Piyasa Analizleri 23 09
Eylül 2023
Seçilmiş borsa endeksleri, döviz kurları ve sabit getirili menkul kıymetlerden oluşan geniş bir veri seti izliyorum ve bu yazıda geçen ay piyasalardaki gelişmeleri grafikler üzerinden yorumlayacağım. Zaman yönetimi ve yapılacak işler sıralamasında, A noktasından B noktasına geçişi anlamak, olaylar arasında bağlantı kurmak ve bunlara göre pozisyonları gözden geçirmek son derece önemlidir. Bu yolculuk oldukça inişli çıkışlı olsa da ay sonunu nerede bitirdiğimiz başarı açısından daha az gürültü içerir ve uzun vadeli eğilimi görmek açısından fayda sağlar. Tabi kısa vadeli işlemler ve alım satımlarda bu son derece riskli bir yaklaşım olur ki bu tür işlemlerde kullanılacak araçlar planla uyumlu olmalıdır.
Bu yazının ikinci bir katkısıysa; B noktasından C noktasına gidişin nasıl olabileceğini yorumlamak için daha fazla veriye sahip olmanın sağladığı avantajdır. Seçmiş olduğum para ve sermaye piyasası araçlarındaki değişimlere bakarak önümüzdeki ay için kendi varsayımlarımla planlarımı oluşturuyorum.
Enflasyon verilerini ay içinde Twitter üzerinden şu akışlarda paylaştığım için burada tekrara düşerek vaktinizi de almayacağım. Dileyenler son verileri kısa akışlardaki grafiklerden izleyebilir. Anlık olarak haberdar olmak isterseniz de hesabımı takip edebilirsiniz.
1) Avro Bölgesi: 19 Eylül 2023
2) Birleşik Krallık: 20 Eylül 2023
3) Amerika Birleşik Devletleri: 13 Eylül 2023
4) Almanya: 28 Eylül 2023
5) Türkiye: 04 Eylül 2023
Eylül ayı merkez bankaları açısından tam bir para politikası şöleni şeklinde geçti ve bu konudaki detaylı notlarım ve grafikler için Para Politikası yazıma bakabilirsiniz. Genel bir fikir vermesi açısından, izlediğim merkez bankalarının politika faizi kararlarını Grafik 1’de; mevcut politika faiziyle gerçekleşen yıllık enflasyonun farkını ise Grafik 2’de gösterdim. Bu, ileride beklenen enflasyonu dikkate alan reel faizden farklı olup mevcut duruma işaret etmektedir.
Enflasyon ve para politikasındaki görünümün ardından buyrun Eylül ayında piyasalarda fiyatlama ve kazançlar nasıl olmuş ona bakalım.
1 – Seçilmiş Borsa Endekslerinin Performansı
Temel olarak dört farklı ülkeden, altı farklı endeksi izliyorum. Bunlar: Amerika Birleşik Devletleri açısından S&P 500 (SPX), Nasdaq (IXIC) ve Dow Jones Industrial Average (DJI); Japonya için Nikkei 225 (NI225); Almanya için DAX (DAX) ve Türkiye için de BIST 100 (XU100) endeksleridir.
Bu endekslerin performansını öncelikle aylık yüzde getiriler olarak kontrol ediyorum. İkinci aşamadaysa 31 Aralık 2019 tarihli kapanışları baz olarak aldığım karşılaştımalı bir analiz yürütüyor; Covid-19 ve Ukrayna’daki savaş gibi olayların olmadığı bir döneme göre piyasaların bugün bulunduğu seviyeyi kıyaslıyorum.
Grafik 3’ün sol tarafında geçen 3 yılın performansı, devamında da bu yıla ait aylık kapanışlarla elde edilen getiriler yer almaktadır. Grafiğin büyük bir bölümünde BIST 100 Endeksinin diğer tüm endeksleri geçen performansı dikkat çekicidir.
31 Aralık 2019 kapanışa göre BIST Endeksi Eylül ayı sonunda değerini 7 kattan fazlaya çıkarmış ve böylece 6 katın üzerinde (%626,33) getiri sağlamıştır. Diğer endekslerse %16 ila %47 arasında kazanç sunmuştur. Bu veri doğru olmakla birlikte tabi ki gerçekçi değil, bir yanılsamadır.
Çünkü söz konusu endekslerin hepsi ABD doları bazında değildir ve döviz kuru farklılıkları fiyatlara yansımamıştır! Bu da getirilerin yanıltıcı olmasına yol açmaktadır ve bu etkiyi ayrıştırmak gerekir:
Grafik 4’de bu soruna yönelik olarak uyguladığım dönüşüm sonrası durum görülmektedir. ABD dışındaki piyasaların para birimini endekslerle aynı tarihlerdeki dolar kuru üzerinden dönüştürerek baz dönem üzerinden verileri tekrar hesapladım.
BIST Endeksi tüm dönemlerde en çok kazandıran borsa değildir!
Bununla birlikte, 2022 Eylül sonrasında en alttan en yukarı doğru çıkan seyir dikkat çekiçidir. 2023 yılı Şubat zirve olmuş ve Türk lirasının, özellikle de seçim sonrası değer kaybıyla Haziran ayına kadar dolar bazında kayıplar yaşanmıştır. Buradan başlayan borsa yükselişi ve kur istikrarı Eylül ayı sonunda baz döneme göre BIST Endeksi için dolar bazında getiri %57,86’dır. Diğer endekslerse yüzde 9,65’den yüzde 47,33’e uzanan bir aralıkta getiri sağlamıştır. Referans noktasının altında kalan tek endeks yüzde 1,84’lük kayıpla Nikkei 225 Endeksi’dir. Döviz kurundaki düzeltmeye rağmen BIST Endeksinin ilk sırada olması da önemli bir noktadır.
Döviz kurları peki bu değişimde nasıl bir rol oynamıştır?
BIST’in sunduğu yüzde 626,33’lük getiri gerçek değil midir?
Türk lirası bazındaki bu kazanç neden yanıltıcıdır?
DXY Endeksi söz konusu dönemde 115,95 seviyesini gördükten sonra Eylül ayını 109,75 seviyesinden kapatmıştır. (Dikkat: Kapanış seviyesi değil, baz döneme göre verilerle) ABD doları hafif güçlenirken başta avro olmak üzere diğer para birimleri değer kaybetmiştir. Avro, sıkıntılı bir ayı 1,0574 seviyesinde bitirmiştir. Baz döneme göre getiriler Grafik 5’te görüldüğü gibidir. Japon yeni de bu süreçte fazlasıyla değer kaybına uğramaya devam etmektedir. Getiri Eğrisi Kontrolü süreci bu anlamda yakından izlenmeye devam edilmelidir. Baz döneme göre kayıp yüzde 27,11’dir.
Türk lirası üzerinden elde edildiği düşünülen, yukarıda Grafik 3’te gösterilen yüksek kazançlarsa maalesef bir yanılsamadır. Yanılsama, Türk lirasının ABD doları karşısındaki değer kaybının bu getirinin büyük kısmını geri almasından kaynaklanmaktadır. Grafik 5’te aynı baz dönem üzerinden seçilmiş döviz kurlarının performansı da yer almaktadır. Türk lirası söz konusu dönemde yüzde 78,27 oranında değer kaybetmiştir. Başka bir deyişle yurt dışından döviz getirerek Türk lirası varlıklarda kazanç elde etseniz de dönem sonunda bunları tekrar dövize çevirdiğinizde o yüksek getirilerin önemli bir bölümü erimiştir.
Dolayısıyla yurt içinde enflasyona, yurt dışı piyasalara yatırım yapıyorsanız da enflasyon yanında döviz kuru riskine de dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu genel ilke tüm piyasalar için geçerlidir.
Grafik 6-A’da baz yılını kenara koyarak seçilmiş endekslerin kendi para birimleri üzerinden Eylül ayı getirilerini inceledim.
BIST 100 Endeksi yüzde 5,27 ile yine güçlü bir getiri kaydetmekle kalmamış diğer endekslerden pozitif ayrışmıştır. Tüm endeksler ABD 10 yıllık tahvilleri kaynaklı endişelerle yıkılırken bu getiri daha da anlamlıdır. En kötü performans, eksi yüzde 5,81’lik düşüşle Nasdaq Endeksine aittir.
Az önce detaylı açıkladığım yanılgıya düşmeyelim diye bu kez Grafik 6-B’de dolar bazında bir dönüşümle, seçilmiş endekslerin Eylül ayı getirilerini sunuyorum.
BIST 100 Endeksi faiz artışları sayesinde sınırlı değer kaybeden Türk lirası nedeniyle dolar bazında da son derece iyi bir getiri sunmuştur. Dolar bazında yüzde 2,57lik getiri yine pozitif ayrışma göstermektedir.
Türk lirası dolar karşısında yüzde 2,57 değer kaybederken rasyonel politikalara dönüş adımları borsaya para girişi ve yükselişte etkili olmuştur.
Grafik 7’de aynı seçilmiş endekslerin dolar bazında ve bir önceki aya göre getirilerini daha uzun bir aralık için gösterdim.
BIST Endeksi (turkuaz) oynaklığı yüksek bir seyir sergilemektedir ve Eylül ayındaki yüzde 2,57’lik yükselişin düşüş gibi görünmesinin nedeni, sıra dışı Temmuz ayıdır. Spekülatif hareketler ve riskler piyasada yaygın bir şekilde görülebilir. Uçlarda, heyecanlı bir portföy!
Grafik 8’deyse Türk lirasının ABD dolarına karşı değişimini sarı renkle ve sağ eksende; BIST 100 Endeksinin ay sonu kapanışlarıyla seyrini ise beyaz renkle ve sol eksende gösterdim.
Enflasyonun üzerinde, reel getiri elde etmek yanında, eğer yurt dışından Türkiye’ye yatırım yapıyorsanız kur riskine karşı da bir yönetim stratejisi izlemeniz gerektiği bir kez daha görülmektedir.
2 – Hazine Bonosu ve Devlet Tahvillerinin Performansı
Buraya kadar seçilmiş endekslerin getirilerine, baz yılı üzerinden performanslarına ve dolar bazında dönüşümle karşılaştırmalı kazançlara odaklandık. Bu kapsamda enflasyon verilerini de dikkate alarak reel kazançlar açısından iyi bir portföy yönetiminin bazı unsurlarını inceledik.
Şimdi de bono ve tahvil piyasası açısından ABD’de, sırasıyla 3 aylık, 2 yıllık ve 10 yıllık sabit getirili menkul kıymetlerin getirilerine bakalım:
ABD için 3 aylık Hazine Bonosu getirisi (sarı) Eylül sonunda yüzde 5,474’dir. 2 yıllık Devlet Tahvili (kırmızı) yüzde 5,046 getiri sunarken 10 yıllık tahvillerin (mavi) getirisi yüzde 4,575 seviyesini göstermektedir. (Grafik 9)
Enflasyonun (beyaz) yıllık olarak yüzde 3,71 düzeyinde olduğunu not ederek bono ve tahviller için reel getirilere dikkat etmek gerektiğini belirtmek isterim.
Bu kapsamda Grafik 10’da geçen 3 ayın enflasyonu üzerinden bir yakınsama ile gri sütunlarda bu etkiye yer verdim. Son olarak 10 yıllık tahvillerle 3 aylık bono getirisi farkı (sarı) ile yine 10 ve 2 yıllık tahvil getrilerinin farkı (mavi) üzerinden ekonomide yavaşlama ve durgunluk sinyallerini inceledim.
Resesyon beklentisinin geçtiğimiz aylarda en üst düzeye çıktıktan sonra iyileşme belirtileriyle yumuşak iniş senaryosuna kredi verdiğini söyleyebiliriz.
ABD için Grafik 11’de daha uzun bir zaman dilimi için de söz konusu ilişkiyi ayrıca gösterdim.
Yıllık enflasyonunun (kırmızı) ABD’de, yüzde 8,93 ile zirve yapmış olduğunu düşünürsek yüzde 2,00’lik hedefe ulaşmak giderek mümkün görünmektedir. Ancak bu zaman alacaktır. Tahvil piyasasındaki fiyatlamalar ve beklentiler önemli ve kısa vadede bir pivot beklenmiyor.
Her ne kadar artık bu sayfada yer vermesem de Almanya, Birleşik Krallık ve Türkiye için de gelişmeleri benzer şekilde grafiklerle izliyor, değişiklikleri portföy ayarlamalarında dikkate alıyorum.
Türkiye için mesela 3 aylık Hazine Bonosu getirisi (sarı) Eylül sonunda yüzde 23,665’e yükselmiştir. 2 yıllık Devlet Tahvili (kırmızı) yüzde 27,85 getiri sunarken 10 yıllık tahvillerin (mavi) getirisi yüzde 26,07 seviyesine gelerek normalleşme söylemine inanınırlık katmaktadır. (Grafik 12)
Enflasyonun (beyaz) yıllık olarak yüzde 58,94 düzeyinde olduğunu not ederek bono ve tahviller için reel getirilere dikkat etmek gerektiğini belirtmek isterim.
Bu kapsamda Grafik 13’te geçen 3 ayın enflasyonu üzerinden bir yakınsama ile gri sütunlarda bu etkiye yer verdim. Son olarak 10 yıllık tahvillerle 3 aylık bono getirisi farkı (sarı) ile yine 10 ve 2 yıllık tahvil getrilerinin farkı (mavi) üzerinden ekonomide yavaşlama ve durgunluk sinyalleri yandaki gibidir. Önemli kurum ve kuruluşların ekonomik büyümü açısından beklentileri de iç açıcı olmayıp sert bir inişe işaret etmektedir.
3 – Portföy açısından kısa notlar
Bu kadar veri ve haberi takip etmenin, şirket incelemelerinin bir nedeni de portföy yönetim sürecimi iyileştirerek geliştirmektir. Kendi adıma bu çıktılardan başarılı sonuçlar aldığımı söyleyebilirim. Ancak piyasaların çoğu zaman somut veriler dışında duygusal ya da akıl dışı işlemlerle farklı noktalarda kararsız dengelere gelebileceğini ve bunu uzun da bir süre sürdürebileceğini unutmamakta fayda var. J.M. Keynes haklı.
Kişisel portföyümün içeriğini ve genel stratejimi sadece yıl sonunda kapsamlı bir yazıyla paylaşıyorum ve önceki yazılarıma da ilgili bağlantılar üzerinden ulaşabilirsiniz.
– Fed ve piyasalar arasındaki bakış açısı farkı fiyatlamalarda kendini önemli anlarda belli ediyor ve Eylül ayında ABD 10 yıllık tahvillerin baş döndüren seyri, hatta kırk yıllık eğilimin bozularak terse dönmesi uzun uzun okunması gereken bir konu. Bu bağlamda: Tahvil – Borsa – Değerleme başlıklı yazımda bu mekanizmanın çalışma şekline ve olası etkilerine değinmiştim.
– Almanya ekonomisinin zaten resesyon sorunu varken bir de Çin tarafında ihracat pazarının daralması DAX Endeksinin kötü bir performans göstermesinde etkili olmaya devam ediyor. Seçici olmanın önemine özellikle dikkat çekmiştim ancak getiri farkının bu kadar uçlarda olması yakalanabilecek bir durum değil. Geriye dönük hayıflanmanın da bir faydası yok.
– Türkiye açısından rasyonel zemine dönme yönünde atılan adımlar son derece olumlu. Eylül ayında Goldman Sachs raporu yanında Fitch ve S&P Global kuruluşlarının Türkiye kredi notu açıklamaları yakından izlendi. Not değişikliği için gerekli koşullardan oldukça uzak olunsa da görünüm “olumsuz”dan “durağan”a yükseltildi.
– Son olarak tahvil getirilerinin önemini bir de DXY Endeksi ve değer kazanan ABD doları açısından inceleyerek kapatalım. Grafik 14’te izlediğim para birimlerinin ABD dolarına göre aylık değişimleri ve DXY Endeksi görülüyor. Eylül ayında yüzde 2,45’lik değer artışı doların cazip, risklerin belirgin hâle geldiğini gösteriyor. Türk lirasındaki ve avrodaki değer kaybına yukarda değinmiştim ancak diğer para birimlerinin durumu da pek iyi değil.
Herkese iyi bir Ekim ayı ve başarılar dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 01.10.2023
UYARI
Uzun vadeli portföyüme ek olarak döngüsel trendlere uygun olduğunu düşündüğüm orta vadeli ve alım satıma yönelik olarak da kısa vadeli işlem, öngörüler ve yorumlar sadece kendime notlar olup herkes için uygun değildir. Buradaki fikirler tamamen kendi portföy maliyet yapıma ve risk-getiri beklentilerime göre şekillenmektedir. Yatırım kararlarınız için lütfen yetkili yatırım danışmanınıza başvurun ya da kendi durumunuza uygun tercihlerde bulunun.
Yatırım işi ciddi bir altyapı, birikim ve tecrübe gerektirmekte olup piyasalardaki değerler önceden bilinemez.