Book Reviews,  Economy

İllüzyon Ekonomisi

Prof.Dr. Burak ARZOVA
Can yeleklerini giyme vakti


Basılı ve görsel medyadaki çalışmaları ve yorumlarında, akademik bilgileri hayatın içinden olaylarla birleştiren Burak Hoca bu kitabında geçmiş gazete yazıları ve notlarından yola çıkarak yakın dönemde yaşadığımız önemli gelişmeleri bir özet şeklinde bizlere sunuyor. Hatta o kadar hayatın içinden ki “Köle teminatlı kredilerden George Floyd’un ölümüne” şeklindeki bölüm başlığı bence oldukça düşündürücü. Ünlü ekonomist Roubini’nin kurduğu bu bağlantı üzerinden okuyucular da ilerleyen bölümlerde Covid-19 döneminde yaşananları, enflasyonun yıkıcı etkilerini ve buna karşı izlenen ya da izlenmesi gereken politikaların neden-sonuç ilişkisini benzer şekilde kurabiliyor.



“Yanlışları bilelim, doğrusunu görelim.”

“Türkçesi yanılsama olan illüzyon kelimesi Fransızcadan dilimize girmiş. Fransızca Larousse sözlüğü ise illüzyon için harika bir anlatım vermiş. Buna göre illüzyon; ‘birinin inanmak istediği bir şeye uygun, ancak gerçeğe aykırı yargı‘ olarak tanımlanmış.”

Kitapta yer alan bu ifade aslında bizlere sunulan birçok öneri, politika, uygulama ve eylemlerde kendini fazlasıyla hissettiriyor. Mantık bir kenara bırakılıp soru sormadan izlenilen gösteriler eğlence için keyif verici olsa da ekonomik, sosyal ve diğer alanlarda hayatımızı etkileyen gelişmelerde durum maalesef öyle değildir. Bu kitapta da bilimsel temeller ve uluslararası uygulamalarla anlatı ve söylemler veriler eşliğinde ele alınıyor.

İllüzyon ekonomisinin temelleri hemen hemen 2018 yılında atılmış olsa da esasen ‘Faiz Sebep – Enflasyon Sonuç’ söylemiyle başladı.” ifadesi de bu çalışmanın değindiği konulardan biri. Bütünsel salgın döneminde ekonomik büyümenin çökmesi, işsizliğin artması, kapanmalar ve duran üretim ardından parasal genişleme, gelir dağılımı eşitsizliği ve K tipi toparlanma gibi konular kısa, ancak doyurucu bir şekilde ele alınmış. Belki bu alanlarda daha fazla grafik sunulsaydı, bence daha çarpıcı ve akılda kalıcı bir resim çizilebilirdi.

Bu düşünceyle kitabı okurken kendi veri setlerim ve grafiklerime dönerek söz konusu tarih aralığından Nisan ayının son işlem gününü kapsayacak şekilde bazı önerileri görsel olarak da inceledim. İlgilenebilecek okurlar için de aşağıda bu grafiklerden ikisini paylaştım. Grafik 1‘de beyaz çizgi Türkiye ekonomisi için manşet enflasyon verilerini bir önceki yılın aynı ayına göre göstermektedir. Mavi çizgi ise benzer yöntemle çekirdek enflasyonu göstermektedir. Grafikteki sarı renkli sütunlar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) para politikası faizini, kırmızı çizgi ise enflasyon hedefini belirmektedir.

Grafik 1: TCMB Politika Faizi, Enflasyon Hedefi ve
Manşet – Çekirdek Enflasyonun Gelişimi



18 Ocak 2018 tarihinde para politikası faizi yüzde 8,00 seviyesinde olup en yüksek yüzde 24 seviyesine çıkmış, ardından yüzde 8,25’i görerek tekrar yüzde 19,00’a yükseltilmiştir. Kitapta bu sürece ilişkin detaylı açıklamalar bulabilirsiniz. 27 Nisan 2023 tarihindeki son toplantıda ise politika faizi yüzde 8,50 seviyesinde sabit tutulmuştur. Tüm bu süreçte değişmeden kalan tek şeyse yüzde 5,00 seviyesindeki enflasyon hedefi olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon ise yüzde 10,35 seviyesinden yüzde 85,51 seviyesine kadar çıkmıştır. Mart ayı için açıklanan son veri ise yüzde 50,51 seviyesinde olduğumuzu göstermektedir.

Merkez bankalarının bağımsızlığı, enflasyon, faiz ve büyüme ilişkisinin analizi yanında kitapta, izlenen politikalara bağlı olarak dış ticaret dengesi ve ulusal paranın dış değeri de aktarılan konular arasında. “Reel getiri veren enstrümanlar bir bir kesilince vatandaş zorunlu olarak Borsa’ya yönelmiş durumda.” ifadesine katılmakla birlikte bütünsel salgın dönemindeki çöküş ve sonrasında başlayan bir algı bozulması da bence bunda etkili oldu. Şans ve başarı sürekli yükselen fiyatlar altında birbirine karıştı. Dolayısıyla da borsanın riskleri göz ardı edilerek sürekli yükseleceği düşüncesi gelişti. Bu nedenle de birikimlerin borsaya ve dövize yönelmesi olgusunu kendi veri setim üzerinden kontrol ettim.

Grafik 2‘de Türk lirasının ABD doları karşısındaki seyrini paylaşıyorum. Grafikte beyaz çizgi BIST 100 Endeksini gösterirken sarı çizgi USDTRY değişkeni ile döviz kurunu göstermektedir. 2020 yılının başında 1.191,40 seviyesinde olan Borsa İstanbul Endeksi (BIST100) 2022 yılı sonunu 5.509,16 seviyesinden kapatırken bu yılın Nisan ayını 4.617,93’den kapatmıştır. ABD dolarının Türk lirası karşısında değer artışı ise aynı dönemde 5,9848 seviyesinden 19,4315 seviyesine yükseliş şeklinde olmuştur. Döviz kuru değerleri sağ eksende, borsa endeksi değerleriyse sol eksende yer almaktadır.

Grafik 2: Borsa Endeksi (BIST100, XU100) ve Döviz Kuru (USDTRY)
(2020:01 – 2023:04) Ay sonu kapanış


Burada bir noktayı hemen belirtmekte fayda var. Gürültüyü azaltmak ve genel eğilimi görmek için yukarıdaki grafikte sadece ay sonu kapanış verilerini kullanıyorum. Dolayısıyla borsa ve dövizde en düşük, en yüksek değerler ay içinde farklı uçlarda yer almış, salınım da daha geniş bir aralıkta olmuştur. Bu çekinceleri gidermek için Grafik 3‘te aynı değişkenleri günlük verilerle ve daha geniş bir aralıkla paylaştım. Grafik 1’le uyumlu olacak şekilde başlangıç dönemini de 2018 yılının ilk gününe kadar çektim. Turkuaz çizgi BIST 100 Endeksini gösterirken siyah çizgi USDTRY değişkeni ile döviz kurunu göstermektedir. Döviz kuru değerleri yine sağ eksende, borsa endeksi değerleriyse sol eksende yer almaktadır.

Grafik 3: Borsa Endeksi (BIST100, XU100) ve Döviz Kuru (USDTRY)
(2018:01 – 2023:04) Günlük



Destek Yayınları aracılığıyla okurlarla buluşan bu çalışma, yakın dönemde yaşanan gelişmeleri neden-sonuç ilişkisi içerisinde inceliyor ve izlenen politikaları uluslararası uygulamalarla birlikte değerlendiriyor. Farklı konuların bir araya getirildiği kitap, 184 sayfalık hacmine rağmen bir günde bitirilebilecek kadar rahat bir dille yazılmış, ancak ilave kaynaklara başvurmak ve veriler üzerinden test etmek de ayrıca keyifli. Dil konusunda da teknik terimler yerine Türkçe ifadelerin kullanılmasını ayrıca beğendim.

Mesela pandemi yerine tercih edilen salgın ifadesi bunlardan biri. Covid-19 ile Türkçe kullanımı başladığı zaman Epidemi ve Pandemi başlıklı bir yazı ile salgın ve bütünsel salgın arasındaki farka dikkat çekmiştim. Belki sonraki basımlarda bu da dikkate alınabilir.

“K” Şeklinde Toparlanma konusu da ilginizi çekerse yine o dönemlerde hazırlamış olduğum çalışmaya bağlantı üzerinden ulaşabiliriniz.

Piyasa Analizleri 23 03 başlıklı yazı serimdeyse her ay sonunda, seçilmiş borsa endeksleri ve döviz kurları açısından yaptığım değerlendirmeleri inceleyebilirsiniz.


Kitaptan birkaç alıntı sunarak keyifli okumalar dilerim.

– Piyasada doğru fiyat oluşmadığı için ne kurun değeri, ne tahvillerin değeri, ne kredi maliyetlerinin değeri, ne kredi faiz oranları doğru hesaplanıyor. Fiyat mekanizması tamamen işlevselliğini yitirmiş durumda.

– Enflasyon her anlamda çok yıkıcı. Enflasyonla beraber büyüme diye bir gerçeklik yok. ….
Enflasyon her şeyden önce bir gelir transferidir. Düşük gelirli kısımdan yüksek gelirli kısma kaynak aktarımıdır. Ekonomide fiyat belirleme gücü olanların artan fiyatlar sayesinde geliri transfer ettiği sistemin adıdır enflasyon. O nedenle gelişmiş ekonomilerde ekonomiyi yönetenler enflasyonun hane halkı gelirini yok ettiğini, onları daha fakir hâle getirdiğini, gelir adaletsizliğini arttırdığını ve toplumsal barışı bozduğunu bilirler. Enflasyonu önlemek için her türlü önlemi almaya çalışırlar.

– Kur seviyesindeki artış hayatımıza enflasyon ve hayat pahalılığı olarak geri döndüğü için faizin yarattığı tahribattan çok daha yüksek bir etki bırakır.


Ergun UNUTMAZ, 29.04.2023



İllüzyon Ekonomisi – Prof. Dr. Burak ARZOVA, Destek Yayınları, İstanbul, Birinci baskı, Şubat 2023.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *