Economy,  Various

2023’ten 2024’e Portföy

Yeni bir yıla başlarken, geçen senenin muhasebesini yapmak ve gerçekleşmelere göre performans analizi yürütmek sevdiğim alışkanlıklardan biridir. Bu anlamda da biten senenin işlemlerine bakarak hatalarımdan dersler çıkarmaya, iyi yaptığım şeyleri ise daha da geliştirmeye çalışırım. Son olarak da önümüzdeki yıla ilişkin başta makroekonomik veriler, ardından da saygın kişi ve kurumların öngörülerini inceleyerek kendi yıllık planımı oluştururum. Bugünkü yazım da bu sorulara kişisel portföyüm çerçevesinde yanıtlar getirmekte, iki tema üzerinden köprü oluşturan bir akış izlemektedir:

2023 yılının değerlendirmesi ve 2024 yılı için fikirler
Portföy Performansı ve Görünüm



Önce kısa bir açıklama:

Zaten uzun olacak yazıyı biraz daha makro çerçevede ve portföy odaklı tutabilmek amacıyla 2023 yılı kişisel gelişim çalışmalarımı içeren performans analizini yine ayrı bir başlıkta hazırlayacağım. Geleceğe yönelik planlama kapsamındaysa The Economist dergisinin özel sayısı olan The World Ahead 2024 için geniş bir özet ve değerlendirmeyi daha önce paylaşmıştım. Beklenti Anketi 2023 başlığı altında geçen seneki tahminleri Ocak ayında kontrol ederek 2024 için de yeni bir anket düzenleyeceğim. Buyrun hemen başlayalım.


2023 Yılının Değerlendirmesi ve 2024 Yılı için Fikirler



2024 yılına ilişkin beklentileri oluştururken büyük resmi görmek ve kapsayıcı bir çerçevede, parçaları bağlam içinde düşünmek önemli. Bütünsel salgın birçok şeyin değişimi için bir milat gibi oldu. Evlere kapandığımız, ekonomilerin çöktüğü, sağlığımızın her şeyin önünde olduğu bir dönemdi ve bugün geriye dönüp baktığımızda hâlâ etkilerini hissedebiliyoruz. Parasal genişleme ve mali yardımlar, kontrolden çıkan enflasyon ve sınırları zorlayan kamu borç yükü, enflasyonla mücadelede şimdiye kadarki en hızlı ve en yüksek oranlı para politikası faiz artışı döngüsü ilk aklıma gelenler. Tabi bir de devam eden Rusya – Ukrayna savaşı, enerji krizi, tedarik zincirlerindeki sorunlar ve son dönemde artarak sıkıntılara dönüşen diğer jeopolitik gerilimler 2024 yılında yaşayacağımız olası gelişmelerin arka planında bulunan dinamiklerdir. Bu nedenle resesyon yaşar mıyız ya da ilk hangi merkez bankası para politikası faizini indirir gibi sorulara bu çerçevede yaklaşmak gerekir.

Görsel 1: Değişim
Kaynak: T.Rowe Price



Maalesef istikrarlı büyüme ve enflasyonun düşük olduğu, faizlerin sıfır seviyesine kadar gerilediği rahat günler geride kaldı. Tabi portföy yönetiminde alışıla gelen korelasyon ve risk dağıtımı görüşleri de geçerliliğini yitirmiş durumda. Küresel olarak büyümenin düşük, tahvil faizlerinin yüksek, dolayısıyla temerrüt olasılığının arttığı, hisse senetleri piyasasında ilave getiri elde etmek için risklerin ve oynaklığın üst seviyelerde olacağı bir yıl bizleri bekliyor. Görsel 1’de 1950’lerde başlayan ve 70’lere kadar süren müthiş dönem yerini sonradan enflasyon ve stagflasyon olgularının izlendiği dönem ve sonrası görülmektedir. Eski normal olarak nitelenen dönemdeyse faiz oranlarındaki düşüşler ve gevşek para politikası görülürken 2008 Küresel Finans Kriziyle birlikte yeni normal koşulları bir kez daha değişiyor. Görsel 2’de hisse senetleriyle 10 yıllık tahviller arasındaki korelasyon ilişkisi benzer şekilde son 50 yıldan uzun bir süreyi göstermektedir. 60/40 portföylerin beklenen dengeyi sağlayamadığı çok yazıldı çizildi ve burada detaya girmeyeceğim ancak değişim sürecinin gücü açısından belirtmekte fayda var.

Görsel 2: Hisse Tahvil Korelasyonu
Kaynak: Charles Schwab


Bu nedenle Görsel 3’te Amerika Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Banksı (ECB), İngiltere Merkez Bankası (BOE) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (CBRT) için politika faizi kararlarıyla manşet ve çekirdek enflasyon verilerine birlikte yer verdim. Yukarıda belirttiğim para politikasının etkisi grafiklere net bir şekilde yansımaktadır. Enflasyonun geçici olduğu söyleminin bedeli ağır bir şekilde ödenmiş “higher for longer” yani bir süre daha, normalden yüksek oranlara devam edileceği tezi enflasyonun tekrar artışının önüne geçmek için sürdürülecektir. Para Politikası Raporumun son yazısında bu gelişmeleri daha kapsamlı olarak açıkladığım için doğrudan, çok tartışılan pivot konusuna geçmek istiyorum.

Görsel 3: FED, ECB, BOE ve TCMB için politika faizleri ve enflasyon


Pivot merkez bankalarının faiz artışı döngüsünden faizlerin düşürüldüğü döngüye geçiş anlamında kullanılmaktadır ve 2023 yılında piyasaların bu yöndeki girişimleri para otoritelerince hep boşa çıkarılmıştı. Enflasyonda zirvenin görüldüğü söylemi ve yeni şokların yaşanmayacağı varsayımı altında Fed’in Haziran gibi ilk faiz indirimini yapması bekleniyor. ECB ise resesyon endişeleriyle daha zor bir durumda ve Mayıs ayında bir indirime şaşırmam. Faiz artışını ilk başlatan BOE ise üçlü arasında sonuncu olacak gibi. TCMB içinse siyasi ekonomik gelişmeler izlenmeli.

Görsel 4: Faiz indirimi üzerine
Kaynak: J.P.Morgan

Satın alma yöneticileri, iş ortamı güven endeksi ve tüketici eğilimleri 2023’te Avrupa ve özel olarak da Almanya için iç açıcı değildi. Görsel 4’te beyaz sütunlar sanayi üretimini aylık olarak gösterirken turuncu eğri de çeyrekler itibarıyla GSYİH büyümesini göstermektedir. Teknik olarak resesyon olarak tanımlanan iki çeyrek üst üste küçülmeler zaten yaşanmış olup 2024’ün ikinci yarısı için iyimser olduğumu belirtebilirim.

Görsel 5: Almanya için GSYİH büyümesi ve sanayi üretimi
Kaynak: Bloomberg


Konut sektörü hem ABD hem de Avrupa’da artan faiz oranlarının etkisine belki de en çok maruz kalan alan oldu. Gerçi bunda enflasyondan kaçış sürecindeki konut talebinin faiz artışıyla geri dönmesi kadar ipoteğe dayalı konut kredilerinin maliyetinin yükselmesi de etkilidir. Görsel 6’da Almanya için yeni yapılan ve mevcut konutların fiyat endekslerindeki uzun vadeli eğilim de bu durumu yansıtmaktadır.

Görsel 6: Almanya için yeni ve mevcut konut fiyat endeksleri
Kaynak: Bloomberg

Borç yükünün geldiği seviye mali destekler açısından büyümeye katkı sağlayamayacak ve sıkı para politikası nedeniyle de şirketlerin borçlanma maliyetleri yüksektir. Hayat pahalılığı nedeniyle tüketicilerin gerileyen satın alma gücü de zaten borsalarda satışın temel gerekçeleriydi. Şirketlerin kârlılığı azalıyor. Görsel 7’de dünya geneli için şirket kâr marjları (kırmızı) ve hisse başına kazanç büyümesi (siyah) gösterilmektedir. Normalleşme aşırı satışa uğrayan şirketlere özellikle pozitif yansıyacaktır.

Görsel 7: Kâr marjının normalleşmesi
Kaynak: UniCredit


Büyümenin sorunlu olduğu bir yılda piyasalar açısından değerleme faktörü öne çıkacaktır. Görsel 8’de Stoxx Europe (siyah) ve S&P 500 (kırmızı) Endeksleri için önümüzdeki yıla yönelik FK oranları yer almaktadır. 2008 yılından beri Avrupa bir miktar geriden gelse de son dönemde makas açılmıştır ve benim kişisel görüşüm ortalamanın da altına sarkmış olan Avrupa tarafında güçlü potansiyeli olan yatırımlar için fırsatlar bulunduğu yönündedir.

Görsel 8: STOXX Europe ve S&P 500 FK oranı karşılaştırması
Kaynak: UniCredit


Hisse senetleri piyasalarının son üç yıldaki performansına da bakalım: Muhteşem 7 olarak anılan (Apple, Microsoft, Alphabet, Amazon, Nvidia, Meta, Tesla) şirketler (yeşil) açık ara yüksekten uçmaktadır ve yüksek FK nedeniyle eleştirmeden önce bunun haklı gerekçelerini de dikkate almak gerektiğini belirtmek isterim. Görsel 9’da Stoxx Europe (kırmızı), S&P 500 (siyah) ve yedi hissenin çıkarılmasıyla S&P 493 (mavi) için performans kendi kendini anlatmaktadır.

Görsel 9: STOXX Europe, S&P 500 ve Muhteşem 7 performansı
Kaynak: Allianz Research


Ancak bu noktada en başta belirttiğim dönüşümün sonuçlarından birini de görmezden gelemeyiz. Görsel 10’da Al ve Tut (kırmızı), Yıllık ayarlama (sarı) ve Altı ayda bir ayarlama (yeşil) için ABD hisse senetleri piyasası getirileri iki farklı zaman periyodunda incelenmektedir. Daha sık ve aktif yönetim hep daha başarılıyken 2016 – 2019 arasına göre 2020 – 2023 döneminde fark ciddi anlamda aktif yönetim lehine açılmaktadır. Hatta al ve tut stratejisinin getirisi ilk döneme göre daha bile geride kalmıştır.

Görsel 10: STOXX Europe, S&P 500 ve Muhteşem 7 performansı
Kaynak: BlackRock


Küresel Piyasalarda ve Türkiye’de Yıllık Getiriler


Küresel Portföy yönetmek keyifli ve yeniliklere açık olduğu kadar kendi içinde birçok zorluklar, engeller ve riskler de içermektedir. Bu bakımdan riskleri fırsata çevirmek ve farklı piyasalardaki olanaklardan yararlanmak adına yoğun ve güzel bir yıl geride kaldı. Ancak portföyümün 2023 yılı performansımdan maalesef memnun değilim. Hatta en kötü çeyreği yaşadığım bir yıl olması nedeniyle toplam getirilerde de ciddi bir bozulma olduğunu söyleyebilirim. Tabi bunda piyasalardaki baskı, faiz oranları nedeniyle düşen kârlar ve resesyon endişesi gibi haklı gerekçeler olsa da işin özünde bu kayıpları belirlediğim (ve hâlâ doğru olduğunu düşündüğüm) stratejide yanlış araçlar kullanmama bağlıyorum. Detayları somut bir iki örnek üzerinden yazının devamında aktarırım. Önce piyasalarda risk değerlerine, getirilere ve seçilmiş borsa endekslerindeki duruma bakalım.

Görsel 11: Türkiye ve Gelişmekte Olan Piyasalarda CDS primlerinin seyri
Kaynak: Bloomberg

Görsel 11’de Türkiye (beyaz) ve Gelişmekte Olan Piyasalar (turuncu) için 5 yıllık CDS (kredi temerrüt takasları) primlerinin son üç yıldaki seyrini görüyoruz. 2022 yılının ortalarında yaklaşık 900 baz puan (bp) seviyesine kadar yükselmişken grafiği hazırladığım 18 Aralık 2023 tarihinde 291.13 bp seviyesine kadar gerilemiş durumdaydı. Mayıs ayında seçim döneminde 700’lü seviyelere tekrar bir tırmanış diğer gelişmekte olan piyasalardan ayrışmayı net bir şekilde gösteriyor. Bunun dışında genel olarak risk priminde bir gerileme olduğu grafikten anlaşılıyor. Ancak her dönemde Türkiye için risklerin emsallerine göre yüksek seyrettiği de söylenebilir. Bu çerçevede ben de seçim öncesinde ve üçüncü çeyrekte yurt dışından bir miktar daha kaynak transferiyle Türkiye’de beğendiğim şirketlere yatırım yapmayı uygun bulmuştum.

Görsel 12: Nakit Kral mıdır?
Kaynak: Citi

Görsel 12’deyse “Cash is King“, yani nakit kraldır söyleminin zaman testini görüyoruz. Enflasyona karşı merkez bankalarının politika faizlerini yükseltmesi borsanın alternatifi olmadığı TINA düşüncesinin yerine TARA parolasının almasına neden olmuştur. Artık makul alternatifler bulunmaktadır ve tahvil getirisi bunlardan biridir. Dolayısıyla nakit ve likit varlıkların sağladığı getiriyi borsalarda risk üstlenmeye tercih edebilecek hatırı sayılır bir çoğunluk bulunmaktadır. Ancak grafiği incelediğimizde; enflasyondan arındırılmış getiriler bakımında S&P 500 Endeksinin (mavi) ABD bono (kırmızı) ve 10 yıllık tahvillerinden (kahverengi) daha yüksek bir getiri sunduğu ortadadır. Dolayısıyla uzun vadeli bir yatırım ufkuna sahip bir yatırımcı olarak hisse senetlerinin ağırlığını portföyümde azaltsam da (yıl içinde) toplamda yüzde 60’ların altına düşürmediğimi söyleyebilirim. Tabi herkesin vade, risk ve getiri tercihleri farklı olduğu için bu oranın mutlak bir doğru olduğunu da düşünmüyorum.

Görsel 13: Seçilmiş borsa endekslerinin karşılaştırmalı performansı
Kaynak: TradingView


Görsel 13’te Seçilmiş Borsa Endekslerinin Performansını hazırladım. Bunlar benim izlediğim endeksler ve üçü ABD doları üzerinden işlem görürken diğer üçü için ilgili tarihlerdeki döviz kurlarına göre dolar bazında düzeltme uyguladım. 03 Ocak ile 22 Aralık tarihli kapanış arasında en yüksek getiriyi yüzde 44,34 ile teknoloji şirketlerinin yoğun olduğu Nasdaq Endeksi (mavi) sağlamıştır. Tabi bunun içinde muhteşem 7’nin katkısına yukarıda değinmiştik. İkinci sırada, yüzde 24,33’lük getiriyle S&P 500 Endeksi (beyaz) gelmektedir. Üçüncülüğü yüzde 23,02’lik performansıyla Almanya, DAX Endeksi (kırmızı) elde etmiştir.

Dolar bazında yüzde 20 sınırını aşmayı başaran bir diğer endeks ise Japonya, Nikkei 225 Endeksi (sarı) olmuştur. Dow Jones Industrial Endeksi (mor) yüzde 12,82’lik performansla beşinci sırada yer alırken listenin son sırasında Borsa İstanbul Endeksi (turkuaz) bulunmaktadır. ABD doları bazında eksi yüzde 14,10’luk kayıp maalesef üzücüdür. Türk lirası bazında aynı zaman diliminde yüzde 34,32 değer artışı sağlayan XU100 Endeksi, Türk lirasının daha yüksek orandaki değer kaybı nedeniyle bu kazançlar zarara dönüşmüştür. Dolayısıyla da yurt dışından yatırım yapanlar üstlendikleri kur riski nedeniyle reel kayıp yaşarken sadece Türk lirası bazında hesap yapanlar bir yanılsama içinde bulunmaktadır. Yıllık enflasyonun yüzde 70’lere geldiği bir ortamda yüzde 34’lük kazanç reel olarak da birikimlerin erimesi anlamına gelmektedir.

Görsel 14: DXY ve seçilmiş döviz kurlarının karşılaştırmalı performansı
Kaynak: TradingView


Görsel 14 ise DXY Endeksi ve önemli bazı para birimlerinin ABD doları karşısında performansını göstermektedir. Dolar önemli yıl başından bugüne yüzde 1,72 değer kaybederken avro yüzde 3,28 değer kazanmıştır. 2022 yılının Eylül ayında paritenin altına sarkan avro için bu toparlanmanın 2024’te de bir miktar inişli çıkışlı olsa da avronun hafif yukarı yönlü bir seyir izleyebileceğini düşünüyorum. Parite Kavramı Üzerine hazırlamış olduğum önceki bir yazım, döviz kuru ifadesiyle yanlış kullanılan parite kavramı arasındaki farka değinmektedir. Türk lirası için kayıplarsa grafiğe yüzde 36 olarak yansımıştır.

Görsel 15’te, bu yılının ilk gününde (02 Ocak 2023) yurt dışından BIST100 Endeksine kaynak aktaran bir kişinin 100.000 ABD doları birikimini Türk lirasına çevirerek sıfır masraf ve komisyonla yaptığı yatırımın performansı yer almaktadır. Yıl sonunda (22 Aralık 2023) yüzde 35,72 getiri elde eden yatırımcı kârını cebine koyarak tekrar evine dönmek için anapara ve getirisini ABD dolarına çevirdiğinde aslında yüzde 13,40 zarar ettiğini görmektedir. Yani 100.000 dolar yerine artık sadece 86.600 doları vardır. Türkiye’deki yatırımlarımdan zarar yazmam konusuna ilerde geleceğim, ancak fikir vermesi için getiri yanılsamasına düşmemenin önemi ortadadır.

Görsel 15: Yurt dışından BIST’e yatırım ve dolar bazında getiri



Seçilmiş borsa endeksleri, döviz kurlarındaki gelişmeler ve daha fazlası için her ayın sonunda kapanış verilerini esas alarak hazırladığım Piyasa Analizleri yazılarım da belki fayda sağlayabilir.


Portföy Performansı ve Görünüm


Piyasalarda durum böyleyken benim portföyüm acaba nasıl bir performans gösterdi?

2022 yılında, küresel ölçekte büyük kayıplar yaşanırken portföyümün muazzam bir getiri sağlaması sevindirici ve belki de gereğinden fazla bir öz güven yaratan bir gelişmeydi. Geçen sene elde ettiğim yüzde 23,46’lık toplam portföy getirisi oldukça iyiyken bu sene iyi başlayan yılı maalesef kötü bitirdim. Bunda üç gelişme etkili oldu:

1) Türkiye’deki yatırımlarımın Türk lirasının değer kaybı nedeniyle avro olarak eksi sonuçlar üretmesi
2) Mayıs ayına kadar yüzde 18’lere yaklaşan bir getiri oranıyla ilerlerken istatistiki olarak pek de anlamı olmayan “Sell in May, go away!” söylemine meydan okumam.
3) Ağustos ayında yine değerinin altına geldiği ve iyi bir güvenlik marjı sunduğu için yüksek kaldıraçlı işlemlerle yüklü alımlar yaparak düşen bıçağı tutmaya çalışmam.


Aslında geçen seneki raporumda 2023 için “özellikle seçici olmak gereken bir yıl” parolasını belirlemiş, buna göre işlemler yürütmüştüm. Değerinin altına gelen ve benim için makul bir güvenlik marjı içeren fırsatları bu ilkeyle tutarlı olarak alım emrine dönüştürdüm. Fiyatlar daha da düştüğündeyse gereksiz bir ısrarla pozisyonları daha da büyüttüm. Sonuç mu? Keynes haklıydı. Piyasalar akıl dışı hareket etmeye devam etti ve bir noktada tüm pozisyonları zarar yazarak kapattım. Evet, Mayıs ayı 2023 yılında Görsel 16’da yer verdiğim kırmızı barla Aylık Performans ve tüm tablolarımı bozdu. Ama ben de haklıydım. DAX endeksi Mayıs ayının son haftasına kadar güçlü yükselip sonra düşüş yaşadı. Bense Mayıs ayı boyunca güçlü düşüş gösteren üç farklı hisseyi bulmayı başardım.

İkinci bir hataysa Ağustos ve Eylül aylarında yine değerinin fazlasıyla altına gelmiş olan iki hissede yüksek kaldıraç da kullanarak yaptığım alım yönünde pozisyonların, Çin tarafındaki olumsuz haberler ve Almanya’nın sıkıntılı ekonomik görünümü nedeniyle yine yüksek zararla kapanmasıydı. Değerinin altında ve fazlasıyla yüksek güvenlik marjı da olsa fiyatların daha da düşmeyeceğinin garantisi yoktur. Daha üzücü olansa insanın bildiği yerden ve aşırı güvenin başa açacağı sorunların farkında olduğu hâlde bunları yaşaması. Yine olsa muhtemelen yine aynı stratejiyi izlerim, ama kaldıraçlı işlemi farklı uygular, pozisyon büyüklüğünü mutlaka çok daha dengeli belirlerim. Sağlık olsun. İşin aslında sonunda işlem açtığım beş pozisyon için de haklı çıktım ve hızlı bir yükselişi daha küçük pozisyonlarla yakaladım, ama önemli olan bazen haklı çıkmak değil, büyük zararlar yazmadan istikrarlı devam edebilmek oluyor.

Görsel 16: Aylık Performans 2023



Görsel 17’de portföy getirimin DAX Endeksi ile uzun vadeli karşılaştırmasına yer verdim. DAX Endeksinin aylık getirileri siyah sütunlarla, kişisel portföyümün getirisiniyse sarı çizgiyle gösterdiğim grafikte dikey eksen yüzdesel olarak değerleri belirtmektedir. Yukarıdaki grafikte aktardığım sorunlar ve yansımalar burada son 12 ay şeklinde takip edilebilir. Yani istikrarlı getiri arayışı, kayıpları sınırlı tutma ve gösterge kabul ederek kıyaslama yaptığım DAX Endeksini geçen bir performans yonunda ilerlemekten mutluyum ama Mayıs ve Ağustos aylarında değerinin altında yaptığım alımların zararla sonuçlanması maalesef tüm performansa zarar vermiştir. Bunun olumsuz etkisiyle Kasım ve Aralık aylarındaki yükselişe de temkinli pozisyonlarla katılmam getiri açısından da geride kalmama neden olmuştur.

Görsel 17: Global Portföy ve DAX Endeksinin UV karşılaştırması


Dilerim 2024 yılı hataların az, başarıların yüksek olduğu; sağlıklı ve mutlu geçecek bir yıl olur. Ancak gerçekçi olmak gerekirse önümüzdeki yılın yukarıda değindiğim birçok sebep yüzünden daha da sıkıntılı geçeceğini düşünüyorum. Özellikle dikkat edilmesi gereken noktalarıysa şu şekilde görüyorum:

✅ Ekonomik büyümede yavaşlama ve resesyon.
✅ Yüksek oynaklık ve artan jeopolitik riskler, seçimler, popülizm.
✅ Değişen finansal ortamda likidite koşulları, faiz oranlarının etkileri ve temerrütler.

➡️ Belki de en önemlisi sorunlara rağmen yatırım pozisyonlarını korumak, bunlara doğru zamanda ilaveler yapabilmek ve basitçe koşulların düzelmesini beklemek olacak. O yüzden bu yıl için parolam zorlayıcı koşullara yönelik olarak sabır ve dayanıklılık özelliklerini öne çıkaracak şekilde şöyledir:

2023: Year of endurance.
2023: Tahammül yılı.

2024 yılına başlarken global portföyümün piyasalar ve ürünler bazında dağılımı Görsel 18’de paylaştığım gibidir. Sermaye piyasalarına ayrılan pay yüzde 76 ile yüksek olup bunun gerekçesi uygun noktalardan, düşük maliyetle aldığım hisse senetlerini uzun yıllar taşıma düşüncemdir. Sonuçta piyasa zamanlaması yapmaktansa piyasada geçirilen sürenin daha önemli olduğu görüşündeyim. Evet bu sene de belki hisse senetleri piyasaları muhtemelen yine kayıplar yaşayacak ama bu düşüşleri yeni alım fırsatı olarak görüyorum. Para piyasalarına ayırdığım kaynağıysa bu yıl portföyün yüzde 10’una kadar yükselttim. Uygun fırsatlar oluşunca buradan yine sermaye piyasalarına geçeceğim. Bunlara ek olarak türev ürünler piyasası için de yüzde 14 oranında bir pay ayırdım. Özellikle emtia ve hisse senetleri için vadeli işlemler ve sözleşmeler yine odak noktam olacak. Kahve ve altın özel olarak ilgilenceğim iki üründür.

Görsel 18: Piyasalar ve Ürün bazında Portföy Dağılımı



22/12/2023 tarihli kapanış verileri itibarıyla ülkeler ve yatırımlarımın olduğu şirketler Görsel 19’da yer verdiğim gibidir. Yıl içerisinde 10 ülkede 60’tan fazla şirkete ulaşan Global Hisse Senedi Portföyümde, mevcut durumda 8 ülkeden 42 şirket bulunmaktadır. Yaklaşan ekonomik yavaşlama ve belirttiğim diğer gerekçelerle kârlı pozisyonları yıl içinde kapatarak yeni fırsatlar için sabır ve değer arayışı içinde olmam bunun gerekçesidir.

Portföydeki hisselerin tek tek detayına girmeyeceğim, ancak 2021 yılı sonunda yeşil enerji ve özellikle de rüzgar enerjisi odaklı şirketlerden Danimarka (Ortsted) dışındakileri kârla kapattım. Orsted’in durumu koşullar nedeniyle zorlu. Yapay zeka konusunda C3AI şirketinin hisselerini uzun bir süre taşıyarak sıkıntılı günleri atlattığında yine kârla sonlandırdım. Sektör gelecek vaadediyor ancak ilave riskleri şu anda istemedim. Diğer bir sektörse cam, yapı ve inşaat olarak farklı vesilerle bahsettiğim, 2023’te gerileyen taleple düşüş yaşayan döngüsel, geniş bir iş alanıdır. Türkiye’den Şişecam raporlarım yurt dışında da ilgi görüyor ve her çeyrek İNA ile değerlemeye 2024’te de devam edeceğim. Bunun dışında Fransa’dan Saint Gobain, ABD’den Corning ve Almanya’dan Carl Zeiss gibi şirketler bu kategoride izlediklerim, portföyümde bulunan şirketler arasındadır. Otomotiv ve teknoloji sektöründe faaliyet gösteren şirketler için de yukarıda belirttiğim resesyon riski 2024 yılında biraz rahatsız edici olabilecektir ama yıl içinde duruma göre buraya ilaveler yapmak düşünülebilir. Elektrikli araçlar ve batarya üretimi de bu kapsamda küçük bir payla dikkatimde. Perakende ve tüketici ürünleri sektörleri de yine farklı ülkelerden çeşitli şirketleri takip ettiğim bir alan.

Görsel 19: Global Hisse Senedi Portföyüm


Grafiklerden de görüldüğü gibi çeşitlendirme yaklaşımım biraz farklıdır. Ülke, piyasa ve şirketler bazında kendimce makul bulduğum ve yönetebildiğim bir seviyede ürün farklılaşmasını destekliyorum. Ancak Berkshire Hathaway benzeri bir yapıda şirket sayısı artsa da ağırlıkların daha önemli olduğunu belirtmek isterim. Başka bir deyişle iyi tanıdığım ve bildiğim şirketlerin portföyü taşımasına diğerlerinin ise performansa destek olmasına önem veriyorum. 2023 yılında ABD için sektörlerin getirileri ve piyasa değerine göre bunun kırılımını Görsel 20’de sunuyorum. Resesyon durumunda ve ekonomik tablo kötüleştiğinde altta olanlarla üsttekiler muhtemelen yer değiştirecektir.

Görsel 20: ABD için Sektörel Getiriler ve piyasa değerleri



2024 için portföy planımın ana hatlarıysa şöyledir:

YATIRIMLAR: Öncelikle geçen yıldan devam eden İsviçre ve Japonya merkezli şirketleri takip etmeyi ve uygun fiyatlara gelmeleri durumunda bunların portföyümdeki payını artırmayı düşüneceğim. Riskleri iyi dağıtılmış; alım-satım maliyetlerinin en aza indiği; etkin, uzun vadeli yatırım düşüncemde bir değişiklik yok. Döngüsellik düşüncelerim çerçevesinde 2023 yılında kısmen kâr realizasyonu ile bir hazırlık yapmıştım ve 2024 yılında şartlar iyileşirse yeni alımlar ve mevcutlara ilaveler yapacağım. 2024’ün ikinci yarısını bunun için daha olumlu tahmin ediyorum. Yıl içinde oynaklığın ve risklerin yüksek seyredeceği bir piyasa bekliyorum.

AL-SAT: Kısa vadeli alım satım işlemleri ise gerek risklerden korunma için bir araç, gerekse de alternatif bir getiri fırsatı yaratması nedeniyle bu sene de aktif olarak kullanımımda olacaktır. Bir önceki paragrafta bahsettiğim olası düzeltme ve çıkışlarınsa yıl sonuna doğru tekrar geri verilebileceği, dolayısıyla yıl sonunda yatay bir piyasa bulabileceğimizi düşünüyorum. Getiri sağlayacak ve portföyü büyütecek işlemler tam da bu yüksek oynaklık anlarında belirecektir. Ancak 2023 yılında benzer stratejinin yanlış taktik nedeniyle yol açtığı zararlar unutulmaması gereken dersler içeriyor. Zor bir yıl olacağı kesin.

2024 yılına ilişkin okuduğum çok sayıda banka ve aracı kurum raporlarından öne çıkan ve ücretsiz bir şekilde ulaşabileceklerinizden bazılarını da Outlook 2024 başlıklı akışa ekledim.

Şimdiden herkese sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yıl dilerim.

Geçen seneki rapor için bağlantı: 2022’den 2023’e Portföy

Ergun UNUTMAZ, 26.12.2023


Uyarı

Bu rapor yukarıda belirtildiği gibi kamuya açık kaynaklardan, tarafsızlık ilkesi çerçevesinde, kendi ürettiklerim hariç diğer grafikler için kaynak gösterilerek, kişisel bir özet ve bilgi seti oluşturmak amacıyla hazırlanmış olup hiçbir şekilde para ve sermaye piyasalarında alım satım işlemleri gerçekleştirenler için bir yatırım tavsiyesi veya danışmanlık hizmeti teşkil etmemektedir. İçerikte yer alan bilgilerin kısmen veya tamamıyla kullanımına ilişkin haklar ise saklıdır.

Kendi risk getiri tercihleriniz çerçevesinde ve bir plan dâhilinde işlem yapmanızı önerir, yatırımlarınızda başarılar dilerim.

10 Comments

  • Mahir

    Keyifle okudum, büyük emekle hazırlanmış , çok teşekkür ederim. Umarım 2024 yılı hepimiz için daha verimli geçer.

  • Yusuf Yormazoğlu

    Ergun Bey,

    Yazılarınızı ve özellikle kitap tavsiyelerinizi keyifle okuyorum. Bilgi ve deneyimlerinizi bu kadar cömertçe ve şeffaf bir şekilde paylaştığınız için minnettarım. Benim için son derece öğretici ve aydınlatıcı oluyorlar.

    Çok teşekkürler ve sevgiler,

  • Mahmut Kemal

    Merhaba Ergun Bey,

    Vakit ayırıp cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.
    “Değerleme için Küçük Kitap” çevirinizden;

    Sorularımdaki hata ve kusurlar bana , övgüler size gelsin.
    Sevgi ve Saygılarımla

    M.Kemal SAĞIR

  • Mahmut Kemal

    Merhaba Ergun Bey,

    Uzun bir yılın ardından, yılın değerlendirilmesi ve değerlerin değerlendirmesi adına birkaç sorun olacak.
    Daha iyi bir yıl planlama ve iyi bir portföy oluşturmak adına değer yatırımını dünyada iyi bilen birinden (Aswath Damodaran) bizlere bu konuyu aktaran değerli bir ekonomistten öğrenmek ayrıca keyifli .
    Rica etsem yatırım konusunu öğrenmek adına aşağıdaki soruları cevaplayabilir misiniz?

    1- “Tahvil faizlerinin yüksek, olacağı bir yıl bizi bekliyor diyorsunuz.” Merkez bankaları faiz indirirken tahvil faizlerinin inmesi ve tahvil fiyatlarının artması ifadesi yazılması gerekmiyor mu? (Bu tespit değil bir soru .Tahvil ve faiz ilişkisini henüz tam kavrayamadım)

    2-Borç yükünün artışı, parasal sıkılaşma ve faiz yükünden dolayı artan maliyetler şirketlerin hisse başına kazançlarını eritmesinden dolayı. nakit durumu güçlü olan şirketleri portföyümüze eklemek doğru bir bakış mıdır?

    3-Stoxx Europe (siyah) ve S&P 500 (kırmızı) Endeksleri için önümüzdeki yıla yönelik FK oranlarına göre F/K 10 altındaki Avrupa hisseleri yanında Türkiye hisseleri de takip edilmeli mi?

    4-“ Piyasalardaki baskı, faiz oranları nedeniyle düşen kârlar ve resesyon endişesi gibi haklı gerekçeler olsa da işin özünde bu kayıpları belirlediğim (ve hâlâ doğru olduğunu düşündüğüm) stratejide yanlış araçlar kullanmama bağlıyorum.” cümlenizdeki “stratejide yanlış araçlar kullanmama bağlıyorum” ifadesinde;
    Nasıl bir strateji ve hangi araçlardan bahsediyorsunuz? Bizimle paylaşır mısınız?

    5- TINA ve TARA açılım nedir?

    6- “Gereğinden fazla bir öz güven yaratan bir gelişmeydi.” Sözünüze istinaden;
    Yatırımcı psikolojisi hakkında yaşadığınız tecrübeleri ders niteliğinde yada kurallar serisi olarak vermeniz faydalı olurdu.(Yatırım Psikolojisinin olmazsa olmaz kuralları gibi)

    7- Güvenlik marjı konusunu biraz açıklar mısınız?

    8- Gösterge kabul ederek kıyaslama yaptığım DAX Endeksini neden gösterge olarak bakmamız gerektiği bakış açısını rica etsem açıklar mısınız?

    9-Ekonomik büyümede yavaşlama ve resesyon. Yüksek oynaklık ve artan jeopolitik riskler, seçimler, popülizm. Değişen finansal ortamda likidite koşulları, faiz oranlarının etkileri ve temerrütler ile ilgili nasıl bir strateji oluşturmak gerekir. Bir strateji oluştururken nasıl bir hazırlık yapmalıyız?

    10- “Piyasa zamanlaması yapmaktansa piyasada geçirilen sürenin daha önemli olduğu görüşündeyim.” Düşüncenizi biraz açıklar mısınız?

    Sevgi ve Saygılarımla
    M.Kemal SAĞIR

    • Ergun UNUTMAZ

      Teşekkür ederim Kemal Bey,

      sorularınızdan ayrı bir yazı çıkar ama yine de kısaca yanıtlayayım.

      1- Süreç doğrusal ve eş anlı işlemiyor. Arada zaman gecikmeleri ve beklenti farkı var.
      2- Dikkate almak faydalı olacaktır, ama tek başına yeterli değildir.
      3- Elbette. Türkiye’nin potansiyeli yüksek ancak risk primi de ilave edilmeli.
      4- Tüm detaylarına girmeden, kabaca: Değerinin altına düşen hisselerde alım yapma doğru bir stratejiydi. Yanlış araçlarsa vadeli piyasa işlemleri, kaldıraç ve kademeli alım işlemleri gibi stratejinin uygulamaya dönük alt adımlarıdır.
      5- TINA: There Is No Alternative & TARA: There Are Reasonable Alternatives
      6- Bunu ayrıca değerlendirmek gerekir, haklısınız.
      7- Bu da ayrı bir eğitim ve yazı konusu. Kabaca, değere göre belirleyeceğiniz (yüzde 10 gibi mesela) bir miktar daha ilave ucuzluk şeklinde düşünebilirsiniz.
      8- Bu kişisel. Ben getirilerime Almanya’da ve avro bazında baktığım için DAX aldım, başka bir kişi S&P500 Endeksini de alabilir. Göreceli karşılaştırma.
      9- Bu da ayrı bir yazı konusu.
      10- Al sat yaparak dipten alıp zirvede satmaya çalışmak yerine uygun fiyata alım yaparak fiyatın değere ulaşmasını beklemek.

      Başarılar.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *