İktisada Yeniden Giriş
Prof. Dr. Emre ALKİN
Ekonomi ve finans gündemi hem yurt içinde hem de yurt dışında oldukça hareketli ve enflasyon başta olmak üzere birçok unsurun gelir, tüketim ve tasarruf alışkanlıklarımız üzerinde bozucu etkiler meydana getiriyor. Dolayısıyla da yatırım kararlarımız bu gelişmelerden olumsuz etkilenirken birikimlerimizi nasıl değerlendireceğimiz üzerine düşünceler geliştiriyoruz. İki buçuk yıl önce başlayan ve hayatın birçok alanını değiştiren bütünsel salgın tasarruf, yatırım ve tüketim kalıplarımızı da etkilemiştir.
Bu anlamda Prof. Dr. Emre Alkin’in “Pandemi Öncesi ve Pandemi Sonrası Hayat” gibi önemli olan bir bölümle başlayan bu kitabını düşüncelerime çok yakın buldum. Kitap her ne kadar kendi başına okunabilecek ve gündelik ekonomik sorulara temel düzeyde yanıt getirecek nitelikte olsa da aslında geçtiğimiz haftalarda tanıtmış olduğum “İktisattan Çıkış” adlı kitabın devamıdır. Keyifli bir sohbet niteliğindeki o kitapta rasyonel bir dünyanın uzağında kalışın gerekçeleri ve değişen koşullar ele alınıyordu. Bu kitap da benzer bir üslup ile gündelik hayatta ekonomistlere yöneltilen sorulara yanıtlar getiriyor.
Seçilen samimi yaklaşımın, içeriğe uygunluğuyla başlamakta fayda var. Çünkü daha ilk satırlarda, kitabın teoriden ziyade hayat tecrübelerini yansıttığı vurgulanıyor. Bu tecrübeler de aslında iktisadın kuralları ve hatta “... bunlar çalışmaz.” iddiasıyla haksız bir şekilde küçümsenen tezleri birleştiriyor. Bu yönüyle yazarın tecrübe ve tavsiyelerine belki katılmadığınız yerler olabilir, ama bence düşüncelerin sunuluş çerçevesi ve temelleri oldukça değerli.
Özellikle de tasarruf, yatırım alışkanlıkları ve stoklamak yerine hayatın güzelliklerini ve keyfini sürmeyi bilmek iki üç satır ya da iki üç kitapla bile anlatılacak bir şey değildir. Bu bir zihniyet, bir bakış açısı ve daha da üst düzeyde bir kültür meselesidir. “Herhangi bir gelir seviyesinde tasarruf etmeyi başaramayan bir kişinin zengin olunca da tasarruf etme imkânı olduğunu düşünmüyorum.” diyor Emre Alkin. “Satın aldığınız ve herkesin sizde çok şık durduğunu söylediği bir kıyafet, bir ayakkabı ya da bir saat sizi gerçekten mutlu ediyor mu yoksa bunları marka, zenginlik ve toplum içindeki statü temellerinde mi satın alıyorsunuz?” Bunları düşünmeye sevk etmek bile bence çok büyük bir katkı.
Dil öğreniminden yurt dışı gezilere, kitap, dergi, finansal-ekonomik medya aboneliklerinden giyim, yemek ve tatil gibi hayatın güzelliklerini yaşamak için harcadığım paralarda benim düşüncem, sürekli bir şekilde beşeri sermaye yatırımını arttırmak ve yaşam kalitemi yükseltmek amacını izlediğinden, bu kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. Bu saydıklarımı yapmak için de varlıklı ve zengin olmaya gerek yoktur. Dünyalar kadar parası olup sevdiklerine ve sevdiği şeyleri yapmaya zaman ayıramamış bir insanın ne kadar serveti olabilir ki? Ya da şöyle düşünün: Temel ihtiyaçlarını karşılayıp çocuklarının, sevdiklerinin maddi güvenliğini yerine getirmiş ve ideallerini gerçekleştirme yolunda birikimlerini ölçülü bir şekilde harcayan bir insandan daha zengin bir insan olabilir mi?
İçerik bu tür felsefi çıkarımlara ışık tutmak yanında enflasyon, faiz, döviz üzerine açıklamalarla gayrimenkul, altın ve kripto paralara yatırım yapmak gibi temel düzeydeki sorulara da öneriler sunan bir yapıda hazırlanmış. Ancak hem ön söz kısmındaki “tecrübe” vurgusu hem de yukarıdaki satırlarda yer verdiğimi “sohbet” tarzı kapsamında kuramsal ispatlar ya da geçmiş veri setlerine dayanan sayısal analizler beklemeyiniz. Buradaki fikirleri teste tabi tutmak içinse sizi engelleyen bir durum yoktur.
Dili akıcı, içeriği çeşitli başlıklara ayrılmış, hızlıca okunabilecek nitelikte bir kitap olmuş. Kitapta geçen ve Schopenhauer’e ait olan bir alıntı ile bitireyim:
Kişi hem hayatın amaçlarını hem de geçim kaynaklarını elde etme sanatını anlamalıdır. İnsan kültür elde etmeden, bin kere daha çok para elde etmeye bakar. Oysa bir insanın mutluluğuna, sahip olduğu şeylerden çok, kişiliğinin yapısı yardım eder.
Keyifli okumlar dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 13.06.2022
Prof. Dr. Emre ALKİN, Destek Yayınları, İstanbul, Birinci baskı, Mart 2022.