ye çevrildiğinde de 677.684 TRY kapitale ulaşılırdı.)