Economy,  Stock Analysis

Kademeli Alım Stratejisi

Portföy yönetimi ve yatırım stratejileri üzerine aslında birçok başlık altında görüşlerimi detaylı bir şekilde paylaşmıştım, ancak bugün gelen bir soruyu önemli bulduğum için kendi düşüncelerimi kısa bir yazı ile aktarmak istedim. Soru üzerinde biraz değişiklik yaptım ve yanıt bulmaya çalıştığımız soruyu şöyle tasarladım.

Finans kapital şeklinde 100.000 TL’ye sahip olduğumuzu varsayarsak, yatırım amacıyla seçmiş olduğumuz varlık için bu tutarı tek bir noktadan alım şeklinde mi, yoksa kademeli alımlarla dağıtarak mı değerlendirmeliyiz? Siz nasıl bir strateji izlerdiniz?


Phot by Hadija Saidi


Öncelikle bazı basit varsayımlar yapalım. Toplam portföy büyüklüğümüz 100.000 TL, yatırım vademiz beş yıl ve satın almaya karar verdiğimiz araç da bir hisse senedi olsun. Bu varsayımlar herkes için aynı olsa da işin içinde sayısız başka değişkenler vardır. O yüzden biraz daha adım adım ilerleyelim. Ben kendi adıma kademeli alımların ideal bir strateji olduğunu düşünüyorum ve bunu da yazının akışında uygulama örnekleriyle açıklayacağım. Ancak genel olarak “kademeli alımların en doğru strateji olduğu” net bir şekilde iddia edilemez. Çünkü fiyatların nasıl hareket edeceğini bugünden bilemeyiz ve bunun psikolojik etkisini yönetmek bazıları için zordur. O hâlde önce bunu test ederek başlayalım. Basitlik açısından ilave bir iki varsayım da hisse fiyatının dönem başında 80,00 TL olduğu, fiyatlar 150,00 TL seviyesine çıkana kadar da herhangi bir satış işlemi yapılmayacağı ve son olarak da sisteme sonradan ilave bir kaynak eklenmeyeceği olsun.

1 – Aylık Düzenli Kademeli Alım

A ve B yatırımcılarından A’nın, toplam portföyünü 20.000 TL’den oluşan, 5 parçalı alım yapma planı ile yönettiğini ve B’nin de 100.000 TL’yi tek kalemde alıma dönüştürdüğünü düşünelim.

Aylık düzenli alım: İyi Senaryo

Yukarıdaki tabloda; söz konusu hisse senedinin fiyatlarını, A’nın ve B’nin satın alma tutarları ile miktarlarını ve bunlar üzerinden hesaplanmış ortalama maliyetlerle kâr/zarar dengesini görüyorsunuz. Dikkatli okurların fark ettiği gibi A, her ayın başında, fiyattan bağımsız olarak 20.000 TL’lik alım yapmaktadır. B ise ilk dönemde tüm nakti o günkü fiyat üzerinden hisse senedine çevirmiştir. 80,00 TL ile başlayan fiyat hareketi 60,00 TL noktasında dip yaparak dönem sonunda 88,00 TL’ye yükselmiştir. A yatırımcısının kademeli alımlar sonunda ortalama maliyeti 72,36 TL olurken B yatırımcısı için ortalama maliyet 80,00 TL’dir. Dolayısı ile A yatırımcısı dönem sonunda yüzde 21,62’lik bir getiri elde etmişken B yatırımcısının getirisi yüzde 10,00 seviyesinde kalmıştır.

Kademeli alım stratejisi izleyen kişi sonraki aylarda fiyat yükselişi karşısında; “Keşke daha çok alsaydım, bak biliyordum işte yükseleceğini” vb. şikayetlerde bulunabileceği gibi tek kalemde alım yapan kişi de fiyatlar aşağı yönde hareket ederse benzer bir duruma düşebilir. Dolayısı ile öncelikli olarak, fiyatların tahmin edilemez olduğunu kabul etmek ve düşüş ya da yükselişlerin psikolojik etkilerini yönetmek konusunda bu düşüncede olan kişilerin daha çok okuma yapması gerekmektedir.

Aylık düzenli alım: Kötü Senaryo

Diğer önemli bir nokta da kademeli alım stratejisinin her zaman size daha iyi bir ortalama maliyet ve yüksek getiri sunmayacağıdır. Yukarıdaki tablo bu kez kötü senaryo için fiyatların yukarı gittiği bir duruma yönelik olarak hazırlanmıştır. Yine düzenli alım ve tek seferde alım üzerinden ortalama maliyet ve getirileri karşılaştıralım. A yatırımcısı istikrarlı bir şekilde, fiyat yükselse de her ayın başında yaptığı 20.000 TL’lik alımlarıyla dönem sonunda ortalama maliyeti 94,87 TL olan bir portföy taşımaktadır. B yatırımcısı ise doğrudan 80,00 TL’den tek bir alım yaptığı için ortalama maliyeti 80,00 TL’dir. Dolayısı ile A’nın dönem sonundaki getirisi yüzde 5,40 seviyesinde oldukça düşükken B yatırımcısı yüzde 25,00’lik oldukça iyi bir getiri elde etmiştir.

Sonuç olarak ezbere bir şekilde kademeli alımlar ortalama maliyeti düşürür denilemeyeceği gibi getiriler ve sürecin psikolojik yönetimi açısından da ciddi farklar meydana gelebilmektedir. Şimdi dilerseniz varsayımları biraz daha geliştirip satın almaya karar verdiğiniz hisse için değerleme yapabildiğinizi düşünelim.

2 – Değer Odaklı Kademeli Alım


İlk olarak, düzenli alımlar kötüdür şeklinde bir sonuca vardığım düşünülmesin. Birikimlerinizi işin profesyonellerine ve fonlara yönlendirmek yerine kendiniz aktif olarak yönetmeyi seçtiyseniz, aylık düzenli alım bir strateji olarak makul görünebilir. Hatta fiyatların bilinemez olduğunu söylediğimize göre iyi bir strateji gibi de görünmektedir. Ancak yatırım işi son derece ciddi bir altyapı gerektiren, makroekonomi ve finans bilgisi yanında jeopolitik dengeleri de kavramayı içinde barındıran yönlere sahiptir. Dolayısı ile bilgi seviyesi arttıkça getirilerin artması için daha iyi stratejiler de bulunmaktadır.

İşte yazının bu ikinci bölümünde, değer odaklı kademeli alım stratejisi başlığı altında biraz da kendi izlediğim yönteme yer vereceğim. Öncelikle bir grafikle başlayalım. Fiyat verileri gerçek olmakla birlikte değerleme çıktısının kurgusal olduğu bir grafik ekliyorum aşağıya. Dolayısı ile bu hissenin hangisi olduğundan ziyade değer, fiyat ve güvenlik marjı gibi kavramları açıklamak için bir rehber olarak grafiği incelemek gerekmektedir. Bunun için teknik analiz bilmeniz de gerekmemektedir. Bilirseniz piyasadaki arz/talep ve ruh hâline göre daha iyi kararlar da alabilirsiniz tabi ki ama fikir değerin ve güvenlik marjının referans olmasıdır. Konuyu biraz dağıtmak pahasına bu iki dünyayı birleştirmek isteyenler Değerleme ve Teknik Analiz adlı yazıma da bakabilirler.

Kaynak: TradingView üzerinde oluşturulmuştur
by Ergun UNUTMAZ

Şubat ayının başında, İndirgenmiş Nakit Akışları (İNA) Yöntemi ile söz konusu hissenin değerini 100,00 TL olarak hesapladığımızı varsayalım. O günkü hisse başına piyasa fiyatı ise 80,00 TL olsun. İlk olarak burada değere göre yüzde 20’lik bir fark olduğu sonucuna varıyor, ardından da yüzde 30’luk bir alt sınır ile 70,00 TL için bir yükseklik belirliyorum. Grafikte sarı kesik çizgiler ve bunun arasında kalan alan bu bağlamda güvenli alım aralığı oluyor. Bir de alt ve üst sınırlar belirliyorum. Bunları da grafikte kırmızı çizgilerle gösterdim. Bunu da değerin yüzde 10 fazlası ve değerin yüzde 40 altı olarak düşünebilirsiniz. Zaten değerin yüzde 40’ına ulaşan bir fiyat görüyorsanız o değerlemede bence bir sıkıntı vardır. Dolayısı ile fiyat bu noktadaysa ya da bu noktaya piyasada her şey normalken geldiyse değerlemenizi kontrol etmenizi öneririm. Benzer şey, piyasanın çılgınca fiyatlama yaparak değerden aşırı bir noktaya geldiği durum için de geçerlidir.


Bununla birlikte yukarıda belirttiğim güvenlik marjları benim genel olarak tercih ettiğim değerler olup, vadeye, kişiye ve enstrümana göre farklı bir şekilde de belirlenebilir. Mesela türev ürünler üzerine yaptığım işlemlerde bu marjlar daha düşük olmaktadır. Tekrar konumuza dönersek çalışmanın başındaki tabloyu bu kez alımlarımı grafiğe göre uyumlaştırarak sundum. Yani aylık düzenli alım yerine hesaplamış olduğum değeri referans alarak yaptığım alımları gösterdim. İlk 4 alım 20.000 TL şeklinde ve 80,00 TL’den başlayıp düşüşlerin alım fırsatı olarak kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Ancak dikkat ederseniz beşinci ve altıncı alımlar değerleme günündeki fiyatın oldukça üstündedir. Hatta son alım, hesaplanan değerin de üzerindedir. Çünkü piyasanın bunu fark ettiği ve coşkuyla devam ettiği de düşünülmektedir.

Bu alımlar sonucu oluşan ortalama maliyet 75,08 TL’dir ve B yatırımcısının 80,00 TL fiyatı üzerinden tek kalemlik alımı aynı zamanda kendisinin ortalama maliyetidir. Getiriler de buna bağlı olarak A yatırımcısı için yüzde 46,51 gibi oldukça yüksek bir seviyedeyken B yatırımcısı için yine başarılı bir yüzde 37,50 şeklindedir. Bu hesaplamaları paranın iç ve dış değer kayıpları olan enflasyon ve döviz kurundaki değer kayıplarından ayrı, işlem maliyetlerinin de sıfır olduğu varsayımı ile düşünürseniz yukarıdaki stratejiye göre sonucun daha başarılı olduğu söylenebilir.

SONUÇ:

Herkesin yatırım tercihleri ve beklentileri farklı olduğu için izleyeceği strateji farklı ve kendine göre doğru da olabilir. Ben kendi adıma değer yatırımını esas alan ve uzun vadeli bir bakış açısı ile yatırımlarımı sürdürüyorum. Ancak “değerlemenin” oldukça teknik bir alan olduğunu, çarpanlara göre ya da basit faiz getirisine bölerek elde edeceğiniz çıktılarla burada anlattığım tarz bir işlem yürütmenizin sonu iyi bitmeyebilir. Bununla beraber değerlemeye inanmayan veya eleştirileri olan kişileri de anlıyor ve onlara da kendi stratejilerinde başarılar diliyorum.

Son olarak bu örnekteki bir detaya da dikkat çekmekte fayda var. Örnek kapsamında, yedi ay boyunca değerin değişmeden 100,00 seviyesinde olduğunu kabul ettim. Değer, böyle statik değildir ve sürekli bu çalışmaların da güncellenmesi gerekmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında en iyi bildiğiniz işi yapmayı ve stratejiyi seçmenizi ya da işini iyi yapan kişilerle çalışmanızı öneririm. Bu sürede eğitim ve bilgi seviyenizi arttırarak ve önce küçük miktarlarla farklı stratejileri de uygulayabilirsiniz.

Yatırımlarınızda başarılar dilerim.

Ergun UNUTMAZ, 25.11.2021


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *