Çayın Kültür Tarihi
Stephan REIMERTZ [1]
Çay, her gün sorgulamadan tükettiğimiz bir içecek olduğu için üzerine düşünmeye ya da okumaya değer bulmayabiliriz; hatta hemen hepimizin bu konuda da uzman olduğu bile öne sürülebilir. Tüm bunlara ek olarak kimileri kitabın konu derinliği/sayfa sayısı orantısını yetersiz ve yazarının da bir Alman olduğu için uzman olamayacağını düşünse de bu görüşe katılmak oldukça güç.
Ön yargılarımızı bir kenara bırakarak, 5.000 yıllık bir tarihi olan bir içeceğin doğası hakkında bilgi edinmek; çayın kültürleri, ulusların günlük yaşamlarını ve uluslararası ilişkileri nasıl etkilediğini öğrenmek ve en azından mükemmel (?) bir fincan çay içmek için bu kitabı okumanızı öneririm.
Bir sohbet tadında başlayan tarihi bilgi aktarımını okuyucunun ilgisini çekmekte başarılı buldum. Kanımca bu tür köklü bir geçmiş, tadım kültürü ve ürün seçimi sadece şarap ile karşılaştırılabilir bir nitelik taşımaktadır. Bugün çay olarak adlandırdığımız içeceğin Çin’in efsanevi imparatoru Shen Nong’un iktidarı sırasında, M.Ö. 2800’lerde keşfedildiği öne sürülüyor ve çayın kökeni üzerine benzer hikâyeler ile bölüm devam ediyor. Ardından “Bir Yaprağın Biyografisi” başlığı altında oldukça önemli bilgiler rafine bir şekilde aktarılıyor. Çay içerken çoğumuzun hiç sorgulamadığı bu süreç akıcı bir şekilde sunulmuş. Üzerinde durmak istediğim bir diğer bölüm ise; çayın sadece bir içecek olarak tüketiminden ziyade bir törensel etkinlik olarak yaşandığı; edebiyat, sanat, estetik ve mükemmel bir servis için gerekli detayların incelendiği ve Çin/Japon çay bahçelerinin anlatıldığı bölümdür. Eserin diğer bölümlerinde ise çayın uluslararası diplomasi, ticaret ve kültürlerdeki yeri kısa ancak net bir şekilde sergilenmeye çalışılmıştır. Tabi ki bu konu, öyle 25-30 sayfada aktarılacak kadar basit değil; ancak ilgilenenler için bir başlangıç noktası olarak görevini başarıyla yerine getirmektedir.
Son olarak, yazarın kendi cümleleri ile çayın aslında sadece bir içecek olmadığına dikkat çekerek bitirmek istiyorum: “Çay içmek, insan yaşamında zaman ayırmaya değer uğraşılardan birdir. Çay içen kişi, hem çalışmaktan hem de hiçbir şey yapmamaktan uzaktır, kendisine ve dünyaya eşit mesafede durur ve gününün efendisidir. Yalnızca biraz suya, biraz çaya ve sakin bir yere gereksinimi vardır, bunların dışında hiçbir şeyin umurunda olmaması gerekir. Ancak bir erdeme sahip olması beklenir ki bu erdem, her etkinlikte, her düşünmede, her sanatta belirleyicidir: Çaba göstermelidir. Çay tiryakisinin büyük sanatçılarla ortak özelliği, ayrıntı sevgisidir. Çayın seçilerek satın alınması ve çay takımlarının özenle kullanılması, çayın içileceği mekânın zevkle düzenlenmesi, kendi içine yoğunlaşmasını sağlayan bir ruh hâline sokar çay tiryakisini”.
Ergun UNUTMAZ, 19/09/2013
Not: Her ülkenin kendine özgü damak tadı olduğu gibi; kullanılan çayın yetiştiği bölge, bitkinin fizyolojisi ve ürünün işlenme tarzındaki farklılıkların mükemmel çay sunumu ve içiminde de farklılıklara yol açabileceğini akılda tutarak okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
[1] Stephan REIMERTZ, (Vom Genuß des Tees) Dost Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı, Haziran 2003, Ankara (Almanca aslından çeviren Mustafa TÜZEL).