Economy,  Science,  Sports

Futbol ve Davranışsal Finans

Herkese Merhaba.

Futbol konusunda çok ilgili olmasam da önemli gelişmeleri ve büyük turnuvaları seyretmek için programımda yer açmaya çalışıyorum. Bu tür organizasyonlarda takımların geçmiş performansını değerlendirerek olası sonuçlara ilişkin öngörü yapmanın getirisi de var belki, ama benim asıl ilgimi çeken şey turnuva öncesi programlar, gösteriler ve futbol anlayışında ne gibi değişiklikler olduğudur. Bunu hem oyun kalitesi ve felsefesi açısından hem de yönetim anlayışı açısından söylüyorum. Mesela dijitalleşmenin ve teknolojinin Euro 2020‘ye olan katkısı eminim çoğunuzun gözünden kaçmamıştır, ancak bunu başka bir yazıya bırakalım. Bugün daha çok strateji ve davranışsal finans kapsamında bazı düşüncelerime yer vermek istiyorum. Zaten bu bakış açımı organizasyonun açılışında hazırlamış olduğum Twitter akışıyla da paylaşmıştım.

Screenshot by Ergun UNUTMAZ

Futbol çok zengin bir disiplin. Bireysel yetenekler, takım oyunu, teknik direktörün fark yaratan bakış açısı, yöneticilerin vizyonları ve taraftarların desteği aynı oyunu farklı kültürlerde çok farklı bir noktaya taşıyabiliyor. O yüzden de her alana ilişkin ayrı ayrı dersler çıkarılabilir. Ben bu yazıda Bloomberg‘de John Authers tarafından yazılmış köşe yazısıyla görüşlerimi birleştireceğim. Çünkü tam da benim yukarıda belirttiğim bakış açısına uyan bir başlık taşıyan hoş bir makale yazmış. Başlık şöyle:

Daha iyi bir yatırımcı mı olmak istiyorsunuz? UEFA Avrupa Futbol Şampiyonasını seyredin.

Kaynak: Bloomberg

Yazar, konuya takımların kendi kalesine attığı gollerle bir giriş yaparak kalecilik anlayışı üzerine tartışmalarla devam ediyor. Bu noktada da penaltı atışlarında kalecilerin daha atış yapılmadan bir köşe seçerek “ileriye etkileri olan” (proactive) bir strateji tercihlerinin yanlışlığına vurgu yapıyor. Aslında bu konuda saatlerce tartışabiliriz. Günümüzde “big data” ile bir oyunucunun 100 penaltı atışından 97’sini sol alt köşeye attığı bilgisi varsa elinizde ve çalıştırıcı size sol alt köşe diye ısrar etse de bir kaleci olarak bunu dikkate alır, ancak o oyuncu topun başına geçince bu konuda son kararı kendim verirdim. Daha hazırlıklı olmak adına böyle bir çalışmayı da kesin yapardım. En azından ben genel kullanılan anlamıyla “şans“a inanmadığım, her insanın kendi şansını kendisinin yaratabileceğini düşündüğüm için bir kaleci olsam böyle yapardım. Hatta yüzde 3’lük sağ köşeye gitmeyi göze alarak. Penaltıyı bu şekilde kurtarırsam kahraman, ters köşe gol yersem de dramatik elenmenin günah keçisi olabilirdim belki. Ama ben bunu işini iyi yapmaya çalışan bir kalecinin kullandığı insiyatif olarak görür, iki sonucu da abartılı bulurdum.

Ancak belirttiğim gibi istatistiki olarak bir anlamlı veriye dayanmadan, önceden yapılan hareketlere de karşı olduğumu belirtmek isterim. En azından oyuncu topa vurduğu anda alınan bir kararla gol yemeyi tercih ederdim. Çünkü iş öyle burada yazmak kadar kolay değil. Mesafenin kısalığı, vuruşun şiddeti ve topun hızı yanında maçın o andaki stresinin oyunculara yüklediği psikolojik faktörleri de dikkate almak lazım. Biz yine de profesyonel varsayımlarla devam edelim. Yazar, 2008 yılında yapılan bir araştırmada 286 penaltı atışından oluşan örnek grubuyla yapılan bir deneyde kalecilerin “eylem yanlılığı” (activity bias) sorunu çektiğini ortaya koymuş. İstatistiki olarak en iyi strateji atış anına kadar sabit kalmak olduğu hâlde kaleciler yüzde 94 gibi oldukça yüksek bir oranla sola ya da sağa atlamaya karar vermişler. Her hâlde bu durumda en estetik, ama karşı taraf için de en utanç verici olabilecek gol Panenka Penaltısı olsa gerek.

Kaynak: UEFA Pirlo’s ‘Panenka penalty’ – Italy v England
Screenshot by Ergun UNUTMAZ

İtalya ve dünya futbolu için kült olmuş değerlerden birisi de Andre Pirlo‘nun 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda atmış olduğu Panenka tarzı goldür. Çeyrek finalde İngiltere karşısında golsüz biten maç uzatmalara gider ve yine gol yoktur. Penaltı atışlarını kazanan takım yarı finale yükselecektir. Risklerin bu kadar yüksek, gerilimin dorukta olduğu anda topun başına takımını bir Maestro gibi yöneten Pirlo geçer ve o anları şöyle anlatır:

“Kalecinin çok fazla oynadığını ve komik hareketler yaptığını gördüm. Kararımı topun doğru yürürken verdim.” Başka bir röportajda da bu videodaki yorumun eksik yönlerini belirterek şöyle devam ediyor Pirlo: “… kalecinin ilk hareketi yapmasını bekledim ve topa öyle vurdum. O aşamada da aşırtma bir vuruş benim için daha kolaydı. Bu girişimim de belki İngiltere’nin üzerine bir baskı eklemiştir.” Müthiş. Ama bu yetenek, çelik sinirler ve anlık karar verme başarısı dışında bunu uygulama disiplini kaç kişide vardır onu düşünmüyoruz. Ayrıca bir de başarısız olursa bunun sorumluluğunu almak var ki o konuya hiç girmiyorum. Çünkü yardımcınız kaleci olarak size sol alt köşe derse de sonunda bu kararı alacak olan sizsiniz. Sizin şöhretiniz risk altındadır, kimse yardımcı dedi diye hatırlamaz. Finans için de bu böyledir aslında. Kim olduğu belli olmayan “höstadları” geçtim, sertifikalı, işinin uzmanı yatırım danışmanım bile bana “Şu hisseyi alın; biz topluyoruz siz de girin” derse kendim incelemeden, kendi kararım vermeden asla almam. Bu işlem para kazandırır belki, ama bu başarı bana ait olmayacaktır. Kayıp durumundaysa giden paranın sizin olacağı kesindir.

Kaynak: The Economist



Tabi finansal piyasalar gibi futbol dünyasındaki oyuncular da hatalarından ve sistem önerilerinden ders çıkararak gelişim yolu arıyorlar (bazı yerlerde en azından bu böyle). Yukarıdaki araştırma sonucunda en iyi stratejinin atışa kadar ortada durmak olduğu ortaya konunca bu kez de The Economist 434 penaltı atışından oluşan yeni bir örnekleme oluşturarak Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonalarında kullanılan penaltı atışlarını mercek altına almış. Araştırma sonucuna göre: “Kalecilerin eylem yanlılığını avantaja dönüştürmek için yerden ve ortaya yapılan vuruşlar en çok kurtarılan penaltı atışları olmuş. Tüm bu bilgilere rağmen atış kullanan oyuncular bu tür bir vuruşu yüzde 10 oranında denemişler.” Yani hem kaleciler hem de penaltı atışı kullanan oyuncular değişime ve istatistiki bilgilere uyum sağlıyor görünüyor.

Euro 2020’de ise geçen gün çok ilginç bir gole şahit oldum ve bu yazının ilk notlarını da o gün kaleme aldım aslında. Bir takımın kendi kalesine attığı goller şike ve bariz bir iki durum hariç sadece talihsiz bir sonuçtur ve kimse bunu istemez. Dolayısıyla burada kızacak veya suçlanacak bir durum görmüyorum. Bilakis gol olmasın diye gereğinden fazla bir çabanın sonucu bu tür durumlar ortaya çıkabiliyor. 23 Haziran 2021’de Martin Dúbravka‘nın başına gelen de bence tam olarak budur. Evet biraz zamanlama hatası belki, ama hiçbir şey yapmasa pozisyon muhtemelen gol olmayacaktı. Aşırı çaba, doğru zamanda doğru yerde olmadığı hâlde iyi niyetle müdahale etme isteği maalesef bir gol ile sonuçlandı. Bu da oyunun bir parçası ve finansla ilgili olan noktalardan birisi, ama biz konuyu daha da genişletmeden son bir anıyla finansa geçelim.

Kaynak: UEFA Euro 2020



Bilim ve sporun başarı amacıyla kesiştiği noktalar yıllar öncesinden beri ilgilendiğim ve Slaven Bilić Beşiktaş’ın başına geldiğinde kendisine birlikte çalışma isteğimi de sunduğum özel bir ilgi alanıdır. O zamanlar hatta saygın bir kamu kurumunda güzel de bir konumum olduğu hâlde bu riski almayı, Beşiktaş’a ve futbola ufak da olsa bir katkı sağlamayı istemiştim. Doğal olarak bu başvurum ilgi görmeyen bir yazı olarak arşivde kalmıştır muhtemelen. Sağlık olsun diyorum, ancak Moneyball filmini seyrettiğimde işler çok farklı olabilirdi diye de üzülmedim desem yalan olur.

Tekrar konumuza dönerek bu bilgileri bir de finansla bağlayalım. Yatırımcıların çoğu geçmiş performans bilgileriyle birlikte mevcut haber akışına bakarak öngörülmesi mümkün olmayan bir geleceği kestirmeye ve buna göre de pozisyon almaya çalışmaktadır. Ben de bir şekilde bu grubun içinde olduğum için buna bir sözüm yok, aksi durumda zaten pasif yatırım ürünlerini seçer enflasyonun biraz üzerinde bir getiriye razı olurduk. Ancak garip bulduğum ve futbolda da yansımalarını özetlemeye çalıştığım nokta anomalileri bulduğunu iddia eden ve ileriye yönelik eylemlerle önceden işlem yapanlardır (proactive and pre-emptive). Bu tür tespitler içerden bilgi alanların yaptığı alım satım işlemleri (insider trading) dışında bazen mümkün olmakla birlikte, ancak uzun vadede işe yarayabilir. Kısa vadede başarılı olanların sayısı ise çok azdır.

VIX Endeksi ve bir hisse senedinin fiyat hareketleri
by Ergun UNUTMAZ

Bu tür işlemler komisyon giderleri ve stop-loss zararları dışında oldukça fazla stres ve belki de sonunda çok az getiri sağlamaktadır. Evet bazen çok başarılı olmuş alım satım işlemleri ve filmleri dahi çekilecek efsane kararlar oluyor, ancak başarı yanında başarısızlık sayısı göz ardı edilerek davranışsal finansın en önemli tuzaklarından birine düşülüyor bence. Elbetteki eylemsizliği de önermiyor ya da kısa süreli işlemleri kötülemiyorum, ancak piyasada işlem açmadan önce en zeki kişinin biz olduğumuz ve tüm piyasanın yanılarak ondan önce bir durumu tespit edebilmiş olma ihtimalinin düşük olabildiğine dikkat çekiyorum. Bu duruma ilişkin birkaç notu da yukarıdaki grafikle açıklamaya çalıştım.

Kaldı ki kendi tecrübemle şunu söyleyebilirim: Önceden açtığım birçok pozisyonda haklı olduğum sonradan ortaya çıksa da arada geçen süreç son derece sıkıntılı olabilmektedir. Bu durumdada ya piyasayla inatlaşarak kayıplarınız artmasına ve sermaye kaybına yol açarsınız ya da yeterince hızlıysanız hemen haklılığınızı bir kenara koyarak piyasa çılgınlığına katılarak para kazanırsınız. Böylece her iki durumda da ya haklılığınızdan ya da sermayenizden bir taviz vermek durumunda kalabilirsiniz. Yani hem siz bir anomali bulmada iyi olup bunu eyleme dökeceksiniz hem de piyasa bunu hemen farkedecek ve çabucak düzeltecek. Bence bir kere daha düşünün!

Ben de Pirlo’nun Panenka Penaltısını bir kere daha seyredeceğim. Çok soğuk kanlı.

Son bir not da davranışsal finans ve ön yargılar konusunda son dönemde okuduğum Daniel Kahneman‘ın kitabına olsun. Noise adlı bu çalışma için görüşlerim bağlantıdadır.

Yatırımlarınızda başarılar dilerim.

Ergun UNUTMAZ, 28.06.2021


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *