Gümrük Vergileri
Bütünsel salgın sonrası önemli girdilerin üretiminin tekrar merkeze çekilmeye başladığı, küreselleşmenin sorgulandığı bir dönemdeyiz. ABD Başkanlık seçimlerini ikinci kez kazanan Donald Trump da gümrük vergileri ve Amerika’yı tekrar büyük yapacak (MAGA) politikalara öncelik vereceğini zaten belirtmişti. Yıl sonu raporumda bu tür vergilerin büyümeyi yavaşlatacağı gibi enflasyonist etkileri olacağına, karşılıklı vergilerle tüketicilerin refahının azalacağına değinmiştim. Bu yazıda gümrük vergilerinin kuramsal çerçevesini ve refah etkisini görsellerle aktaracak sayısal bir örnek sunacağım.
Ancak önce doğru Türkçe açısından “Trump tarifeleri”, “Gümrük tarifeleri” ya da “Tarifeler” şeklinde geçen kullanımı doğru bulmadığımı belirterek başlamakta fayda var. Evet, İngilizce “tariff” kelimesi tarife, fiyat tarifesi ve fiyat listesi gibi anlamlara gelmektedir. Oysa burada söz konusu olan, birazdan tanımda da göreceğimiz gibi bir ülkenin başka bir ülkeden gelen ithal mallarına gümrük vergisi getirmesidir. Dolayısıyla uygun karşılık “gümrük vergisi” şeklindedir.
“Tariffs“
Gümrük vergileri bir ülkenin diğer ülkelerden gelen ithal mallarına yönelik uyguladığı caydırıcı bir politika aracıdır. Serbest ticaretin ve küreselleşmenin önemli kazanımlarından biri en etkin üreticinin düşük fiyatla sunduğu malların değişimiyle artan refah teziyken gümrük vergileri geleneksel olarak ticareti kısıtlayıcı bir araç olarak ilk sıralarda gelmektedir. Gümrük vergileri, fiyatı yükselterek talep edilen miktarı azaltır.
Bu tür bir uygulamanın temel hedefi, ülke içinde ithal mallarını ya da bu malların benzerlerini üreten üreticileri ve yurt içi üretimi korumaktır (import tariff).
Yüksek dış ticaret açığı söz konusu olduğunda dışarıya olan talebi azaltıcı bir tedbir olarak da kullanılabilen bu araç aynı zamanda döviz çıkışını önleme amaçları da taşıyabilir.
Aynı politika aracı, nadiren de olsa, ihraç edilen ürünlerden alınan vergi şeklinde de görülebilir (export tariff).
İhracat üzerinden vergi politikasına burada değinmeyeceğim, ancak bunu ihraç mallarına yönelik teşvik politikasıyla karıştırmamak gerektiğini de ayrıca belirtmek gerekir. Nasıl ithal mallara uygulanan gümrük vergileri yurt içi üretimi dışardan gelen mallara karşı koruma hedefi taşıyorsa ihracat teşvikleri de belirli iş kollarını, planlı bir süre boyunca gelişim için desteklemeyi amaçlamaktadır. Ancak burada oluşacak gelişim yanında verimlilik ve kaynak kaybını da çok iyi izlemek gerekir.
Gümrük vergileri karşımıza üç şekilde çıkabilir: Bunlardan ilki, ticareti söz konusu malın değeri üzerinden alınan sabit bir belirli yüzde (ad valorem) vergidir. İkincisi ticari ürün için fiziki adet başına sabit bir toplamdır (specific). Son olarak da bu ikisinin farklı derece birlikte kullanımı şeklinde karma ya da bileşik (compound) gümrük vergisidir. Sayısal birer örnekle bu üç vergi türüne de yakından bakalım:
1) ABD’nin, Avrupa’dan gelecek arabalar için yüzde 10 vergi alacağını ilan etmesi 40.000 dolar tutarındaki bir araç için araç başına 4.000 dolar gümrük vergisi ödeneceği anlamına gelmektedir.
2) Sabit vergi için durum biraz daha farklıdır ve vergi fiyattan bağımsızdır. ABD’ye Avrupa’dan gelen otomobillerin parasal büyüklüğü yıllık 40 milyar dolar ve toplam adet 1 milyonsa; ABD araç başına 4.000 dolar sabit bir vergi belirleyebilir. Ancak burada Avrupalı üreticiler fiyatları yükseltebilme şansına sahipse ilk durumdakinden daha az etkilenirler.
3) Son olarak yüzde 5 vergi artı araç başına 2.000 dolar gibi bir gümrük vergisi söz konusuysa da karma gümrük vergisi mevcuttur.
Tabi burada ihracatı yapan ülkedeki üreticilerin, piyasa dinamiklerinin ve talep esnekliği gibi faktörlerin sonuçlar üzerinde büyük etkisi vardır. Mesela üretici ülke bu vergiyi olduğu gibi fiyata yansıtarak kârında bir düşüş yaşamayabileceği gibi piyasadaki rekabet koşullarına göre vergiyi tamamen kârında azalma şeklinde de hissedebilir. Çünkü ufak bir fiyat artışı pazar payı kaybı anlamına gelebilir. Diğer taraftan ihraç yapan ülke de aynı ürünlere ya da başka ticari mallara misilleme şeklinde karşı vergiler getirebilir.
Görsel 1’de küçük ülke örneği çerçevesinde gümrük vergilerinin fiyat ve miktar etkilerini grafiğe yansıttım. Burada küçük ülke ifadesi yüz ölçümü, nüfus ya da ekonominin büyüklüğüyle ilgili değildir. İnceleme konusu mal için ilgili ülkenin dünya fiyatları üzerinde bir etkisinin olmaması kastedilmektedir. Dikey eksende fiyatlar, yatay eksende miktarlar yer almaktadır. Sol aşağıdan sağ yukarıya uzanan siyah eğri (Sx) yurt içi arz eğrisini göstermektedir. Sol yukardan sağ aşağıya uzanan mavi eğriyse (Dx) yurt içi talep eğrisidir. Fiyat azalırken talep edilen miktar artmakta, arz edilen miktar azalmaktadır.
Yine sayısal örnekle birazdan detaylı açıklayacağım, ama önce gümrük vergisinin genel etkisi üzerine bir fikir oluşturalım. Eğer ticaret olmasaydı denge iki eğrinin kesiştiği noktada gerçekleşecekti. Ancak serbest ticaret nedeniyle fiyat çok daha düşük bir noktada oluşmaktadır. P* fiyatı üzerinden söz konusu X malı için Q1 miktar arza karşılık bu fiyattan talep edilen miktar Q4 kadardır. Böylece yurt içindeki üreticilerin sunabileceği miktarın fazlası yurt dışından ithal edilmektedir (Q4-Q1).
Hükümetin P* fiyatı üzerine belirli bir yüzdeyle (ad valorem) bir gümrük vergisi getirmesiyle fiyat Pt düzeyine yükselmektedir. Sol tarafta kırmızı okla gösterdiğim bu vergi artışı miktar doğrusu boyunca yukarı doğru bir kaymayla sonuçlanacaktır. Yeni denge koşullarında, artan fiyat nedeniyle talep edilen miktar Q3 seviyesine geriler. Buna karşılık yurt içi üreticiyi koruma politikasının bir sonucu olarak arz edilen miktar Q2 seviyesine yükselir. Serbest ticaret koşullarında oluşan etkin fiyattan üretim yapamayan, ancak daha yüksek fiyattan arza katılan üreticiler talebin bir miktarını karşılamaktadır. Yurt dışından ithal edilen miktar yeni durumda Q3-Q2 kadardır.
Gümrük vergilerinin refah etkileri
Gümrük vergilerinin fiyatların yükselmesine yol açtığını, arz ve talep edilen miktarlarda değişiklik oluşturduğunu gördük. Politikanın doğası gereği devletin de vergi geliri artmaktadır. Bu nedenle şimdi bir de tüketiciler, üreticiler ve kamu kesimi açısından bu tercihin toplam refah üzerindeki etkilerine bakalım.
Etkin fiyatlardan uzaklaşarak artan fiyatlar elbette tüketici için büyük bir kayıp oluşturmaktadır. Tüketici fazlasındaki kayıp Görsel 1’de A+B+C+D ile işaretlediğim alanların toplamına eşittir. Buna karşılık daha yüksek fiyattan ürün sunabilen üreticilerin fazlası A alanı kadardır. Son olarak kamu kesimi vergi çarpı üretim miktarına denk gelen C alanı kadar gümrük vergisi geliri elde etmektedir [(Pt-P*)x(Q3-Q2)]. Net refah etkisi bu durumda ithalatçı ülkede bu etkilerin toplamı kadar olacaktır. Tüketici fazlasındaki kayıp, üretici fazlası ve vergi gelirini aştığı için net refah kaybı Görsel 2’de belirttiğim gibi B + D alanı kadar olur. Burada hem verimsiz üreticilerin katılımı hem de tüketicilerin daha az mala daha çok fiyat ödemesinin getirdiği kayıplar vardır.
Uygulama
Yukardaki grafiği ve net refah etkisini aynı görsel üzerinde bir de sayısal uygulama ile çalışalım. Serbest ticaret öncesi denge E noktasında sağlanacaktı. Bu durumda fiyat 3,0 dolar ve miktar 30 milyon adet şeklinde oluşacaktı. Ancak daha etkin üreticiler ve küreselleşmenin getirdiği açıklıkla fiyat 1,5 dolara düşerken talep edilen miktar 60 milyon adete çıkmaktadır. Bu fiyat seviyesinden yurt içi üreticiler 15 milyon adetlik bir hacmi karşılayabilmektedir. Yurt dışından ithal edilen miktarsa 45 (60-15) milyon adet olmaktadır.
Hükümetin ithalatı azaltmak, yurt içindeki üreticileri desteklemek ve cari açığı azaltmak gibi amaçlarla üçte iki (yüzde 66,67) oranında (ad valorem) gümrük vergisi getirdiğini varsayalım. Böylece ticarete konu malın yeni fiyatı; dünya fiyatı 1,5 dolar artı 1,0 dolar vergiyle 2,5 dolar seviyesine yükselecektir. Kırmızı çizgiyle belirttiğim yeni durumda denge 25 milyon adet yurt içi üreticinin sunduğu miktar ve 15 milyon ithalatla 40 milyon adet talep edilen mal seviyesinde oluşacaktır.
Gümrük vergisinin tüketimi azaltıcı etkisi KM aralığı kadar yani -20 milyon adettir. Üretim etkisiyse IJ mesafesi kadar, +10 milyon adettir. Ticaret etkisi ithal edilen mal miktarındaki azalmayı gösterecek şekilde bu ikisinin (KM + IJ) toplamıdır ve 30 milyon adettir. Kamu kesimi gelir etkisiyse (HJKL) 15 milyon dolardır.
Son olarak Görsel 4’te net refah etkisini hesaplayalım: Daha önceki grafikte tüketici fazlasına karşılık gelen alanı A+B+C+D şeklinde belirtmiştik. Yani iki grafiği birleştirerek tüketici fazlasındaki kayıp NFM alanından (90 milyon dolar) NGL alanına (40 milyon dolar) düşüş şeklindedir. Yani iki alanın farkı, A+B+C+D alanları toplamına eşittir. Bu da 50 milyon dolardır. Vergi sonrasında 1,5 dolardan 2,5 dolara yükselen alan 1 dolarlık vergi anlamına geldiği için bunu miktarla çarparak (C) gümrük vergisi gelirini de ayrıca not edebiliriz. HJKL dikdörtgenin alanı 1 x 15 = 15 milyon dolardır. Üretici fazlası olan A alanıysa [(1×15)+(1x10x1/2)] 20 milyon dolardır. Net refah etkisi (B+D) ise 15 milyon dolardır (50-35). Gümrük tarifesinin üretim maliyeti (deadweight loss) B alanı (HIJ) olan 5 milyon dolara eşittir. Bunun sebebi dışardan ucuza ithal etmek yerine yurt içinde etkin olmayan üreticelere yapılan kaynak transferidir.
SONUÇ
Küreselleşmenin ve uzmanlaşmanın bir sonucu olarak rekabet üstünlüğü olan şirketler bazı malların fiyatlarını ciddi anlamda etkin bir şekilde diğer üreticilerden daha aşağı çekebilmektedir. Uluslararası serbest ticaret de bu anlamda yurt içindeki tüketicilerin daha düşük fiyattan daha fazla mal tüketebilmesine olanak sağlamaktadır.
Yurt içi üreticileri korumak, cari açığı azaltmak gibi gerekçelerle ticaret önündeki en büyük engellerden biri olarak gümrük vergileri karşımıza çıkabilmektedir. Bu yazıda gümrük vergisinin tanımı, türleri ve uygulama örnekleriyle net refah etkisinin hesaplanması örneklendirilmiştir. Gümrük vergileri kamu kesimine vergi geliri sağlarken etkin olmayan üreticilerin mal sunması ve dış talebin azalmasıyla net refah kaybı oluşabilmektedir.
Küçük ülke örneği ithalat yapan ülkenin dünya fiyatları üzerinde etkisi olmadığı varsayımıyla kullanılmaktadır. Bu çalışmada da talep esneklikleri, diğer kısıtlamalar ve diğer birçok kolaylaştırıcı varsayımlara tüketici, üretici fazlaları ve genel hesaplamalar yürütülmüştür. Bununla birlikte gümrük vergilerinin karşılıklı vergilerle ticaret savaşları başlatması ya da üreticilerin vergileri fiyata yansıtmasıyla enflasyonu yükseltmesi gibi çeşitli başka sorunlar da gerçek hayatta karşımıza çıkan diğer durumlardır.
Ergun UNUTMAZ, 26.02.2025