Dillerin Kökeni Üstüne
Jean – Jacques ROUSSEAU
İlk kez 1781’de, yani Rousseau’nun ölümünden üç yıl sonra yayınlanan bu eserin yazım tarihi tartışma konusu olup bu çalışma Rousseau’nun diğer eserlerini tamamlayıcı bir özellik göstermektedir.
Rousseau, dilin ya da toplumun kökeni üzerine araştırmalarında aslında toplumun gelişimini açıklamaya, incelenecek nesnenin doğasını anlamaya çalışmaktadır. Rousseau, dilin bulunuşunun bütünüyle rastlantısal olduğundan söz ederek tartışmaya başlar. Bunu ardından, ilk ses olarak kabul edilen “doğanın çığlığı”ndan sonra jestlerin diline geçildiğini, daha sonra da söylemin ortaya çıktığını savunur.
Bu eserin daha ilk cümlelerinden itibaren kavramları ve olguları sorgulayan, görünenin arkasındaki gerekçeleri araştıran, pozitif düşünce tarzını hissediyorsunuz. Doğal olarak kullanılan dil ve anlatım tekniği de bir roman ya da hikâyeden farklı olarak biraz daha ağır seçilmiş. Bununla birlikte eser yine de keyifle okunacak – ve okuyanı da eğer daha önce sorgulamadıysa bu konuda düşündürecek – bir yapıda yazılmış. Düşünceleri iletmenin yolları, dil ve yazı gibi araçları sorgulayan Rousseau, bu akışı müzik ve renkler ile bağdaştırmayı da başarmıştır.
Son olarak, dillerin kökenindeki genel ve yerel farkların iyi bir gözlem ve deneyden geçtiğine inanıyorum. Bu eseri okumadan önce, gerçekleştirdiğim birçok gezi ve diller üzerine yaptığım farklı çalışmalarda ben de benzer bulgulara ulaşmıştım. Ve hatta Rousseau’nun bu gözlemleri sonucu elde ettiği çıktıları sadece dillerin kökeni ile sınırlı tutmasını da konuya bağlılık olarak algılıyorum. Çünkü benzer genellemeler diller yanında, hayata dair bakış açısına, yeme – içme alışkanlıklarına, giyim – kuşam, düşünce şekli, vb. birçok alana da yayılabilir.
Ergun UNUTMAZ, 20/08/2013
Jean – Jacques ROUSSEAU, (Essai sur l’origine des langues, où il est parlé de da mélodie et de l’imitation musicale) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Üçüncü Baskı, Nisan 2011, İstanbul (Fransızca aslından çeviren Ömer ALBAYRAK).