Public Procurement

İhalelere Yönelik Başvurular

(Burada yer alan metin “ihalelere Yönelik Başvurular ve İnceleme Mekanizmaları: Türkiye ile Seçilen Avrupa Birliği Üyesi Ülkeler Arasında Karşılaştırmalı Durum Analizi” adlı araştırmanın Giriş kısmıdır. Tam metin için lütfen tıklayınız.)

Mal alımları, hizmet alımları ve yapım işleri ile sınırlı tutularak incelenebilecek kamu alımları, gayrisafi yurt içi hasılaya oranlandığında ülke ekonomilerinde önemli bir büyüklük oluşturmaktadır.[1] Uluslararası ticaret, artan rekabet, piyasalara erişim yanında; teknoloji, iletişim ve ulaşım araçlarının çeşitlenmesi ve hızlanması ile dünya genelinde böylesi bir büyüklüğe ulaşan kamu alımları piyasalarının gözden geçirilmesi ve bazı alanların yeniden düzenlenmesi ihtiyacı oluşmuştur. Son yirmi yıllık sürede, gerek bölgesel gerekse de ulusal mevzuatlarda bu amaca yönelik yasal düzenlemeler ile bu yasaların yürütülmesi, uygulanması ve denetiminde karşılaşılan sorunların çözümünü gerçekleştirecek mekanizmalar kurulmuştur. 

Ülkeler, kamu alımlarını etkin, etkili ve ekonomik şekilde gerçekleştirmeyi hedeflerken şeffaflık, rekabet ve eşitliğin sağlandığı; kamu alımlarını konu alan sözleşmelerde tüm tarafların haklarının korunduğu düzenlemeler yapmışlardır. Örneğin; Avrupa Birliği’nin (AB) 92/50/EEC, 93/36/EEC ve 93/37/EEC sayılı Yönergeleri sırasıyla hizmet alımı, mal alımı ve yapım işi konusunda gerçekleştirilecek kamu ihalelerine yönelik usullerin eş güdümünü hüküm altına almıştır. Bu Yönergeler yukarıda sayılan temel esaslar ve ihtiyaçlar çerçevesinde, 2004 yılında 2004/18/EC sayılı Yönerge ile tekrar ele alınmış olup söz konusu Yönerge’nin yakın bir gelecekte bir kere daha güncellenmesi beklenmektedir.[2]

Diğer taraftan, 2005 yılında AB’ye tam üyelik müzakerelerine başlayan Türkiye için kamu alımları bir müzakere faslı olmanın ötesinde anlamlar da taşımaktadır. Ekonomik, sosyal, çevresel vb. bağlantıları olan kamu alımları piyasalarında aynı süre zarfında Türkiye’de de benzer ihtiyaçlar oluşmuş ve gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin yapılacak ihaleler konusunda, 08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu yerini 01/01/2003 tarihinde yürürlüğe giren Kamu İhale Kanunu’na bırakmıştır.

Söz konusu yasal düzenlemeler kamu alımlarının nelerden oluştuğu, kapsamı, kullanılabilecek alım yöntemleri ile benzeri alanları ele almaktadır. Böylesi önemli bir alanda doğal olarak meydana gelebilecek şikâyetler ve anlaşmazlıkların çözümü yolları için de sözleşme imzalanması öncesinde ayrıca düzenlemeler öngörülmüştür.[3]

AB’de bu amaçla iki ayrı yönerge yürürlükte bulunmaktadır ve üye ülkeler kendi iç mevzuatlarında şikâyetlerin incelenmesine yönelik hukuki süreçlere ilişkin çeşitli yöntemler belirlemekte serbesttirler. Türkiye’de ise bu tür sorunların çözüm yolları temel kanunlarda yer alan düzenlemeler ile hüküm altına alınmıştır. Dolayısı ile de bu çalışma gerek yukarıda sayılan AB düzenlemeleri ve üye ülke iç hukuk yolları gerekse de Türkiye’de yürürlükte bulunan hukuki düzenlemeler çerçevesinde şekillenmiştir. Bu nedenle de temel kavramlar dışında kamu alımları üzerinde durulmaksızın doğrudan şikâyetlerin incelenmesi ve sorunların çözümü konularına odaklanılmıştır.

Bu bağlamda,  öncelikle şikâyetlerin incelenmesine yönelik AB Yönergeleri; ardından Türkiye’deki mevcut durum ve bunu müteakip seçilen bazı AB üyesi ülkelerdeki durum incelenerek bir karşılaştırmalı analiz yürütülmüştür. Söz konusu hukuki metinler; kamu alımlarını düzenleyen kanunlar, idari yargılama usulü kanunları ve kamu denetçiliği kurumu (ombudsmanlık)[4] kanunlarından oluşmuştur.

Araştırmanın sonuç bölümünde ise şikâyetlerin incelenmesi üzerine elde edilen bulgular karşılaştırılmış, şikâyetlerin incelenmesinde daha etkin ve etkili bir sistem için kişisel görüş ve önerileri de içeren değerlendirmelere yer verilmiştir.

Ergun UNUTMAZ, 07/03/2014


[1] Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD), 2001 yılında gerçekleştirdiği ve 130 ülkeyi kapsayan araştırmada bu oran 1998 yılında; OECD ülkeleri için %19.96, OECD üyesi olmayan ülkeler için ise %14.48 olarak tahmin edilmiştir: “OECD Papers, 2001, ‘The Size of Government Procurement Markets’”.
[2] 2004/18/EC sayılı Yönerge mal ve hizmet alımları ile yapım işleri konusunda gerçekleştirilecek kamu ihalelerine yönelik usullerin eş güdümünü düzenlerken 2004/17/EC sayılı Yönerge su, enerji, ulaştırma ve posta hizmetleri sektörlerinde faaliyet gösteren girişimlerin kamu alımlarına yönelik usullerin eş güdümünü düzenlemektedir. Gerek bu iki Yönerge üzerine değişiklik önerileri gerekse de imtiyazlar üzerine hazırlanan yeni bir Yönerge Avrupa Komisyonu tarafından Aralık 2011’de sunulmuştur. Avrupa Parlamentosu ise 15 Ocak 2014 tarihinde bu değişiklikleri ve yeni Yönerge’yi kabul etmiş bulunmaktadır. Bundan sonraki süreçte Avrupa Birliği Konseyi’nin de kabul etmesi halinde söz konusu düzenlemeler yürürlüğe girecektir.
[3] Sözleşme imzalanmadan önceki işlemlerde genelde kamunun üstünlüğü bulunmakla birlikte sözleşme imzalanmasından sonraki süreçler özel hukuk hükümlerine göre yürütülmektedir. Dolayısı ile kamunun üstünlüğü ve düzenleme, vazgeçme, iptal kararı gibi haklar yerini eşitler arası hükümlere bırakmaktadır.
[4] Ombudsmanlık Müessesesi Üzerine Düşünceler başlıklı diğer bir çalışmamda bu tür kurumların tarihsel alt yapısı, çalışma şekilleri ve görev alanları özellikle de kamu alımlarında şikâyet mekanizması çerçevesinde ele alınmıştır.