Economy,  Sports,  Various

Futbol ve Hesap Verebilirlik

ABD Merkez Bankası (FED),
03 Kasım 2021 – FOMC Toplantısı Çerçevesinde bir Analoji

Kasım ayının büyük merkez bankalarının (FED – BOE) toplantıları ve OPEC görüşmelerinden çıkacak kararlar yanında (COP26) İklim Değişikliği Konferansından gelecek açıklamalar ve yıl sonu rallisi başta olmak üzere çeşitli beklentilerle geçeceğini daha önceki yazımda belirtmiştim ve kendimce buna uygun bir eylem planı çerçevesinde de işlemlerimi yürütüyorum. Dün ABD Merkez Bankası (Federal Reserve) Başkanı Jerome Powell, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonrası para politikası üzerine alınan kararları duyurdu.

FED’in beklenti yönetimi ve iletişim tarzı açısından tüm kurumlara ve şirketlere örnek olabilecek yönleri var. Bunların en başında da sürpriz ve şoklarla başvurmak yerine şeffaflığı tercih ederek ve bilgi sunarak diğer katılımcıların planlarına ve güvenine değer vermesini sayabilirim. İkinci olarak da FED’in, alınan kararları sınırlı bir gruba değil, canlı yayında tüm dünyaya açıklamasıdır. Bu önemli bir detaydır. Çünkü şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde FED Başkanı sunumunu müteakip katılımcıların sorularını almakta ve bunlara samimiyetle ve lafı dolaştırmadan, politik manevralar yapmaksızın, doğrudan cevap vermektedir. Bazen de “Kusura bakmayın, bu konuya yanıt vermeyeceğim ya da bu konuyu tartışmaya açmayacağım.” gibi açık sözlü bir şekilde soruya ve kamu oyuna saygı gösteren bir yol seçebilmektedir.

Bugünkü yazıda FED kararlarını kısaca yorumlarken işte bu hesap verebilirlik teması üzerinden ilerleyeceğim ve bunu da geçenlerde Mahfi Eğilmez Hocamın futbolun davranışlarımıza etkisine dikkat çektiği Üç Korner Bir Penaltı yazısına benzer bir şekilde yapacağım. 🙂

Hesap verebilirlik kavramı; bir kişinin ya da bir kurumun, yerine getirmekle yükümlü olduğu iş, görev, eylem vb. süreçler konusunda kendisine bu sorumluluğu verenlere karşı yürütülen faaliyetlerin hesabının verilmesi, kullanılan kaynaklar ile elde edilen sonuçlar üzerine açıklama yapması ve kişilerin, kurumların sorumluluklarını üstlenmesidir. Dolayısıyla dışsal faktörelerin süreç ve sonuç üzerine etkileri tabi ki rol alsa da işin özünde kişinin ve kurumlarının neyi neden yaptıklarını ortaya koyan ve bunun iyi ya da kötü tüm sonuçlarını üstlenen bir tutum söz konusudur.

Özellikle de batı kültüründe bu son derece önemliyken bu davranış tarzının genel geçer bir olgu oluğunu düşünmek hata olur. Bunun günlük hayatta en çok dikkat çeken örneği ise maçlara yönelik basın açıklamalarıdır. Küreselleşmenin ve futbol endüstrisinin bir yan ürünü olarak UEFA Ligi, Şampiyonlar Ligi gibi takım yarışmaları yanında UEFA Avrupa Kupası ve Dünya Kupası gibi dev organizasyonlarda her maç öncesinde ve sonrasında teknik direktörlerin ve oyuncuların medya ilişkileri keyfiyete bırakılmadan, açık kurallara bağlanmıştır. Dolayısıyla “Neden gol yediniz?” gibi bir soruya “Sana mı hesap vereceğim, aç seyret.” demek yerine “Rakibi yeterince analiz etmemişim, gerekli tedbirleri alamadım ve takımımı bu konuda yeterince iyi hazırlayamamışım” gibi sorumluluk üstlenen bir cevap vermeniz beklenir. Bunun yerine “Hakem bariz ofsaytı görmedi, hep bahis mafyasının işleri bunlar” ya da “Ben o kadar anlattım, oyuncularım başaramadı” gibi bir savunma da yapabilirsiniz, ancak milyonların gördüğü bir gerçeği uzun süre bu şekilde ne kadar yönetirsiniz bilemiyorum. Zaten bu durumun farkında olan kişiler de kurnazca bir yol seçerek karmaşık yapıda ve soruyla ilgili olmayan açıklamalara başvurarak soru cevap için ayrılan süreyi doldurmayı tercih etmektedirler ki bence bu karşınızdakinin zekasına yönelik daha büyük bir hakarettir.

Kaynak: Bloomberg


Tekrar konumuza dönersek, FED’in 8,6 trilyon dolarlık dev bilançosundaki en büyük kalemlerden birisi 5,5 trilyon dolar tutarındaki bono ve tahvillerden oluşan menkul kıymetlerken diğer önemli kalem, yaklaşık 2,5 trilyon dolar değerindeki ipoteğe dayalı menkul kıymetler ve borç senetleri şeklindedir. 3 Kasım günü gerçekleşen toplantıda FED aylık 15 milyar dolarlık varlık alımı azaltmasına gideceğini duyurmuştur (tapering) ve politika faizini de mevcut seviyesi olan 0 – 0,25 bandında sabit tutmuştur. Yapılan açıklamada ayrıca faiz kararı ile varlık alımı azaltımı arasında ilişki kurulmaması gerektiği, alım miktarının ekonominin ihtiyacına göre de değiştirebileceği belirtilmiştir.

Kaynak: Bloomberg

Piyasaların zaten fiyatladığı bir açıklama yine de oldukça iyimser bir duruşla açıklanınca itirazlar da yükselmeye başlamıştır. Soru cevap kısmı da dün Sayın Selva Demiralp Hanım‘ın dikkate çektiği gibi oldukça güçlü sorulara ve eleştirilere sahne olmuştur. İşte hesap verebilirlik açısından bu soru cevap bölümü önemli olduğundan gerçekleri biraz kelime değişikliği ile futbola uyarlayarak devam edeceğim. Varsayalım ki Jerome Powell ilk yarısı 3-0 geride biten maçın devre arasında sorularımızı yanıtlasın. 🙂 Parantez içinde gerçek soru ve yanıtları da bulacaksınız, ancak futbol için yaptığım benzetmeler dışında diğer yorumlar da gerçektir. Yine de basın açıklamasının asıl metnine buradan toplantının videosuna da şuradan ulaşabilirsiniz.

Soru Cevap kısmına katılan basın mensupları ve ekonomistler

Soru (Nick Timiraos – Wall Street Journal): Sayın Powell, taraftar “gol, gol, gol” diye bağırıyor, gol atacağınızı tahmin ediyor. Sizce yanılıyorlar mı?
(Piyasalar önümüzdeki yıl faiz oranlarını bir ya da iki kere yükselteceğinizi düşünüyor. Sizce piyasa yanılıyor mu?)
Cevap: Şöyle söyleyeyim. Biz kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanmaya çalışıyoruz. Belirsizliklerle dolu ve değişen koşullarla yaşıyoruz. Baskıyı arttırmanın zamanı geldi, ancak golden bahsetmek için henüz erken.

Soru (Steven Liesman – CNBC): Sayın Powell ilk yarıyı 3-0 geride kapattınız ve siz stadı henüz tam dolduramadık diyorsunuz. Gol atmak için tam kapasiteye ulaşana kadar beklemek riskli değil mi?
(Enflasyon ve işsizlik verileri arasındaki değiş tokuştan biraz bahsedersek enflasyonun büyük kitleleri olumsuz etkilediği ortada ve bu, sizin gözetmekte olduğunuz istihdam değerlerine göre daha ağır basıyor. Yani 5 milyon kişiye iş bulmak yerine tüm Amerikalıların enflasyon karşısında satın alma gücü kaybı yaşaması konusunda ne düşünüyorsunuz?)
Cevap: Burada klasik bir iki durum arasında bir geçiş yok. Zaten kulubün bana verdiği iki görev var, en yüksek izleyici sayısına ulaşmak ve maçları kazanmak. (Bu noktada tam istihdam ve fiyat istikrarı hedefleri bizim için bağlayıcıdır.)

Soru (Colby Smith – Financial Times): Sayın Powell baskıyı arttıma hızınızı etkileyecek olan faktörler nelerdir?
(Varlık alımlarındaki azaltmanın hızını ne belirleyecek?)
Cevap: Normalde belirlediğimiz bu tempo ile oynayacağız, ama rakip kontraya çıkarsa, seyirci protestosu başlarsa biraz daha baskı kurarız.
(Ekonomik koşullara bağlı olacak.)

Büyük merkez bankalarının politika faizleri
Kaynak: Bloomberg

Soru (Rachel Siegel – Washington Post): Sayın Powell takımınız 3-0 geride ve taraftara, oyunculara ne söylemek istersiniz? Bir de bu skorun geçici olduğu mesajınız kendilerine ulaşıyor mu?
(Enflasyonun getirdiği yük altında ezilen bireyler ve zaten ekonomik zorluk yaşayanlar için mesajınız nedir? Enflasyonun geçici olduğu mesajınız sizce bu kişilere ulaşıyor mu?)
Cevap: İlk olarak maçları kazanmak bizim işimiz. Biz bunun sorumluluğunu üstleniyoruz ve hesabını da vermek zorundayız. Ama diğer taraftan daha stadyum henüz tam dolmamış, evlerinde tüm aboneler ekranlarını açmamış. Bunları da düşünmek lazım. Şu anda bir gol atarsak seyirciler bunu canlı izleyemeyecek. Biraz sabır. Geçici ifadesi ise herkese göre değişen bir kavram. Bizim için zaman kavramı önemli. Yani tamamen büyük bir yenilgi olmamalı. 8-0 ve 6-0 gibi skorlar hep kalıyor tarihte, geçici değil. Ama 3-0 kaybetsek unutulur, geçer. Diğer taraftan bu geçici söylemimizi değiştiriyoruz artık.
(Orta vadede enflasyonu kontrol altında tutmak bizim işimiz. Biz bunun sorumluluğunu üstleniyoruz ve hesabını da vermek zorundayız. Ancak tam istihdamı da sağlamak zorundayız. Bir faiz artışı bu hedefe zarar verir. Geçici enflasyon ile geride büyük ve önemli bir yük bırakmamak esastır. Bunun içinde bu açıklamanın ikinci paragrafına bir ilave yaptık)

Sonuç olarak beklenti yönetimi ve hesap verebilirliğin ne kadar önemli olduğuna dair bu liste uzar gider. Ben sadece bir iki soruyu ve bunlara en üst düzeyde nasıl cevap verildiğini göstermek istedim. İçerik olarak çok ağır eleştiri taşıyan, ancak saygı çerçevesinde sunulan sorulara bile sakin ve samimi cevaplar verebilmek büyük itibar uyandırıyor. Yanıtları tatmin edici bulmayabilir, görüşlere katılırsınız ya da katılmazsınız; ancak bilimsel verilere, mantıksal önermelere ve kendisine açıkça verilen bir görevin gereklerini yerine getirmek üzere Powell’ın yaptığı bu tarz konuşmalardan çıkaracak çok dersler var.

Görünen o ki, koşullanmışlıklar sadece oyun tarzını değil, oyun sonrası açıklama şeklini de belirliyor.

Herkese iyi bir gün dilerim.

Ergun UNUTMAZ, 04.11.2021


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *