Economy

Risk Yönetimi 02

“Risk nedir? Risk algısı ve risk değerlendirmesi arasındaki farklar nelerdir? Risk ve belirsizlik kavramları hangi noktada birbirinden ayrılır?” Bu üç soruya Risk Yönetimi 01 başlıklı yazı ile cevaplar sunmaya çalışmıştım. Bugün ise kaldığımız yerden, yani Beklenti Teorisi çerçevesinden yolculuğumuza devam edelim.


Photo by Jens Johnsson


Öncelikle dün Twitter üzerinden hazırladığım bir anketi ve sonuçlarını paylaşayım. “Masrafların sıfır, bakış açımızın uzun vadeli olduğu varsayımı altında; aynı hissede, zamanın iki farklı noktasında €80,00 ve €100,00 fiyat seviyesinden, eşit tutarda yapılan kademeli alımlardan bahsetmiştim. Ardından da Fiyat €160,00 olursa ne yaparsınız?” diye sormuştum. Katılım gösteren herkese bu vesile ile teşekkür ederim. Sonuçlar ise şöyle:

84 kişinin katıldığı ankette, cevap verenlerin yüzde 32’si düşük maliyetli olan pozisyonu kapatıp yüksek kârı realize etmeyi tercih etmiştir. Yüzde 27 ile ikinci sırada hisselerimi mümkünse hiç satmam diyen grup bulunmaktadır. İkisini de satarım ve €100’a aldıklarımı satarım diyenlerin oranı ise yüzde 20 seviyesinde birbirine yakındır.

Bu işin doğrusu yok, onu baştan belirteyim. Herkesin yatırım anlayışı, tercihleri ve beklentileri farklıdır. Ancak alınan kararlar risk algısı bağlamında farklı etkiler yaratabilmektedir. Şimdi filmi biraz ileri sarıp yukarıdaki kararların yansımasına bakalım:

Hemen satış verenler ve her ikisini de satanlar muhtemelen keyifle, €40,00’dan iki kat fazla hisse senedi alabilme şansına sevinmişlerdir, ama €180 zirvesine kadar olan çıkıştan yararlanamamıştır.

Satmayı tercih etmeyenlerin ise fiyat €40,00’a geldiğinde can sıkıntısına rağmen ek alımlarla maliyetlerini düşürmeye çalışmıştır. Yapmadılar ise de maliyet ortalamasına eşit olan €90,00 fiyatına gelindiğinde sıfır dengesindedirler.

Ben piyasaların tahmin edilemez olduğuna inandığım ve Buffett tarzı bir yaklaşımla uzun vadeli değer yatırımını savunduğum için mümkünse hisselerimi hiç satmamayı tercih ederim. Ancak değişen koşullara göre zaman zaman ayarlamalar yapacak vaktim ve imkânım olduğu için zirveden sonraki dönüşte €160’dan kârın bir kısmını da portföyüme alırdım. Grafiğin devamı göstermektedir ki, fiyatlar €40 seviyesine kadar sert bir şekilde düşüp €90’a gelmiştir. Bu noktada da “Hangi maliyetli hisseyi satsaydım daha avantajlı olurdum?” sorusuna cevap arayalım:

Yukarıdaki tablodan anlaşıldığı üzere aslında hangi hisseyi sattığımızın net tutar üzerinde gerçek bir etkisi bulunmamaktadır. €80,00 maliyetli hissenin €160,00’dan satılması ile elde edilen €80,00 ve banka hesabındaki eksi €10,00 net olarak €70,00 etmektedir. Diğeri için de hesap benzerdir. Fark, hesabımızda eksi ya da artı €10,00 görmektir. Bu ise bizi beklenti teorisine götürmektedir. 

Beklenti Teorisi


Daniel Kahneman ve Amos Tversky’nin davranışsal finans alanında fark yaratan çalışmalarının temelinde yatan sorulardan birisi de risk üzerine insanların tercihleri ve zarara bakış açılarıdır. Ekonomi dalında Nobel ödülü ile başarılarını taçlandırdıkları çalışmadan hazırlanan Thinking, Fast and Slow adlı kitapta yer alan yazı tura atma örneği ile yukarıda benim hazırladığım anket özünde benzer bir nitelik taşımaktadır. Bunun grafiksel gösterimini ise aşağıya ekliyorum.

Kazanç/kayıp olasılığının (yazı tura için yüzde 50-50) eşit olduğu durumda bile eşit miktardaki tutarlardaki kayıpların verdiği üzüntü, kazançların verdiği mutluluktan daha yoğun hissedilmektedir. Dolayısı ile bir yazı tura atma oyununda riskten ne kadar kaçındığınızı ölçmekte, oyuna katılmak için razı olduğunuz oranlar belirleyici olmaktadır.

* €10 kaybetme ihtimaline karşı €10 kazancı makul buluyorsanız risk konusunda nötr (risk indifferent),
* €10’dan fazla bir getiri istiyorsanız riskten kaçınan (risk averse) ve son olarak
* €10’nun altında bir getiri üzerinden dahi oyuna katılmaya istekliyseniz risk arayan (risk seeker)
kategorisinde değerlendiriliyorsunuzdur.

Kahneman, yaptığı testlerde söz konusu tutar arttıkça riskten kaçınma katsayısının yükseldiğini ve bunun genel olarak 1,5 ile 2,5 arasında yer aldığını belirlemiştir. Yani €1.000’luk bir kayıba karşı talep edilen oranlar €1.500 ya da €2.500 olmalıdır ki insanlar bu bahse girsin. Grafikteki sarı eğrinin eğimindeki sert değişim de bunun aslında matematiksel ifadesidir. 

Bu yazıda biraz daha matematik ağırlıklı bir planım vardı, ama bu hâliyle bile içerik oldukça uzun olmuş. O yüzden sistematik ve sistematik olmayan risk konusunu bir sonraki çalışmaya bırakalım.

İlginiz için teşekkürler. 

Ergun UNUTMAZ, 10.05.2020


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *