Ekonomi Politika Strateji 28
Kasım 2021
Søren Kierkegaard’ın sevdiğim bir sözü vardır:
“Hayat, geriye bakarak anlaşılır, fakat ileriye doğru yaşanmak zorundadır.”

Bu sözü hem ekonomik analiz çerçevesinde bir bakış açısını aktaracak şekilde kullandığımdan, hem de Ekonomi Politika Strateji (EPS) yazılarımın bir yansıması hâline geldiğinden bu ifade benim için biraz daha değerlidir. Geçmiş veri setinden çıkarılan anlam ve geleceğe yönelik tahminin önemine yapılan vurgudur öne çıkarmak istediğim tema.
Bu raporu ilk defa okuyanlar için EPS raporlarımın, küresel gelişmeleri izleyen, odak noktası olarak da daha ziyade finansal piyasaları ve emtia piyasalarını etkileyen olayları öne çıkaran kişisel bir özet olduğunu belirtmek isterim. Tarafsız bir şekilde, saygın basın kuruluşlarında yer alan haberleri kaynak göstererek not ettiğim bilgilerden oluşan değerlendirmeler, aşağıdaki beş soruya cevap aramaktadır.
Gelişme
Sebep / Sonuç
Beklenti / Strateji
Geçen Ay Neler Oldu?
Neden Oldu?
Bu Ay Neler Olabilir?
.
Hangi Etkileri Meydana Getirdi?
Nasıl Bir Strateji İzlemeli?
Gerek bu yılın işlemlerini kapatma ve performans analizleri gerekse de 2022 yılı için portföy planlaması süreci Kasım ayında neredeyse tüm vaktimi aldı diyebilirim. Henüz portföy için yazımı tamamlayamadım, çünkü önce makro bir bakış açısı ile küresel anlamda yeni yılda bizleri nelerin beklediğine ilişkin analiz ve raporları okuyorum. Bu kapsamda da The Economist dergisinin özel sayısı olan The World Ahead 2022 için hafta sonu bir yazı ve videoyu sizlerle de paylaştım. İlerleyen günlerde de buna devam ederiz. Ardından da şirketler bazında okumam gereken finansal raporlar birikti ve zorlu bir seçim olacak.
Sözü uzatmadan, dilerseniz gelin geçtiğimiz ay yaşanan olayları ülke ve bölge bazındaki klasik tablomuz üzerinden inceleyelim:
Detay
Sebep – Sonuç
Beklenti – Strateji
Genel Bakış
Her ne kadar Kasım ayı çok yoğun bir haber trafiği ile geçmiş olsa da akılda en çok kalanlar küresel olarak tüm dünyayı etkileyen yeni virüs varyantı Omicron ve FED tarafından artık açıkça kabul edilen enflasyon endişeleriydi.
Burada FED Başkanlık seçimine özel bir parantez açarak Jerome Powell’ın Biden tarafından yeniden aday gösterilerek ikinci bir dönem için daha Başkan seçildiğini belirtmekte fayda var.
İkinci konu ise basit görünse de karmaşık. Omicron varyantı gündeme geldiğinde Financial Times gazetesindeki haberi detaylarıyla sunmuştum. Şimdi de bilim insanlarının görüşlerine bakalım: “Aşılama oranı düşük olmasının da etkisiyle yayılma oranının çok hızlı olması endişe verici. Ancak bunun daha tehlikeli olup olmayacağını söylemek için henüz erken. Dolayısıyla endişe haklı ve tedbir almakta fayda var. Kodlama çözüldüğünde aşıların etkinliği veya yenilerinin geliştirilmesi de mümkün olacaktır.”
ABD
Yükselen enerji fiyatları ve temel girdi maliyetlerindeki artışlar yanında ertelenmiş taleple de beslenen enflasyon olgusu ABD‘nin de gündeminde.
Bu konuda petrol fiyat artışlarının incelenmesinden alternatif enerji kaynakları arayışlarına ve sıkı para politikasına birçok alanda girişimlerin izlendiği bir ay oldu.
Birleşik Krallık
BREXIT, Covid-19 sonrası sıkıntılar, Omicron nedeniyle uygulanan kısıtlamalar ve Boris Johnson‘ın bir türlü istediği seviyeye getiremediği ekonomik toparlanma konularında bir değişiklik yok.
Bütünsel salgında en yüksek yaşam kaybı sayılarına ulaşan Birleşik Krallık ekonomik olarak da sıkıntılı ve tedarik zincirinden belki de en ağır etkilenen ülkelerden biri. Enflasyonla mücadele içinse BOE faiz artışına ilk gidecek büyük merkez bankası gibi duruyordu.
Bu sayılan sorunlara kolay bir çözüm olduğunu da düşünmüyorum. Kuzey İrlanda ile olan sınır tartışmasında ise herhangi bir gelişme yok.
İngiltere Merkez Bankası ise bana göre geçen ay faiz artışına gidebilirdi, ancak bu kararını erteledi ve Omicron nedeniyle şansı da yaver gitti denilebilir. İstatistiklere bakarsak son 25 yılda BOE Aralık ayında hiç faiz oranlarında artış yapmamış ve bu şartlarda yapabileceğini de sanmıyorum.
Avrupa Birliği
Enerji fiyatları için Birleşik Krallık’ta görülen ciddi artışlar Avrupa için de büyük bir endişe kaynağı. Doğal gaz ve petrol tüketiminin üretim ve hane halkı için ne derece önemli olduğu göz önüne alındığında riskler artıyor.
Özellikle de kış koşulları sert geçecekse bu artışların etkisi daha da ağır olacaktır. Bu konuda önceki aylarda Nord Stream 2 Projesinden bahsetmiştim. Dolayısı ile stratejik olarak hamle sahası daralıyor.
Almanya
Almanya’da Merkel sonrası dönemde Olaf Scholz başa geçmek için kararlı bir şekilde ilerliyor. 24 Kasım tarihli haberde koalisyon konusunda anlaşmanın sağlandığı belirtilmişti.
Scholz, COP26‘da Almanya’nın hem bütünsel salgından çıkacağını hem de iklim politikalarına bağlı ve lider bir ekonomi olacağını aktardı.
Japonya
Başbakan Fumio Kishida bütünsel salgın ile mücadele için ilave bir bütçe duyurdu. Kaynak ihtiyacı 192 milyar dolarlık tahvil ihracı ile karşılanacak. Bu konudaki beklentimi geçen ayki raporda yazmıştım.
Yeni açıklanan destek paketi ile Japonya’nın zaten dağ gibi olan borcu giderek yükseliyor. Uluslararası Para Fonunun tahminlerine göre bu son teşvik eklenmeden bile borç stokunun gayrisafi milli hasılaya oranı yüzde 257’ye çıkmış olacak.
Rusya
Doğal gaz başta olmak üzere enerji fiyatlarındaki artıştan belki de en çok güçlenen Rusya oldu. Ukrayna sınırında giderek artan askeri konuşlanma ise tedirgin edici.
Putin bu kozu değerlendirerek enerji fiyatları üzerinden siyasi iktidarını ve jeopolitik etkinliğini arttırıcı adımlar atmış görünüyor. Bunu en net şekilde Ukrayna konusundaki gelişmelerden çıkarabiliriz. Bunun diğer bir yansıması ise NATO toplantısında konunun en önemli gündem maddesi olarak geçmesidir.
Türkiye
Geçmiş aylarda faiz indirimi için gerekli koşullar oluşmadan yapılan para politikası değişikliklerinin tahvil faizleri başta olmak üzere diğer finansal göstergelerde karşılık bulmadığı görülmüştü.
Gelişmekte olan piyasalar FED’in parasal sıkılaşmaya gitmesine hazırlanırken tasarruf açığı olan ve dış kaynak ihtiyacı olan Türkiye ekonomisinde reel faizler negatif.
TCMB yine de faiz indirimi konusunda ısrarlı davranarak son toplantıda da politika faizini düşürdü. Türk lirası ise diğer para birimlerine karşı değer kaybetti. Özellikle son haftalardaki kayıp oranı çok yüksek.
Nominal faizlerin, enflasyon oranının dahi altında kalmasıyla birlikte reel faiz oranlarının eksi seviyede seyretmesi ekonomi açısından sıkıntılı duruyor.
Çin
Xi Jinping, Çin Komünist Partisinin kendisine verdiği nadir bir yetki ile ömür boyu liderlik koltuğuna oturdu.
Yüzyılın dönümünde Çin’in neden öne çıktığını ve ABD’nin neden tedirgin olduğunu geçmiş aylarda farklı grafiklerle aktarmıştım. Bu kez de Çin’in cari dengede ticaret fazlasına aylar itibarıyla bakalım.
Evergrande şirketinin Grup Yönetim Başkanı Hui Ka Yan 25 Kasım günü 1,2 milyar hisse satışı gerçekleştirdi.
Kendisinden önce bu ünvan tarih boyunca sadece iki kişiye verilmişti: Mao Zedong ve Deng Xiaoping.
2016 yılından beri birikimli olarak gösterilen ihracat-ithalat dengesi istikrarlı bir şekilde artıyor. Hatta Ekim ayı sonundan ulaşılan değer 2020 yılının tamamını geçmiş durumda.
Bu satışın parasal değeri 344 milyon dolar ediyor. Borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği sürekli merakla beklenen şirketten ümit kesilmiş gibi ya da yönetimde el değişikliği başka bir kapıyı açacak.
Orta Doğu
İran ve nükleer anlaşma Trump döneminde kesintiye uğramış ve ekonomik yaptırımlarla zedelenmişti. Biden’ın gelişi ile bu konuda ilerleme kaydedileceği umutları vardı.
Her ne kadar İran petrol üretimini arttırma ve bazı konularda adım attığını iddia etse de ekonomik yaptırımlar kaldırılmadan anlaşmaya varılamayacağını belirtti. Böylece görüşmeler de sekteye uğramış oldu. Yine yeniden başa döneceğiz.
Herkese iyi bir Aralık ayı dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 06.12.2021