Book Reviews

ATATÜRK – Notlar ve Kitaplar

Andrew MANGO
Modern Türkiye’nin Kurucusu


Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış çok sayıda kitap bulunmakla birlikte bunların bazıları sadece Atatürk’ün askeri eğitimi, katıldığı savaşlar ve başarıları ile modern Türkiye’nin kuruluşundaki siyasi reformları kapsarken bazıları da Atatürk’ün sosyal ve ekonomik hayat üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Bazı kitaplardaysa tüm bu etkilerden ayrı, Atatürk’ün özel hayatına ve duygusal yönlerine ilişkin anı, belge ve düşüncelere rastlarız. Andrew Mango’nun Atatürk adlı bu çalışması bence bu üç alanı da sistemli bir şekilde birleştiren güzel bir eserdir.

Bu yazımda, Andrew Mango’nun, özgün dili İngilizce olan kitabı hakkında notlarımı; bu kitabın Türkçe çevirisi üzerine görüşlerimi ve diğer kaynaklarla karşılaştırmalı okurken başvurduğum eser ya da önceden okumuş olduğum kitapları dayanak göstererek düşüncelerimi aktaracağım.


Yazar Hakkında


Andrew Mango 1926 yılında İstanbul’da doğmuş ve ardında değerli çalışmalar, kitaplar ve makaleler bırakarak 2014’de, Londra’da vefat etmiştir. Türkiye üzerine yoğunlaşan çalışmalarında Türkçe bilgisine ek olarak Londra, School of Oriental Studies‘de Farsça ve Arapça eğitimi görmüş, bu bilgileri çalışmalarına yansıtmıştır. Doktorasını 1955 yılında, “Firdevsi, Nizami ve Cami’nin Eserlerine Özel Referansla İslami İran Klasik Edebiyatında Büyük İskender Efsanesi Üzerine Çalışmalar” ile tamamlayan Mango, akademik kariyer yerine diplomatik analizleri ve yayıncılığı tercih etmiştir. BBC’de uzun yıllar çalışan Mango’nun Atatürk biyografisi uluslararası anlamda en tanınan çalışması olmuştur. İngilizce olarak da okuduğum bu kitaba dair görüşlerimi Atatürk (EN) başlığı altında paylaşacağım.


Kitap Üzerine

Özgün metni 688, Türkçe çevirisi 750 sayfa olan kitap, Atatürk’ün hayatını tüm yönleriyle inceleyen, son derece kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan bu kitabın bölümlerine birazdan kısaca değineceğim, ancak yazarın metne ek olarak okuyucuya sunduğu haritalar, kitapta yer alan kişilere ilişkin kısa biyografiler, zaman dizini ve ilave okumalar için notlar yanında belge, resim ve kaynaklar son derece başarılı. Daha kitabı elinize aldığınız anda profesyonel bir çalışma ile karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz. Elbette resimler için çok daha kapsamlı başka kaynaklara başvurmakta fayda var.

Beş bölüm, yirmi dokuz alt başlıktan oluşan çalışma, “Atatürk Selanik’te 1880/81 yılında Müslüman, Türkçe konuşan, orta sınıfa yakın bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.” cümlesiyle başlıyor. Genç Mustafa’nın doğduğu coğrafyanın özelliklerini ve ailesinin durumunu nesnel bir şekilde aktaran bu bölüm aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemi ile modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlamak için iyi bir başlangıç.

Benim şahsi düşüncem, yüz yıl daha geriye gidip 1789 Fransız İhtilalini referans almanın çok daha yerinde olduğu yönündedir. Çünkü imparatorlukların yıkılmasından; ulus devlet anlayışına; özgürlük, bağımsızlık gibi kavramlarla aklın öne çıkmasına, çağdaşlaşmaya uzanan gelişim açısından Fransız Devrimi belirleyici bir öneme sahiptir. Zaten giriş kısmı ve ilerleyen bölümlerdeki paragraflarda da kitap bu değişimin önemli olaylarına değinmektedir. Dolayısıyla Sırp ve Yunan ayaklanmalarından Makedonya’daki gelişmelere; 1877-78 Osmanlı Rus Savaşından Balkan Savaşlarına yaşanan olaylar bu kapsamda değerlendirilmelidir. Böylece bunların etkileri daha sağlam bir zeminde anlaşılabilir.

Şekil 1’de Osmanlı’da Senedi İttifaktan İkinci Meşrutiyet’e kadar görülen anayasal rejim değişikliklerini yıllarıyla gösterdim. Aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı sonrası kabul edilen anayasalar, değişikliklerle günümüze gelmektedir.

Şekil 1: Anayasal Süreç

Bu konuda ilave okuma için Prof. Dr. İlber ORTAYLI’nın, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları aracılığıyla okurlarla buluşan, “Osmanlı’da Değişim ve Anayasal Rejim Sorunu” adlı kitabını önerebilirim.



Kitabın ikinci bölümü, 1911 ile 1923 yılları arasında savaşlarla geçen dönemi incelemektedir. İtalya’nın Trablus ve Bingazi’yi ele geçirmek için Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmesi ve Kuzey Afrika’daki son toprakların savunmasıyla başlayan mücadele 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’na kadar sürmüştür. Kitapta İttihat ve Terakki Cemiyeti yanında Enver Paşa’nın düşünce ve eylemleri kapsamlı bir şekilde ele alındığı için bu bölüm de yine önceki tarihlerden başlayarak gelişiyor. Bu nedenle de yukarıdaki gibi bir düşünceyle hazırladığım Şekil 2, önemli siyasi gelişmelerle savaşları ayrı bir çizelgeyle gösteriyor.

Şekil 2: Siyasi gelişmeler ve Savaşlar



Üçüncü bölüm, “Ulusun İradesi” başlığı altında Mondros Mütarekesinin imzalanması ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatmaktadır. Ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki Cemiyeti liderlerinin bir Alman gemisiyle İstanbul’dan kaçışları; Osmanlı yönetiminin ve işgal kuvvetlerinin eylemeleri yanında yeni yeni oluşmaya başlayan müdafaa teşkilatıyla yapılan giriş, sonradan cumhuriyetin ilanına kadar geçen süreçte yaşanan olaylarla genişletilmektedir. Şekil 3’te bu döneme ilişkin belirleyici olayları ayrı bir çizelgeyle gösterdim. Havza Genelgesi, Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi çerçevesinde Ulusal İradenin oluşum sürecini bağlantıdaki dosyada kısaca özetledim. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi ve yöntemi yanında egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olmasının temellerini ortaya koyması açısından bu bir dönüm noktasıdır. İlgili belgelerin özgün metinleri için arşiv kayıtlarına ve maddelerin kapsamlı hâline de TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan Milli Egemenlik Belgeleri dosyasından ulaşabilirsiniz.

Şekil 3: Ulusun İradesi

Bu konuda da yine Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından hazırlanan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk – Gençler için Fotoğraflarla Nutuk” adlı çalışmanın mutlaka okunması gerektiğini belirtebilirim.



Dördüncü bölüm, “Cumhuriyet ve Reformlar” başlığı altında Monarşinin Sonu, Hilafetin Kaldırılması ile Yasa ve Düzeni Sağlamak gibi alt bölümlerle devam ediyor. Vatanın düşman işgalinden kurtarılması yanında sahada elde edilen kazanımları diplomatik antlaşmalarda korumak da ayrı bir mücadeleydi. Tabi bunların üzerine bir de büyük bölümü enkaz hâline dönmüş ülkede sürgünler, kaçaklar ve etnik gerilim sorunları kadar harap ve bitap düşmüş halk, paramparça olmuş bir doku ve yeniden inşa edilmesi gereken bir yapı vardı. İşte bu bölümde tüm bu alanlardaki tartışma, düzenleme ve siyasi, sosyal, ekonomik değişim detaylarıyla aktarılıyor.

Şekil 4: Cumhuriyet Dönemi ve Reformlar


Cumhuriyet Dönemi ve Reformlar başlığı altında oluşturduğum ve öne çıkan gelişmelerden bazılarına yer verdiğim zaman dizini dosyasına bağlantı üzerinden, pdf formatında da ulaşabilirsiniz.


Beşinci ve son bölümdeyse Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliği, kişiliği ve özel hayatından kesitler bulacaksınız. Temizlik, düzen, disiplin ve özen belki de ilk olarak sayılabilecek kelimeler. Bunu da günümüz imkânları ölçüsünde değil, savaş koşullarında, yoklukta ve sıkıntılar içinde düşünmek lazım. Anadilin doğru ve etkin kullanımı yanında yabancı dillerde uzmanlık; tarih, coğrafya ve strateji sanatlarında muazzam bir anlayış ve birikim; vals kadar zeybek üzerine de yetenek ve rafine zevkler konusunda bir donanım bugün bile sayılıdır. Tabi bu kadar zor yaşam koşulları günde yaklaşık on beş fincan kahve ve üç paket sigara ile sağlık durumunu iyileştirmiyordu. Sofra sohbetleriyse kimilerine göre içki masası kimilerine göreyse önemli kararların alındığı yerdi. Ne var ki bu da sağlık için iyi olmadığı gibi sonu hızlandıran bir etkendi.

Atatürk’ün son savaşları da tek bir cephede geçmemiştir. Sağlık koşullarının kötülüğüne rağmen siyasi, askeri meseleler, sosyal ve ekonomik dönüşüm, eğitim, kültür, dil, tarih ve sanat alanları başta olmak üzere çağdaş Türkiye Cumhuriyeti her zaman önceliği olmuş, hep bu amaçla yaşayarak gençlere önemli değerleri miras bırakmıştır. Bunları okumak, anlamaya çalışmak ve yaşatmak da kapsamlı, karşılaştırmalı ve açık bir zihinle okumayla başlar. Böylece belge ve kaynaklara dayanan tarihi, yazar ya da çevirmen yorumlarıyla etkilenmeden nesnel bir şekilde kavrayabiliriz.

Daha önce benzer düşünceyle, Antoine de Saint-Exupéry‘nin Küçük Prens adlı çalışmasını, özgün metni olan Fransızca yanında İngilizce, Almanca ve Türkçe çevirileriyle de karşılaştırmıştım. Bazı yerlerdeki hatalar, sapmalar ve yorumlar dışında düşüncelerimi de bağlantısını verdiğim blog yazımda paylaşmıştım.

Şimdi bir de Andrew Mango’nun Atatürk adlı kitabının çevirisine bakalım.


Çeviri Üzerine


Şunu ilk başta belirtmek isterim ki 750 sayfalık bir metni tarayıcı ya da benzeri bir araç kullanmadan ve çeviri yapmadan, olduğu gibi bilgisayar ortamına aktarmak bile büyük emek ister. Bu yüzden şurada aynı cümle iki kere yazılmış, bir kelime eksik olmuş, virgül yanlış gibi eleştirileri yaparken bu süreci deneyimlemiş olmak ve ölçülü davranmak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, Remzi Kitabevinin okurlara sunduğu bu değerli eserin çevirisini yapan Füsun Doruker’e ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Ancak yazılı metinlerin taşıdığı ağırlık sözlü sohbetlerden farklı olduğu için de yazım ve imla başta olmak üzere noktalama işaretlerinin doğru kullanımı; yabancı kelimeler için yerinde karşılıklar, bağlama uygun tercihler ve özgün metne sadık bir çeviri inceleme ve eleştirinin benim açımdan olmazsa olmazlarıdır. Bununla birlikte teknik konularda ilgili kavram ve süreç bilgisinin metne yansıtılması kadar dil – kültür farklılıklarının ideal bir şekilde sunulması da çeviri eserlerde aradığım diğer bir özelliktir. Bu yüzden eserlerin geliştirilebilmesi adına da tespit ettiğim sorunları ilgililerine iletmek gerektiği görüşündeyim.

Genel olarak çevirinin aslına uygun, akıcı ve anlaşılır olduğunu söylemekle beraber eleştirilerimi de not edeyim: Benim yaptığım karşılaştırma Kasım 2021 tarihli on dokuzuncu basım olan Türkçe kitapla Şubat 2004 tarihli İngilizce kitap arasındadır. Daha kapak ismindeki “Modern Türkiye’nin Kurucusu” ifadesi mevcut durumda yetkili yayınevinin ürünleri arasında yer almadığı için başta huzursuz olmakla birlikte Overlook PR adlı bir yayınevinin 2002 tarihli, aşağıdaki gibi bir çalışmasını bulunca çeviriye dayanak eserin bu olabileceğini düşündüm. Fakat incelemeye devam edince künye kısmında da yukarıda görselini eklediğim John Murray yayıncılığı görünce işin içinden çıkmanın zor olduğunu belirtmek isterim. Bu, detay gibi görünse de özgün metinlere yayınevlerinin farklı yorumlar getirebildiğini bildiğimiz için bu tür hususlara çevirilerde özellikle dikkat etmek gerekir.


İlginç bulduğum ikinci unsursa eserlerin hacim farkıdır. İngiliceleri 539 ve 688 sayfa olan kitaplar Türkçe çeviride 750 sayfaya nasıl çıkar diye düşünebilirsiniz. İlave bölümler, yazı karakteri ve karakter büyüklüğü farklılıkları ilk akla gelen öğelerdir. Yine de bu sebepler çeviri yerine özgün metni okumak için normalde birer uyarı işaretidir. Ancak bu kitap için gerekçenin; bugün kullandığımız Türkçe ile yüz yıl önce konuşulan Türkçe arasındaki farktan kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü İngilizcesini çok daha kolay anlayabileceğimiz bir ifade çeviride anlaşılmıyor. Belgelere dayanmak için bu tür bir tercih yapılmış olması anlaşılır bir durum. Ancak çevirmen de bu durumun farkında olacak ki bazı yerlerde metne parantez içinde Türkçeden Türkçeye çeviri de eklenmiş. Örnek:

EN: “I learnt that Talât Paşa’s cabinet is paralysed and that Tevfik Paşa is encountering difficulties in forming a stable government. The army is incapable of fighting, and existing forces cannot defend themselves.”

TR: Talat Paşa kabinesinin mefluç bir halde, Tevfik Paşa Hazretlerinin muayyen bir kabine teşkilinde müşkülâta maruz bulunmakta olduğunu haber alıyorum. Ordular muharebe kudretinden mahrum ve zaten kınayı mevcude müdafaadan âciz bir hale getirilmiştir.

TR […]: Talat Paşa’nın kabinesinin zor durumda olduğunu ve Tevfik Paşa’nın da istikrarlı bir hükümet kurmakta zorlandığını duydum. Ordu savaşacak durumda değil ve varolan güçler kendilerini savunamazlar.


Fikir olarak iyi bir yaklaşım olsa da bu tür özgün Türkçe metinlerin, okuma akışını bozmaması için kitabın sonuna eklenmesi bence çok daha uygun olurdu. Bununla birlikte (aynen alıntıladığım çeviri metindeki hal kelimesinin kullanımı yanlıştır) yukarıdaki bağlamda meyve, sebze satılan “hal” değil; durum, vaziyet anlamındaki “hâl” kelimesi kullanılmalıydı. Bunun gibi birçok yazım hatası bulunmaktadır.

Şekil açısından devam edersek; bölüm ve alt başlıklar için özgün metinde bulunduğunuz yeri izlemek sayfanın sol ve sağ üst ortasından oldukça rahatken Türkçe kitapta böylesi bir kolaylık okuyucunun elinden alınmış. Tüm sayfaların sol üst ortasında kitabın başlığı olan “Atatürk” ifadesi kullanılmış. Oysa “Cumhuriyet ve Reformlar” şeklindeki ilgili bölüm başlığının kullanılması daha doğru olurdu. Yine ufak bir detay belki, ancak fark ve kalite bu tür detaylarda gizlidir. Örnek olarak aşağıya eklediğim görselde mavi renkle bu durumu gösterdim. Kırmızı renk ise yazım hatasını göstermektedir. Cumhuriyeti değil, Cumhuriyet olması gerekirdi.

– Yazım yanlışlarından devam edersek ayrı yazılması gereken (yurt içi, yurt dışı, iş adamı, demir yolu, … vb.) birçok kelime bitişik yazıldığı gibi kitap boyunca tutarsızlıklar da mevcuttur. Örnek vermek gerekirse “yurt içi” gibi kelimeler bazı yerlerde ayrı bazı yerlerde bitişik yazılmıştır. Bilgisayar ortamında basit bir kontrolle aşılabilecek böyle hatalar hoş değil.
– Yine ay isimlerinin yazılışında ne zaman büyük harf ne zaman küçük harf kullanılacağı bilinmediği gibi büyük harfle yazıldığında kesme işaretiyle ayırma da yapılmamıştır. Örnek: 13 Ekimde değil, 13 Ekim’de.
– “Ortadoğu” hem ayrı yazılır hem de ‘D’ harfi büyük olur: Orta Doğu. Ancak görülmektedir ki yön ve özel durum farkı da dikkate alınmamış.
– Dizgi hataları nedeniyle bazı sayfalarda “-rı” ekleri “n” harfi şeklinde görülüyor. Örnek: … konaklan değil, konakları; sonuçlan değil, sonuçları ve örnekler arttırılabilir.
– Yabancı adların yazımında da hatalar var. Londura değil, Londra; Towshend değil, Townshend vb.
– Yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimelerin seçilmesini başarılı buldum. Ara sıra “inisiyasyon”, “kliring” vb. birkaç kullanım olsa da genel olarak çeviri iyi.

İçerik açısından da birkaç not düşerek toparlayayım. Özgün metindeki cümlelerden bazıları Türkçe çeviride yer almıyor. Benzer şekilde bazı kelimeler de özgün metinde olmadığı hâlde Türkçe metne eklenmiş. Ancak bunların anlam üzerinde büyük ve önemli bir etkisi yok. Çeviri sırasında buna benzer özetleme yöntem tercih edildiğinde bu yayınları anında bırakıyor, bunları okumamayı tercih ediyorum. O yüzden bu eserdeki farkı ayrı tutuyor ve muhtemel nedenin bazı ifadelerin dikkatten kaçması şeklinde olabileceğini düşünüyorum. Bazı cümlelerse aslına sadık olarak çevrilmediği için farklı anlamlara gelebiliyor ya da bu sorunlar yanlış anlaşılmaya yol açabiliyor. Bunlara burada tek tek yer vermeyeceğim, ancak notlarım arasında ilgili örneklerin bulunduğunu da belirtmek isterim.

Çeviri eserlerde sıklıkla gördüğüm yönlerden biri de sansür uygulanıp uygulanmadığıdır. Bu kitabın yazım ve yönetim aşamasını bilemiyorum tabi, ama iki metni de okumuş bir kişi olarak dikkatime çeken bir iki ifade dışında yaygın bir sansür olmadığını söyleyebilirim. Örnek: “Bastards” kelimesi “P…” şeklinde sunulmuştur. Bunun dışında bazı kelimelerin Türkçe çevirilerinde özellikle imtina edilmesini ve bu ifadelerin dikkatli yorumlanmasını son derece yerinde bulduğumu da belirtmek isterim.

Sonuç


Andrew Mango‘nun Atatürk adlı çalışması gerek İngilizce gerekse Türkçe olarak mutlaka okunması gereken bir biyografidir. Çevirinin genel olarak özgün metne yakın, düzeltilebilecek yönleri olsa da genel anlamda başarılı olduğunu söyleyebilirim. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında tarihi iyi anlamak, herkesin geçmişe karşı bir sorumluluğudur. Tarih bilinci, yukarıda da belirttiğim gibi sadece belirli bir dönemle sınırlı kalmadan, olayların neden-sonuç ilişkisi içerisinde ve karşılaştırmalı olarak ele alınmasıyla oluşturulmalıdır.

Farklı kaynaklardan yapılacak okumalar; nesnel bilgi, belge ve verilere dayanarak yapılacak araştırmalar sadece bugünü daha iyi anlamak için değil, aynı zamanda geleceği doğru planlamak ve şekillendirebilmek açısından da değerlidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve sivil hayatı yanında, sosyal yaşamı, başarıları ve bıraktığı miras kadar bu kitapta hırsları, beklentileri, sevinç ve üzüntüleri; geçirdiği hastalık, rahatsızlık ve savaş yaralanmaları; ailesi, dostları, düşmanlarıyla ilişkilerini ve üçüncü kişiler üzerindeki etkilerini de bulacaksınız.

Tüm yönleriyle bir insanın, bir liderin, modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk’ün hayatı.

Atatürk hakkındaki diğer birkaç kitap üzerine notlarım içinse önceki yazılarıma bakabilirsiniz. Bunlar arasında İlber Hocamın kitabının yeri ayrıdır. Kütüphanemde bulunan yabancı dildeki Atatürk kitapları içinse ayrı bir yazı hazırlayacağım.

Prof. Dr. İlber ORTAYLI
Prof. Dr. Emre KONGAR
Yılmaz ÖZDİL

Keyifli okumalar.

Ergun UNUTMAZ, 26.06.2023



ATATÜRK – Modern Türkiye’nin Kurucusu: Andrew MANGO, (Atatürk – The Biography of the Founder of Modern Turkey) Çeviri Füsun DORUKER, Remzi Kitabevi A.Ş., İstanbul, On Dokuzuncu Basım, Kasım 2021.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *