Hızlı Çocuklar
Bir Wall Street İsyanı
Michael LEWIS
Michael Lewis’in kitapları oldukça sürükleyici, ele aldığı konularsa oldukça çarpıcıdır. Roman tadındaki metnin aslında kurgu olmayan ve gerçek olaylara dayanılarak yazılan bir çalışma olduğunu bildiğinizdeyse olaylara yaklaşımınız değişir. Gözümüzün önünde olan değişimleri bazen fark edemez bazen de “Bunu ben de düşünmüştüm.” deriz.
2003 yılında yazılmış olan ve 2011 yılında Bennett Miller’ın yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılan Moneyball adlı film benim için tam da böyleydi. Veriye dayanan istatistiksel analizin ve bilimsel yaklaşımın keyfiyete ve geleneklere dayanan spor endüstrisini baştan aşağı nasıl değiştirdiğinin net bir örneğiydi buradaki fikir. Kendi adımaysa geçmişte harekete geçirdiğim iş akışı farklı gelişmiş olsaydı, anlatılan belki de benim hikâyem olabilirdi diye düşünmeden de edemiyorum. Neyse konuyu dağıtmadan tekrar Michael Lewis’e dönersek eğer yazarın Moneyball adlı kitabını okumadıysanız ya da bu filmi seyretmediyseniz mutlaka izlemenizi öneririm. Hatta buradan elde edeceğiniz çıkarımları değer yatırımcılığı açısından ele alarak finansal yatırımlarınızda da kullanabileceğinizi belirtmek isterim.
Hızlı Çoçuklar adlı kitaba gelirsek bu kez aynı tema farklı bir açıdan ele alınıyor. Moneyball’da, istatistiki verileri analiz eden ve bunlardan anlamlı sonuçlar üretmek üzerine kurulu bir stratejiyi kullanan bir takımın, rakiplerine karşı elde ettiği üstünlük ortaya konmuştu. Bu kitaptaysa aynı verilere herkesten önce ulaşmanın sağladığı üstünlük üzerine kurulu bir strateji inceleniyor. Bu arada bu stratejinin hızdan ziyade bir “an” ile, daha doğrusu mili ve mikro saniyelerle ilgili olduğunu ve hisse senetleri piyasası açısından bunun değerinin milyarlarca dolarla ölçüldüğünü de belirtmem sanırım konunun neden önemli olduğu hakkında biraz daha iyi bir fikir verebilir.
Finansal piyasalarda işlem yapan bireyler, kurum ve kuruluşlarla sistemin işleyişini tasarlayanlar arasındaki bilgi asimetrisi yanında veriye erişim önceliği gibi sorunlar birçok kişinin düşünmediği alanlar belki de. Hatta bu gruptaki herhangi bir kişiye; “Sisteme alım emri girdiğinizde ne oluyor?” gibi basit bir soru yönelttiğinizde, muhtemelen bu kişilerin çok emin cevap vereceği, ancak büyük ihtimalle yanılabileceği tuzaklarla dolu bir süreçtir bir alım satım işleminin gerçekleşmesi. Dahası “yüksek sıklıkta alım satım” gibi kavramlar hakkında bilginiz yoksa bu kitabı okurken kaynağa yakınlığın nasıl milyonlarca dolarlık kazançlar sağladığını ve en önün, önünde yer almak için yaşanan rekabeti ve bunun için ödenen meblağları öğrendiğinizde hayrete düşebilirsiniz.
Sekiz bölümden oluşan, 286 sayfalık bu kitapta hem olayların kahramanları hem de olaylar zinciri tutarlı bir bütünlük içinde ele alınıyor. Lider bir yatırım bankası olan Goldman Sachs’ta çalışan ve 2009 yılında işten ayrıldıktan sonra FBI tarafından tutuklanarak şirketin bilgisayar kodlarını çalmakla suçlanan Rus bilgisayar programcısı Sergey Aleynikov’un öyküsü, kitabın ilk satırlarında, yazarın bu kitabı kaleme almasında bir çıkış noktası olarak belirtilmiş. Yüksek sıklıkta alım satım işlemi yapan kurumların yazılım ve donanımlarla verilere ulaşma hızını arttırarak nasıl bir kazanç sağlayabildiği, piyasadaki rekabet ve düzenlemelerin piyasaları nasıl olup da adil olmayan bir yapıya dönüştürdüğü çok yerinde tespitlerdir. Bu kazançların müşterilerin ve bireysel yatırımcıların zararı mı demek olduğu, sistemin işleyişinde bilgi eksikliği olup olmadığı gibi sayısız sorular ve bunlara çözüm için neler yapılabileceği üzerine kapsamlı bir anlatım. Daha etkili kısmı ise yine sektörü ve iş yapış şeklini değiştiren ve katılımcıların düşünce yapısını harekete geçiren bir kitaptır Lewis’in bu çalışması. Hatta kitabı okurken Investors Exchange ve Brad Katsuyama üzerine yaptığım aramalar ve edindiğim ilave bilgilerin oldukça faydalı olduğunu söyleyebilirim.
Çeviri açısındansa her ne kadar bazı katılmadığım bölümler olsa da çeviriyi genel olarak başarılı bulduğumu ve metnin akıcı olduğunu söyleyebilirim. Çevirinin iyileştirilebileceği yerlerse; “ticker, trader, maksimize, modernite vb.” yabancı kelime seçimleriyle bazı Türkçe kelime tercihleridir. Ancak görüşlerimi sunma ve tartışma imkânım olmadığı için bunların bazılarının çevirmen yorumu şeklinde olduğu gibi kalması gerektiğini düşünüyorum. Bazı tercihlerse gözden geçirilebilir. Durumu tam ifade etmediğini düşündüğüm bir iki teknik terim dışında da güzel bir çalışma ve ilgiyle okudum.
Herkese keyifli okumlar dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 04.05.2022
Michael LEWIS: (Flash Boys – A Wall Street Revolt), Çeviri: Neşenur DOMANİÇ, Scala Yayıncılık, İstanbul, Birinci Basım, Ocak 2015.
2 Comments
Gürhan Hepek
İncelemeniz için teşekkür ederim, Ergun Bey; kitap epey ilgimi çekti. HFT tarafının yanında, geçtiğimiz sene bireysel yatırımcıların üzerinde durmaya başladığı “payment for order flow” mevzusuna da değiniliyor muydu kitapta?
Ergun UNUTMAZ
Siz de sağ olun Gürhan Bey,
Evet bu konuda TD Ameritrade, E*Trade ve Schwab isimleri yanında emirlerin Citadel’e yöneltilmesi de dikkatimi çekmişti.
Konu uzun uzun anlatılmasa da işin arka planını anladıktan sonra arka planda neler döndüğünü tahmin etmek zor değil.