Piyasa Analizleri 23 02
Şubat 2023
Ekonomi Politika Strateji başlıklı yazılarımda bir önceki ayın öne çıkan gelişmelerini ve seçilmiş haber özetlerini; Piyasa Analizleri ve Beklentiler raporumda ise çeşitli piyasalarda dikkatimi çeken unsurlarla portföyüm kapsamında işlem stratejilerimi sizlerle iki yıldan uzun bir süre paylaştım. Küresel portföy yönetimi işimin bir parçası olarak geniş bir vizyonla seçmiş olduğum piyasalardaki gelişmeleri yakından takip etmeye gayret gösteriyorum. Dolayısıyla yukarıda bahsettiğim çalışmalarım düzenli olarak devam ediyor ve belki ilerde başka bir platform üzerinden düşüncelerimi yine sizlerle paylaşabilirim.
Bu yazı serisi ise aslında Twitter üzerinden İngilizce olarak, ay sonlarında paylaştığım yorum ve grafiklerin daha derli toplu olarak blogda yer alması ve bunları Türkçe olarak da okumak isteyenlere notlarımın ulaşmasını hedeflemektedir.
Enflasyon, merkez bankası faiz artışları ve ekonomilerin küçülmesi endişesiyle geçen bir süreci geride bıraktık demek için henüz erken. Evet belki manşet enflasyonda zirveleri gördük ve merkez bankaları enflasyonla mücadele konusunda kararlılıklarını geç de olsa ortaya koyarak ciddi faiz artışları gerçekleştirdiler, ancak talep hâlâ güçlü ve beklentiler henüz kırılabilmiş değil.
Bunun şirketler açısından önemiyse maliyetlerde artışın sürmesi ve ürün satış fiyatını arttırmanın sınırlarına gelinmiş olması demek. Bunun daha açık ifadesi ise kârlılık marjlarının daralmasıdır. Bu da doğal olarak hisse senetlerinde satış ve beklentilerle, değerlemelerde revizyon şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda gelin Şubat ayında neler yaşandığına bakalım ve enflasyonun şirketler için iyi olduğunu düşünenlere bir şans daha verelim.
1 – Seçilmiş Borsa Endekslerinin Performansı
Bu çalışmada dört farklı ülkeden altı farklı endekse ilişkin notlarımı bulacaksınız. Amerika Birleşik Devletleri tarafında S&P 500 (SPX), Nasdaq (IXIC) ve Dow Jones Industrial Average (DJI); Japonya için Nikkei 225 (NI225); Almanya için DAX (DAX) ve Türkiye için de BIST 100 (XU100) Endekslerini izliyorum.
Bu endekslerin performansını aylık yüzde getiriler yanında 31 Aralık 2019 tarihli kapanışları 100 olarak aldığım baz dönemi üzerinden inceliyorum. Dolayısıyla Covid-19 ve Ukrayna’daki savaş gibi olayların olmadığı bir döneme göre piyasaların bugün bulunduğu seviyeyi görmek için bu tür bir hesaplama kullanıyorum. Yazının devamında da döviz kuru etkisi ve enflasyon gibi faktörlerin kararlar açısından önemine vurgu yaparak bunları grafiklere yansıtacağım.
Buyrun hemen başlayalım:
Grafik 1’de son 24 aylık dönemin büyük bir bölümünde BIST 100 Endeksinin diğer tüm endeksleri geçen durumu dikkat çekicidir. 31 Aralık 2019 kapanışa göre BIST Endeksi Şubat ayı sonunda 3,5 kat (yüzde 356,40) getiri sağlamış görünürken diğer endeksler yüzde 14 ila 27 arasında kazanç sağlamıştır.
Oysa döviz kuru farklılıkları fiyatlara yansımamıştır ve bunu ayrıştırmak gerekir:
Grafik 2’de bu soruna yönelik olarak küçük bir dönüşüm uyguladım. ABD dışındaki piyasaların para birimini dolar kuru üzerinden dönüştürerek aynı baz dönem üzerinden verileri tekrar çektim.
BIST Endeksi tüm dönemlerde en çok kazandıran değildir. 2022 Eylül sonrasında en alttan en yukarı doğru çıkan seyir ise dikkat çekiçidir. Şubat ayı sonunda getiri yüzde 43,81’dir. Diğer endekslerse yüzde 9 ila 27 arasında kazanç sağlamıştır. Referans noktasının altında kalan tek endeks, yaklaşık yüzde 7’lik kayıpla Nikkei 225’tir.
Döviz kurları peki bu değişimde nasıl bir rol oynamıştır? Yüzde 356,40’lık kazanç gerçek değil midir? Bu bir yanılsama mıdır?
Gerçektir gerçek olmasına, ama Türk lirasının ABD doları karşısındaki değer kaybı bu getirinin büyük kısmını geri almıştır. Grafik 3’te aynı baz dönem üzerinden seçilmiş döviz kurlarının performansını gösterdim. Dolayısıyla yurt dışı piyasalara yatırım yapıyorsanız döviz kuru riskini de hesaplamalarınıza katmanız şarttır.
Grafik 4’de ise baz yılını kenara koyarak sadece dolar bazında bir dönüşümle seçilmiş endekslerin Şubat ayı getirilerini inceledim.
BIST 100 Endeksi dolar bazında yüzde 4,83’lük getirisiyle tüm endeksleri geride bırakmış, pozitif ayrışmıştır. Diğer endekslerdeki kayıplarsa yüzde 1,13 (DAX) ile yüzde 4,19 (DJI) arasında değişmektedir.
Grafik 5’te Şubat ayı için ABD tarafındaki bu kayıplara sektörler açısından yaklaştım. Görüldüğü üzere Mali Hizmetler sektörü geçen ay en az kaybı yaşarken (-%0,54) Sağlık Hizmetleri sert satışlarla en altta yer almıştır (-%8,58). Gurufocus sitesinden aldığım verilerde S&P 500’deki düşüş %5,92 ile çok daha yüksek görünse de tarih farklılığı bunun nedeni olabilir. TradingView verileri üzerinden siz de benzer bir hesaplama yürütebilirsiniz.
Grafik 6’da ise ABD tarafındaki kayıpların şirketlerin piyasa değeri büyüklüğü gözetmeksizin ve tüm sektörlerde yaşandığı görülmektedir.
Enflasyona karşı güçlü olan sektörler burada da büyükler kategorisinde gayrimenkul ve elektrik, su, doğal gaz hizmetleri sunan işletmeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Grafik 7’de benzer şekilde Avrupa tarafında sektörel kırılımı Şubat ayı için çektim. Görüldüğü üzere Mali hizmetler ve sanayi sektörü listenin üst kesimindedir ve burada pozitif bir getiri vardır. Avrupa tarafı ABD’ye göre geçen ayı daha iyi geçirmiştir. Listenin en alt kısmında ise yine Sağlık Hizmetleri yüzde 4,16’lık bir zararla yer almaktadır.
Grafik 8’de Avrupa tarafında sektörel getriler bu kez piyasa değerine göre ayrı ayrı tasnif edilmiştir.
ABD tarafından farklı olarak bu kez enflasyona karşı dirençli olan gayrimenkul ve elektrik, su, doğal gaz hizmetleri sunan işletmeler kırmızı renktedir. Zorunlu tüketim harcamaları ise güçlü kalabilmiştir.
Aynı bakış açısını Türkiye için Grafik 9’da uyguladığımda Şubat ayı için Taş, Toprak, Metal Ürünleri ile Sanayi sektörlerinin yüksek artış sergilediği görülmektedir. İletişim ve bilişim sektörler ise eksi değerlerle listenin sonundadır.
Grafik 10’da piyasa değeri sınıflandırması dikkate alındığında genele yayılan bir alım dikkat çekmektedir. Tabi bu noktada sınıflandırma tanımları ile farklı platformların tasnif yöntemleri arasında farklar olabileceğini de akılda tutmakta fayda var.
Enflasyon faktörünü de grafiklerimize yansıtarak toparlayalım:
Grafik 11’de ABD tarafındaki aylık getirilere S&P 500 (beyaz sütunlar), Nasdaq (mavi) ve DJI (mor) için; tüketici fiyatlarındaki değişimeyse manşet (beyaz) ve çekirdek enflasyonda (sarı) bir önceki yılın aynı ayına göre değişimlerle yer verdim. Enflasyon şirketlerin kâr marjını eriten, genel olarak kötü bir olgudur.
Grafik 12’de ise aynı yöntemi Almanya için izledim. Çekirdek enflasyon (sarı) yükselmeye devam etmektedir. Manşet enflasyonda (beyaz) ise enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle azalma eğilimi görülmektedir.
DAX endeksi (kırmızı) enflasyonla mücadelede faiz artışlarından olumsuz etkilenmiştir.
Grafik 13’te ise Türkiye’deki durumu yansıttım. Gerek manşet (beyaz) gerekse çekirdek (sarı) enflasyon için TÜİK’in açıkladığı veriler karşılaştırılamayacak kadar yüksektir. Hisse senedi portföyü getirilerinin bu oranları ciddi anlamda aşması gerekir ki reel bir kazanç üretilebilmiş olsun.
Aylık oranlar ve son 24 aydaki değişim için Şubat ayı enflasyon raporu paylaşımıma bakabilirsiniz.
Son olarak Grafik 14’te Türk lirasının ABD dolarına karşı değişimini sarı renkle ve sağ eksende; BIST 100 Endeksinin ay sonu kapanışlarıyla seyrini ise turkuaz renkle sol eksende gösterdim.
Enflasyonun üzerinde getiri elde etmek yanında eğer yurt dışından Türkiye’ye yatırım yapıyorsanız kur riskine karşı da bir yönetim stratejisi izlemeniz gerekmektedir. Bu ihtiyaç, diğer yabancı piyasalar için de benzer şekilde geçerlidir.
2 – Aylık Performanslar ve Riskler
Buraya kadar seçilmiş endekslerin getirilerine, baz yılı üzerinden performanslarına ve dolar bazında dönüşümle karşılaştırmalı durumlarına odaklandık. Enflasyonun getiriler etkisine faiz artışı ve maliyet kanalıyla yaklaşmakta, kârlılık üzerinden bir değerlendirme yapmakta fayda var.
Yazının bu son bölümünde Grafik 15 ile aylık getirileri sunuyorum. Görüldüğü üzere makas açılıyor, riskler artır. Bu nedenle yatırım kararlarım için bir süre daha bekleme stratejime ve analizlere devam edeceğim.
Grafik 16’da ise döviz kurları için yine aylık performansları yansıttım. Burada da sert hareketler ve artan standart sapmalar hemen fark edilmektedir.
Kısa vadeli alım satım işlemleri için bu tür oynaklıklar iyi fırsatlar sunuyor olsa da çabuk ve hızlı kazanç hevesi sürdürülebilir ve yüksek getiri hedeflerine zarar vermemelidir. Yatırım ve alım satım işlemleri bilgi, tecrübe ve sistem yanında psikoloji yönetimi de gerektirmektedir.
Başarılar ve iyi bir Mart ayı dilerim.
Ergun UNUTMAZ, 03.03.2023
UYARI
Uzun vadeli portföyüme ek olarak döngüsel trendlere uygun olduğunu düşündüğüm orta vadeli ve alım-satıma yönelik olarak da kısa vadeli işlem, öngörüler ve yorumlar sadece kendime notlar olup herkes için uygun değildir. Buradaki fikirler tamamen kendi portföy maliyet yapıma ve risk-getiri beklentilerime göre şekillenmektedir. Yatırım kararlarınız için lütfen yetkili yatırım danışmanınıza başvurun ya da kendi durumunuza uygun tercihlerde bulunun.
Yatırım işi ciddi bir altyapı, birikim ve tecrübe gerektirmekte olup piyasalardaki değerler önceden bilinemez.