Book Reviews,  Other Notes

“STARTUP” Nedir?

Günlük kullanımda “jenerasyon, regülasyon ve departman” gibi sayısız yabancı kelimeyi kullansak da yazılı metinlerde ve özellikle çeviri alanıda ana dilin daha fazla özen gerektirdiğine inanırım. Bunu da başka bir kimlik ve sıfatla eşleştirmeden, sadece anlaşılırlık adına söylüyorum. Dolayısıyla da çalışmalarımda bu tür yabancı sözlüklerle karşılaşınca öncelikle Türk Dil Kurumunun sözlüklerine ve yazım kılavuzuna bakarım. (Her ne kadar uygulamalarını birçok yönden eleştirsem ve kendilerine çözüm önerileri sunsam da sonuçta Türk Dil Kurumu resmî ve önemli bir kaynaktır.) Ancak yukarıdaki kelimeler için dahi “kuşak, düzenleme ve bölüm” kelimeleri kullanılabilecekken yabancı sözcükler tercih edilmekte, bu kelimeler konuşma dili yanında sözlüklerde de kendilerine yer bulabilmektedir.

Photo by Daria Nepriakhina


Yabancı kelimeler hele bir de “hedging, trading” ya da “recession” gibi ekonomi ve finans dünyasına ait olunca bunlar ya olduğu gibi dile alınıyor ya da “resesyon” gibi ufak bir okuma dokunuşuyla Türkçeleştiriliyor. “Trading” için “alım satım işlemi yapmak” şeklinde bir çözüm bulabiliriz, ama bu sefer de finansal ürünlerin alım satımını yaparak kâr etme hedefi güden ve bu işi meslek edinmiş olan “trader“lar kulağa hoş gelen, bu güçlü ünvanlarını kaybetme duygusuyla savunmaya geçiyorlar. Yapılan işin stresi ve arka planındaki eğitim üzerine başkasına yaptığınız işi saatlerce anlatsanızda sonunda o kişi sizin için “Borsa oynuyormuş” diye düşündüğünden, bu bağlamda yabancı sözcüklerin sağladığı anlaşılmazlığa söyleyecek bir sözüm de olmuyor aslında.

Neyse biz konumuza dönersek, “Hedging” gibi bazı sözcüklerin de “finansal koruma” şeklinde basitleştirilemeyecek kadar geniş bir anlam içerdiğini savunuyorum. İşte “startup” da böyle bir kavram. Anlatması sayfalar sürebilecek olan, üzerine kitapların ve makalelerin yazıldığı incelikleri olan bir kelime. Kaldı ki bu kelime Almanca ve Fransızca gibi dillere de “startup” şeklinde geçmiştir. Şimdi diyeceksiniz ki “Madem herkes böyle yapıyor, düzeltmek sana mı kaldı?“. Haklı olabilirsiniz, saygı duyuyorum; ama bu dillerde kelimelerin kökenleri okuyucuya en azından bir fikir sunabiliyorken Türkçede anlam bakımından bir ilgi kurulamamaktadır bile.


“Girişim” ve “Yeni şirket” tarzı karşılıklarsa maalesef “startup” için karşılık olamayacak kadar dar kalıyor. “Tohum” önerisi yaratıcı olsa da onun da başka yönlerden eksikleri var. Ben kendi fikirlerimi aktararak devam edeyim, belki faydası olur.

Öncelikle bir filolog ya da “startup” kelimesi bağlamında işletme ekonomisi uzmanı olmadığım için bu kelimeye tam bir karşılık önerme iddiasında da değilim. Bu konuda uzmanlar fikirlerini belirtir, tartışır ve anlamı karşılayan bir öneri sunarlarsa da ayrıca mutlu olurum. Ancak çalışma ilkelerim gereği bu kelimenin ifade ettiği anlamı kavrayabilmek, bunu okuyucuya iyi bir karşılıkla Türkçe ifade edebilmek için çeviri projemi kenara bırakarak günlerce bu konuyu araştırdım, kitaplar, makaleler ve yazılar okudum. Kelimenin Türkçe karşılığında oluşabilecek anlam kayıpları nedeniyle; “girişim, genç şirket” veya “yeni kurulan şirket” şeklinde çevrilemeyeceğine kanaat getirdikten sonra da konuyu Steve Blank’ın ve diğer uzmanların da benzer şekilde açıkladığı gibi ele aldım.


Guillaume Chevalier’nin blog yazısından.

Amerikalı bir girişimci ve yazar olan, Silikon Vadisi’ne getirdiği yeniliklerle tanınan Steve Blank’ın yukarıda da yer alan “startup” tanımı; tekrar edilebilecek olan ve ölçeklendirilebilir bir iş modeli arayışı için tasarlanmış geçici bir yapıya vurgu yapmaktadır. Eric Ries, “The Lean Startup” adlı kitabında ise benzer bir yaklaşımla şu tanımı sunmuştur: Bir “startup”, aşırı belirsizlik koşulları altında, yeni bir ürün ya da hizmet yaratmak için tasarlanmış, insanların oluşturduğu bir kuruluştur. PayPal’ın kurucu ortaklarından Peter Thiel‘e göreyse bu tür şirketler yatay değil, dikey inovasyon yarattıklarından Thiel bu tür şirketleri “sıfırdan bire” şeklinde tanımlamaktadır. Paul Graham ise büyüme faktörünü işin merkezine alarak bu tür şirketleri; “hızlı büyümek için tasarlanmış şirketler” şeklinde tanımlamıştır. David S. Rose ise uzlaşmacı bir yaklaşımla “startup için yapılan farklı tanımlar vardır ve hepsi doğrudur.” demiştir.

Her ne kadar uzlaşmayı sevsem de her bir tanım farklı bir bakış açısıyla konuya yaklaştığı için Sayın Rose’a katılamıyorum. Evet hepsi doğru olabilir, ancak tek başına tanım için yeterli olmadığından eksik ve kusurludurlar. Sonuç olarak ortak bir payda arayışı içinde “yeni kurulan geçici yapı” ifadesinin, bu tür girişimlerin başlıca unsurlarını kapsadığına inanarak da en azından çeviri çalışmamda böyle bir tercihte bulundum. Peki nedir bu ortak ve önemli unsurlar?

1) İş hayatına atılmak, yeni kurulmak en başta yer almaktadır. Ancak her gün onlarca şirket kurulmaktadır ve bunların çok azı aşağıda sayılan özelliklere sahiptir. Dolayısıyla da “yeni kurulan şirket”, “genç girişim” ya da “girişim” ifadeleri doğru bir karşılık değildir.

2) Aşırı belirsizlik durumu, bu şekilde kurulan birçok şirketin iflası ya da kârlı olamadığı için kapanmasıyla biter. Her ne kadar iş planları, projeksiyonları olsa da banka kredileri için bu tür şirketler oldukça riskli göründüğünden daha ziyade “Melek Yatırımcılar” ve “Risk Sermayedarları” tarafından finanse edilirler.

3) Bir startup küçük bir işletme olabileceği gibi milyon dolarlık bir projeyi hedefleyen bir girişim de olabilir. Kurum, kuruluş, organizasyon yapısı yukarıda belirtilen tanımlar için bir sınır oluşturmamaktadır. Bu yüzden de “yapı” olarak genel bir ifade kanımca daha uygundur.

4) Yeni bir ürün veya hizmet yüksek oranda inovasyon gerektirdiği için belki de tanımın en belirleyici kısmı burasıdır. Ancak mevcut duruma bakıp ya da teknoloji şirketlerini ele alıp startup kavramını büyüme ya da teknolojiyle de eşleştirmemek gerekir. Çünkü McDonald’s şirketi de ilk kurulduğunda bir startup yani yeni kurulan geçici yapı aşamasından geçmişti.

5) Peki neden geçici yapı? Çünkü bu tür şirketler yeni ürün ve hizmetler ya da mevcut ürün ve hizmetlere getirdikleri yeni yaklaşımlarla kendileri için “tekrar edebilecek” ve “ölçeklendirilebilecek” bir “ modeli” aramaktadırlar. Henüz geleceklerinin nasıl şekillenceği netlik kazanmamıştır. Doğru ürünü, doğru zamanda piyasaya sunabilirlerse ve ürünleri/hizmetleri talep bulduğunda bunu hızlıca büyük ölçekte üretebilir/sunabilirlerse şirketin değeri ciddi oranda hızlı bir artış gösterir. Bu da zaten hızlı büyümenin anahtarıdır.

6) Şirket yaşam döngüsün ilk basamağında yer alan “Yeni Kurulan Geçici Yapı” aşaması, zamanla başarıya dönüşerek satış adedi ve gelirine dönüşüyorsa artık iş modeli de belirginleşiyordur. Bundan sonrası ise hasılat artışının kazançlara da yansımasını ümit ederek “Genç Büyüme” aşamasına geçebilmektir. Yukarıdaki maddeyle birlikte düşünüldüğünde yaklaşımımın şirket yaşam döngüsü temellinde ortak yönleri kapsayan bir anlayışa dayandığı anlaşılacaktır.


Yeni kurulan geçici yapılara ilişkin dilerseniz biraz da istatistikler üzerinden neden bu kavramı seçtiğimi göstereyim: İlk olarak bu tür şirketlerin yüzde 90’ından fazlası (10’da 9’un üzerinde) başarısızla sonuçlanmaktadır. Startup Genome’un 2019 yılı raporuna göre başarısızlık oranı 12’de 11 olarak verilmişken Bureau of Labor verilerine göre bu oran daha ilk yıl sonunda yüzde 20’dir (10’da 2). Başarısızlığın sebepleri konumuzun dışında, ancak ilgilenenler için bir istatistiğe de Şekil 2’de yer verdim.

Şekil 1: Başarı Oranı
Kaynak: Failory
Şekil 2: Başarısızlığın Genel Nedenleri
Kaynak: Failory

Yeni kurulan geçici yapıların içindeki “geçici” ifadesi şirket yaşam döngüsüyle ilgilidir. Yapılan araştırmalarda bu tür şirketlerin uzun vadeli hedefleri sorulduğunda; kurucuların yüzde 50’si bir satın alma süreci sonunda daha büyük bir şirketin parçası şeklinde bir gelecek görürken yüzde 18’i halka arz sürecini hedeflemektedir. Kurucuların yüzde 17’si halka açılmaksızın kendi kaynakları ya da borçlanmalarla kişisel girişim şeklinde bir gelecek öngörürken geriye kalan yüzde 15’lik dilim henüz karar vermemiştir.

Şekil 3: Uzun Vadeli Hedefler
Kaynak: svb.com & firstsideguide.com

Zaten geçici yapı ile kastettiğim de biraz bu üç şekilden çıkan sonuca yapılan vurgudur. Bu şekilde kurulmuş olan Apple zaman içerisinde iş modelini geliştirerek hâlâ Apple adında ancak büyüme/olgun şirket noktasında bir yere gelmişken, bazı şirketler büyük şirketler tarafından satın alınmış, bazılarıysa özel şirket olarak yoluna devam ederek yaşamlarına devam etmiştir.

Bununla birlikte, yeni kurulan geçici yapı şeklinde tanımlayabileceğimiz bu şirketlerin diğer girişimlerden ayrıldığı bir yön daha varsa o da inovasyon ve büyüme alanlarında baş döndürücü bir hızda ilerlemeleridir. Dolayısıyla da bu tür girişimlerin teknoloji yoğun alanlarda ve özellikle de finans dünyasına hitap eden yazılımlar, uygulamalar gibi şirketler şeklinde ortaya çıkması beklenen bir durumdur. Grafik 1’de yer verdiğim, son 20 yılda teknoloji şirketleri bazında gerçekleşen satın almaların izlediği eğilim de bu tezi desteklemektedir.

Grafik 1: Teknolojiye olan talep
Kaynak: Bloomberg

KİTAP İNCELEME

Eric RIESSTARTUP
Modern Çağ’da kazanan bir girişim yaratmak!


Konuyula ilgili farklı dillerde yaptığım taramalardan sonra bir de Türkiye’deki yazınlara göz attım. İnternet üzerinden blog yazılarının ve notların genelde “startup” kavramı etrafında şekillendiğini görünce biraz da kitapçıları gezdim. Maalesef bu konuda literatürün biraz eksik olduğunu gördüm. Yine de Türkçe “Startup” adında bir kitap buldum ve kısaca bu konudaki notlarımı da paylaşayım.


Eric Ries’in 2011 yılında çıkan ilk kitabına (The Lean Startup) yukarıda değinmiştim. O kitabı daha önce İngilizce olarak incelemiştim. Yukarıda resmi olan ve yorumlarıma yer vereceğim kitap ise 2019 yılında Türkçe olarak ilk baskısı yapılan çeviri eserdir. Bu vesileyle çeviri çalışmasını gerçekleştiren Defne Yazıcıoğlu Hanım’a ve Sola Unitas Yayınlarına, İş Yönetimi ve Liderlik sınıflandırması altında Türkçe yayınlara yaptıkları değerli katkı için öncelikle teşekkür ederim.

Yaklaşık 400 sayfalık bu kitap üç kısımdan oluşuyor ve ilk kısımda “Çağdaş Şirket” başlığı altında köklü geçmişi olan şirketlerle geleceği değiştirmek için kurulmuş olan şirketler, girişimcilik, inovasyon ve uzun vadeli vizyon kavramları etrafında ele alınıyor. “Dönüşüm için Yol Haritası” adlı ikinci kısım ise “nasıl” sorusu üzerine gelişen ve başarıya giden yolda gerçekleştirilmesi gereken dönüşüm şeklinde tanımlanabilir. Son olarak üçüncü kısım, “Büyük Resim” olarak adlandırılmış ve daha iyi sonuçlar için herkesin dâhil olduğu bir girişimcilik süreci üzerine kapsayıcı ve yenilikçi toplum için notlar içeriyor.

Kitap, kişisel gelişim tarzı çatısı altında alışık olduğumuz, biraz yazarın başından geçen olaylar biraz kuramsal bilgiler karışımı şeklinde ele alınan düşüncelerden oluşuyor. Şunu hemen belirteyim ki bu bir “startup” rehberi ya da kavramları, şirket kuruluşundan büyük şirket olmaya giden dönüşümü anlatan bir kitap değildir. Bu kitap daha ziyade, yazarın bu tür şirketlerdeki tecrübelerini aktarmakta ve yazarın gelişim yolunda biriktirdiği gözlemlerinin köklü şirketlere nasıl uygulanabileceğine dair bir çalışma sunmaktadır. “Bir gün …. şirketinde konuşma için davet almıştım. Sonra ben …. sorusunu yönelttiğimde mühendisler ve yöneticilerin … konusunu hiç düşünmedikleri ortaya çıktı.” ya da “…. önerisini sunarak sorunu çözdüm ve şirket bundan şu kadar para ve zaman kazandı.” gibi yaklaşımları beğeniyorsanız kitap ilginizi çekebilir. Ancak ben kişisel olarak bu tür anlatımları pek gerçekçi bulmuyorum.

Kitabın dili akıcı olsa da yeni kurulan geçici yapı konusundaki kavramsal çelişki daha en baştan çeviriye yansıyor. İşin ticari boyutu olduğu için kapakta İngilizce “startup” ifadesini normal karşılıyorum, ancak kitabın tamamında bu şekilde bir kullanımı sorunlu buldum. Yabancı bir kelimeye Türkçe son ek getirerek “startupını, startupların” gibi garip ifadeler ortaya çıkması da işin cabası. Kaldı ki çevirmen de bazı yerlerde bu kavramı “girişim” şeklinde kullanmış. Dolayısıyla yukarıda aktardığım sorunlar, kavramın tam olarak neyi ifade ettiği ve yeni kurulan geçici yapıların belirleyici özellikleri, metnin genelinden okuyucunun çıkarımına bırakılmış. Böyle olunca da insanlar “startup” deyince konuyu anladıklarını ve bu tür şirketlerin yapılarını bildiklerini düşünseler de yanlış anlaşılmalar daha büyük sorunlara yol açabiliyor.

Son olarak kitapla ilgili düzeltme önerilerimi bu kez doğrudan paylaşmak yerine kendime saklı tutsam da iki konuya değinmeden geçemeyeceğim:

1) Her ne kadar çoğumuz bilsek de İK, BT, ArGe, CEO, IT, ITS, COO, SSS, VC, FOA, CIO, PRFAQ, MMS, UL, CTO, IP, EMS, CMO, CT, CFO, PR gibi kullanımların ilk geçtiği yerde neyin kısaltması olduğu belirtilmediği gibi Türkçe metinde yabancı dildeki kısaltmalar okuyuşu bozacak derecede çok tekrar ediyor.

2) Mentor, ikonik, hiper, departman, rotasyon, steno, entegrasyon, terminoloji, meritokrasi, şov, gardırop, distribütör, spesifik, misyon, vizyon, trend, kadans, monitör, spektrum, web, konsept, elimine etmek, Mall, metrik, lansman, operatör, ekipman, lisansör, kalibrasyon, eksper, aparat, direkt, resüsitasyon, maksimize etmek, fütürist, network vb. çok sayıda yabancı kelime kullanımı nedeniyle keşke İngilizce aslını okusaymışım dediğim bir kitap oldu. Evet bu kelimelerin bazıları maalesef Türk Dil Kurumu sözlüğünde ve günlük kullanımda da var; ancak “gardırop” yerine kıyafet dolabı kullanımı çok mu zor ya da uzmana “eksper” deyince daha mı nitelikli oluyor o işi yapanlar. 🤷🏻‍♂️

Neyse, bunlar benim kişisel görüşlerim, okuyucular bu durumdan memnunsa, yayınevleri kaliteden ziyade maliyeti ön plana alıyorsa diyecek bir söz yoktur. Yine de her kitapta faydalı bilgiler olduğunu, bir fikir vermesi açısından incelemenin bilgi birikimine katkısı olacağını düşünüyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

Ergun UNUTMAZ, 08.09.2021


Eric RIES, Startup, Modern Çağ’da kazanan bir girişim yaratmak!, Orijinal: The Startup Way, Çeviri: Defne Yazıcıoğlu, Sola Unitas Yayınları, İstanbul, Birinci Baskı, 2019.


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *