Economy

Analiz Yöntemleri ve Ayı Piyasaları


Bugünkü tüketimden vazgeçerek tasarruf ettiğimiz ve gelecekte daha büyük bir değere ulaşmasını umut ettiğimiz birikimlerimizi çeşitli şekillerde yönetmeye çalışırız. Bu finans kapitali bazen işin uzmanına teslim ederken bazen de vaktimiz ve bilgimiz el verdiği ölçüde bu işi kendimiz yaparız. Yürütülen çalışmalar göstermektedir ki en az on yıl gibi yeterince uzun vadede, hisse senetlerine yapılan yatırımlar hem enflasyondan hem de diğer yatırım araçlarından daha yüksek getirilere ulaşmaktadır.

Ancak yatırım yapılan piyasanın risk düzeyi, yatırımcıların hisse senetlerini elde tutma süresi, alışkanlık ve beklentileriyle ekonomik büyümenin eşlik ettiği olumlu siyasi-ekonomik konjonktür bu getiriler üzerinde büyük bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla da oynaklığın yüksek, spekülatif karakterin güçlü olduğu piyasalarda uzun vadeli yaklaşımlar yerine iniş ve çıkış döngülerini takip etmeye yönelik eğilimler daha başarılı sonuçlar üretebilmektedir.

Temel analiz mi teknik analiz mi tartışmasına girmeden, iki konuya açıklık getirmek isterim:


Analiz Yöntemleri


1 – Sahip olduğunuz finans kapitali kendiniz yönetiyorsanız Tablo 1’de yer verdiğim analiz yöntemlerinden en az birini mutlaka iyi bir şekilde bilmeniz gerekmektedir. Bunlar birbirinin alternatifi değil, bence tamamlayıcısı olduğundan üçünü birlikte yapmanız için de bir engel yoktur. Hatta sınırlayıcı olmayan bu listeye jeopolitik analiz gibi unsurları ekleyerek başarınızı arttırabilirsiniz de. En azından benim izlediğim, yoğun emek ve uzun süren beşeri sermaye yatırımı gerektiren bu yöntem şimdiye kadar oldukça iyi sonuçlar üretmiştir. Bu yüzden de piyasalarda ister yatırım isterse de alım satım şeklinde işlem yapın, benim nazarımda kazanan haklıdır ve herkesin doğrusu kendinedir. Önemli olansa başkasının lafıyla değil, bir sistem dâhilinde ve disiplin içinde çalışmaları yürütebilmektir.

Tablo 1: Bazı analiz yöntemleri ve buna bağlı kalemler


2 – Yukarıdaki paragrafta en az on yıl ve üzeri bir süre yatırımdan bahsetmiştim ve bunu beğendiğim bir sözle pekiştireyim: “Bu bir uzun mesafe koşusudur, kısa mesafe değil. Önemli olan da piyasada kaldığınız süredir, piyasa zamanlaması yapmak değil.” Başka bir ifadeyle düşüşlerin ve çıkışların ne zaman olacağını bilemeyiz ve daha da düşüceğine inanarak yaptığımız satışları hızlı bir şekilde gerçekleşen yükselişlerde yerine koyamayabiliriz. Alım satım işlemlerinin stresi ve maliyetini bir kenara koysak bile dip zirve ararken yükselişleri kaçırabiliriz.

Değer yatırımına inanan bir kişi olarak bu cümlenin ifade ettiği derinliği başka bir zaman tartışırız, ancak ayı piyasaları kapsamındaki bu yazıda, bu anlayışın önemi bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de 2021 Kasım-Aralık aylarından beri düşüş beklentimi çeşitli fırsatlarda belirtmiş olsam da satış işlemlerim sonrasında portföyümdeki hisse senetlerinin ağırlığını yüzde 50’nin altına düşürmemiştim.


Benim gerekçem öncelikle enflasyon nedeniyle bozulan makroekonomik çerçeveydi. FED’in müdahalede etmede çok geç kaldığını düşünerek işlerin daha da kötüleşebileceğini; jeopolitik risklerin arttığını (ki o zaman Rusya-Ukrayna savaşı yoktu, ama sınırdaki yüz bin asker tedirgin ediciydi) fiyatların değerlemelere göre aşırı yüksek bir seviyede olduğunu ve grafiklerde de bozulma, güç kaybı, satış sinyali vb. olduğuna kanaat getirdiğim oluşumları gördüm. Bu, “ben bilmiştim” yazısı değildir. Aksine, bu yöntemlerden herhangi biriyle işlem yapmış olanların başarılı olmuş olabileceğini söylüyorum. Laf yerine işlemi tercih ederim ve tam da bu nedenle, daha önce belirttiğim gibi geçen altı aylık sürede de iyi olduğuna inandığım alımlar yaptım.

Ayı ve Boğa Piyasaları Üzerine


Geçen altı ayda “Ayı Piyasası” sınırlarına girdik, ancak büyük bir ralli bekleyen grubun bu kez de ayı piyasasıyla ilgili içi dolu söylemlere yine nadir denk geldim. O hâlde önce bir piyasanın niteliğini nasıl belirlediğimize bakalım: Elbette ki piyasalarda inişler çıkışlar ve uzun sürebilen yatay hareketler olacaktır. Ancak literatürde zirveden yüzde 10 seviyesine kadar olan düşüşlerle kimse ilgilenmiyor. Yüzde 10 ile yüzde 20 arasındaki düşüşleri ise düzeltme (correction) olarak adlandırılıyor. Gerçi bu yüzde 10 eşiği için de genel kabul görmüş bir kural yok, fakat yüzde 20’den az olması herkesin anlaştığı nokta. Ne zaman ki zirveye göre kayıplar yüzde 20 sınırını geçer, işte o zaman artık ayı piyasası başlar. Bunun ne kadar devam edeceği ise belli olmaz. Mesela, S&P 500 Endeksi için geçmişte kaydedilen en büyük kayıp yüzde 62 ile 1931-32 yılları arasında yaşanmıştır.


Peki “Boğa Piyasası” için ne denilebilir? Her inişin bir çıkışı olduğu söylenebilir ve benzer şekilde yüzde 10 ile yüzde 20 arasındaki yükselişler toparlanma (recovery) olarak görülebilir. Ne zaman ki dip seviyesine göre kazançlar yüzde 20 sınırını geçer, işte o zaman da boğa piyasası başlar. Bunun ne kadar devam edeceği de yine belli olmaz. Grafik 1’de tüm bu değerleri bütünsel salgınla birlikte sert bir düşüş yaşayan S&P 500 Endeksi üzerinde gösterdim.

Grafik 1: Ayı ve Boğa Piyasaları için limitler ve dönüş süresi

2020 yılının Mart ayında yaşanan bu süreç ayı ve boğa piyasaları açısından iki şeyi daha belirtmemi gerektiriyor:

1) Borsalarda bilinen bir başka deyiş şöyledir: “Ayılar camdan atlar, boğalar merdiven çıkar.” (*) Grafikten de görüldüğü üzere zirveden başlayan düşüş hızlı olmuş ve 23 işlem (33 takvim) gününde, yüzde 35,41 düşüş sonrası dip seviye ulaşmıştır. Tabii bunu geriye bakarak söyleyebiliyoruz. Yoksa dip ya da zirvelerin nerelerde oluşacağını bilmek mümkün değil. En azından benim böyle bir iddiam ve yeteneğim yok. Dip sonrası tekrar eski zirveye ulaşmaksa 103 işlem (148 takvim) günü sürmüştür. Dolayısıyla ayılar ve boğalar yukarıdaki vecizenin hakkını vermiştir.

2) Belirtmek istediğim diğer bir nokta ise matematiğin azizliğidir. Zirve değeri ya da sizin zirvedeki pozisyonunuz 100 birimse yüzde 35,41’lik bir düşüşü telafi etmek için yüzde 54,82’lik bir yükselişe ihtiyacınız vardır. Yani hem zaman açısından kolay kaybedip zor kazanılıyor hem de düşüş oranı ne kadar yüksek olursa onu telafi etmek de o kadar güçleşiyor.

Grafik 2: S&P 500 Endeksi ve Ayı Piyasaları ile düşüş süreleri
Kaynak: The Wall Street Journal


İşte tüm bu yaşanan düşüş süreci, ayı piyasasında olup olmadığımız ve dip seviyesinin nerede oluşabileceği yatırım ve alım satım kararlarımızı etkiliyor. Okuyup araştırma yapıyor, işlemlerimiz şekillendirmeye çalışıyoruz. Tam da bu noktada Grafik 2’de sunduğum ve Nate Rattner’in katkısıyla WSJ’de yayımlanan bir makaledeki görseli çok beğendim. Dolayısıyla da

– “Acaba Türkiye’de benzer bir tablo nasıldır?”
– “En uzun süren ayı piyasası kaç gün sürmüştür?”
– “En derin ayı piyasasında dip yüzde kaç kayıpla sonlanmıştır?”
– “Bunları bilmek sonraki dip seviyesini tahmin etmemde işime yarar mı?”

gibi sorularla yola çıktım. Siz bu uzun, ama faydalı olduğunu düşündüğüm yazıyı okurken ben de sorulara yanıtlar vermek üzere yeni bir yazı hazırlayayım. (To be continued …)

Görüşmek üzere.

Ergun UNUTMAZ, 24.05.2022



(*) A bull walks up the steps, a bear jumps out the window.

Türkiye üzerine benzer çalışmayı BIST ve Ayı Piyasaları başlıklı yazı bağlantısına tıklayarak okuyabilirsiniz.

4 Comments

  • mahmut kemal

    Çok Teşekkür ederim. Uzunca bir okuma listesi varmış. Kontrol etmeden mesaj göndermekle hata yapmışım. Yazılarınızı okuyacağım.
    Sevgi ve Saygılarımla.

    • Ergun UNUTMAZ

      Merhaba Mahmut Bey,
      sitede arama bölümüne “Değerleme” yazarsanız çok sayıda yazıya ulaşabilirsiniz.
      Ancak yine de kısaca açıklayayım.

      “Değer yatırımı”; bir ürün, varlık, finansal bir araç ya da herhangi bir şey için içsel değer hesaplayarak onun ederini bilmek ve piyasada buna ilişkin oluşan fiyat, değerin altında olduğunda onu almak, üzerine çıktığındaysa satmak stratejisine dayanan bir yaklaşımdır. “Değer Yatırımcılığı” ise buna ek olarak işin psikolojik yönleriyle disiplin gerektiren sistem anlayışına vurgu yapar.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *